GÖÇ İDARESİ’NİN ZORLA GERİ GÖNDERDİĞİ GÖÇMENLERİ İŞKENCE VE ÖLÜM BEKLİYOR!

TÜRKİSTANDER Başkanı Burhan Kavuncu, son günlerde “zorla sınırdışı etme” ve “GGM’lerde işkence”iddialarının artması üzerine bir açıklama yaptı. Açıklama metnini sunuyoruz.

Türkiye Göç İdaresi son aylarda insanlık dışı uygulamalara başladı. Yakalanan göçmenler, dayak ve çeşitli işkencelerle “deport edilmeyi kabul ediyorum” yazılı belgeleri imzalamaya zorlanıyor. Bu şekilde yüzlerce göçmenin sınırdışı edildiği tahmin ediliyor. Bir göçmenin, yakalandığı zaman sınırdışı kararına itiraz edebilmesi için bir hafta süresi olduğu bilinmektedir. Göç idaresi en son 56 göçmeni, avukatları ve aileleri ile görüştürmeyerek itiraz haklarını engelledi. Bu göçmenlerden 5’inin Özbekistan’da gözaltında olduğunu tespit ettik. İsmi ve ses kaydı bizde mahfuz bulunan bir Özbek, “Türkiye’de işkence gördüğünü ve zorla deport edildiğini” söylüyor. Bir diğeri de aynı şeyleri ailesine anlattı.

Göçmenlerin geri gönderildiği ülkelerden Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan’ın durumu ise oldukça ürkütücü. Bu ülkelerde dindarlara yönelik baskılar ve hak ihlalleri son derece yaygın. Esasen söz konusu ülkelerden göçün bir sebebi de, uygulanan zulümler.

Özbekistan 2023’ü işkence ve ölüm tartışmalarıyla geçirdi. Yetkililerin açıklamalarına göre İçişleri bakanlığı sorgulama merkezlerinde ve hapishanelerde, işkence ve ölüm olayları yaygın bir şekilde devam ediyor.
Özbekistan Âli Meclisi tarafından 2021’de kurulan “İşkenceye Karşı Ulusal Önleme Komisyonu” bu sene içinde cezaevlerinde işkence yapıldığına dair 139 şikayet geldiğini , hepsinin asılsız çıktığını açıkladı. Bir milletvekili “bu kadar vatandaşa yalancı diye hakaret eden kurumun bir soruşturma açması gerekmiyor muydu?” diye soruyor.
Sadece 2023’ün son aylarında Semerkand, Boke, Çilenzar, Taşkent’te bir çok kişinin sorgu sırasında kalp krizi veya benzer hastalıklardan öldüğü, emniyet binalarının penceresinden atlayarak intihar ettiği haberleri medyada yer aldı. Ombudsman ve komisyon raporları, ailelerin ve basının iddiaları, birbirini suçlayan yetkililer, Özbekistan’da işkencenin önüne geçilemediğini göstermektedir.

Bu ülkelere (kendi isteği ile veya zorla) geri dönen göçmenlerin yargılanmaları ve uzun süreli hapis cezalarına çarptırılmaları ise ayrı bir hukuk faciasıdır. Özbekistan’a dönen Alijon Mirganiev (7 sene hapis) ile Tacikistan’a dönen Azimjon Toshpulatov (6.5 sene hapis) “eşinin izinsiz Kur’an dersi vermesi” gibi hukuk dışı gerekçelerle ceza almışlardır.
Türkiye yetkili makamları, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan gibi ülkelerin hazırladığı suçlu listelerine itibar etmemeli ve göçmenleri iade uygulamasına son vermelidir.

Burhan Kavuncu
TÜRKİSTANDER
Uluslararası Türkistanlılar Dayanışma Derneği
Başkanı

Devami

Özbekistan: 2023’te en çok konulan isimler

Özbekistan’da 2023’te doğan çocuklara en çok verilen isimler açıklandı. Önemli haber kanallarından kun.uz’un Adalet Bakanlığı verilerini aktardığı haberine göre erkek çocuklara en çok konulan 10 ismin 7’sinde Muhammed geçiyor. Diğer 3 isim ise Mustafa, Abdullah ve Umranbek. Tercih ettiği isimlerde, Özbekistan halkının peygamber sevgisi ve dine yönelimi net olarak görülüyor. Aynı durum kız isimleri için de geçerli. Haber metni şöyle:

Özbekistan’da 2023’te en çok konulan isimler açıklandı

Geçen yıl 24 binden fazla kız çocuğuna Saliha, 27 binden fazla erkek çocuğa Muhammedali adı verildi. Bu isimler son 5-6 yıldır en çok konulan isimler listesinin başındaki yer alıyor. Adalet Bakanlığı 2023 yılında ilk 10’a giren isimleri açıkladı.

Özbekistan’ın nüfus müdürlükleri 2023 yılında 968 bin 140 bebeğin doğumunu kaydetti. Bunların 501.577 neferi oğul, 466.563 neferi ise kız balalardır.

Adalet Bakanlığı’nın haberine göre Muhammedali ve Saliha isimleri 2023 yılında da en çok konulan isimler listesinde birinci oldu. Geçtiğimiz yıl 27 bin 431 bebeğe Muhammedali, 24 bin 365 kız çocuğuna ise Saliha adı verildi.

2023 yılında doğan bebeklere en çok konulan isimler listesi:

Kız balalar

  1. Saliha – 24 365 kişi
  2. Yasmina – 19 911
  3. Muslime – 15 918
  4. Hadice – 10 759
  5. İmane – 10 310
  6. Şukrane – 9 330
  7. Sumeyye – 9 279
  8. İfare – 7 586
  9. Sa’diye – 6 639
  10. Mubine – 6 585

Oğul balalar

  1. Muhammadali – 27 431 нафар
  2. Mustafa – 22 880
  3. Abdullah – 18 116
  4. Muhammad – 17 025
  5. Muhammadyusuf – 13 774
  6. Muhammadamin – 12 450
  7. Nurmuhammmad – 9 017
  8. Muhammadcan – 8 843
  9. Umranbek –  8 591
  10. Muhammadziya – 8 135

Kız isimleri arasında Yasmina ismi son iki yılda oldukça popüler hale geldi. 2022 yılına kadar ilk 10’a girmeyen bu isim o yıl 6’ncı, 2023’te ise 2’nci sırada yer aldı. Tanınmışlık açısından dört yıldır Saliha‘nın ardından üst üste ikinci isim olan Muslima, geçen yıl üçüncü sıraya geriledi.

Bilginiz olsun, Muhammedali ismi ilk 10’a girene kadar, oğul balalar (erkek çocuklar) arasında Azizbek ismi ilk sıradaydı, ancak son dört yılda bu isim ilk 10’a bile giremedi. 2014-2015 reytinglerinde oğul balalara Asilbek, Umid, Azod, Shahjakhan, Serdar, Jahangir, Jawahir, Ulug’bek gibi isimler çok konuldu.

 

kun.uz   5 Ocak 2024

O’zbekistonda 2023 yili eng ko’p qo’yilgan ismlar ma’lum qilindi
O’tgan yili 24 mingdan ortiq qizaloqqa Soliha deb, 27 mingdan ortiq chaqaloqqa Muhammadali deb ism berildi. Bu ismlar so’nggi yillarda eng ko’p qo’yilayotgan ismlar ro’yxatida birinchi o’rinni egallab kelmoqda. Adliya vazirligi 2023 yilda top-o’ntalikka kirgan ismlarni e’lon qildi.

2023 yil davomida O’zbekiston FHDYO organlari 968 ming 140 nafar chaqaloqning tug’ilishini qayd etdi. Ulardan 501 577 nafari o’g’il, 466 563 nafari esa qiz bolalardir.

Adliya vazirligi xabariga ko’ra, Muhammadali va Soliha ismlari 2023 yilda ham eng ko’p qo’yilgan ismlar ro’yxatida birinchi bo’lgan.

O’tgan yili 27 431 nafar chaqaloqqa Muhammadali deb, 24 365 nafar qizaloqqa Soliha deb ism berilgan.

2023 yilda tug’ilgan chaqaloqlarga eng qo’p qo’yilgan ismlar o’nligi:

Qiz bolalar

Soliha – 24 365 nafar
Yasmina – 19 911
Muslima – 15 918
Hadicha – 10 759
Imona – 10 310
Shukrona – 9 330
Sumayya – 9 279
Ifora – 7 586
Sa’diya – 6 639
Mubina – 6 585

O’g’il bolalar

Muhammadali – 27 431 nafar
Mustafo – 22 880
Abdulloh – 18 116
Muhammad – 17 025
Muhammadyusuf – 13 774
Muhammadamin – 12 450
Nurmuhammad – 9 017
Muhammadjon – 8 843
Imronbek – 8 591
MuhammadZiyo – 8 135

Qizlarning ismlari orasida Yasmina ismi oxirgi ikki yilda ancha ommalashdi. 2022 yilgacha biror marta to’p-o’ntalikka kirmagan bu ism o’sha yili 6-o’rinni, 2023 yilda esa 2-o’rinni egalladi. Qatorasiga to’rt yil mashhurligi bo’yicha Solihadan keyin 2-raqamli ism bo’lib kelgan Muslima o’tgan yili uchinchi o’ringa tushgan. 2023 yilda eng ko’p qo’yilgan qiz bolalar ismi o’ntaligidan, shuningdek, Hadicha, Imona, Shukrona, Sumayya, Ifora, Sa’diya va Mubina ismlari joy olgan.

Ma’lumot uchun, Muhammadali ismi trendga chiqquniga qadar, o’g’il bolalar orasida Azizbek ismi birinchi o’rinda bo’lgan, lekin oxirgi to’rt yilda bu ism o’nlikka ham kira olgani yo’q. 2014-2015 yilgi reytinglarda o’g’il bolalarga Asilbek, Umid, ozod, Shohjahon, Sardor, Jahongir, Javohir, Ulug’bek kabi ismlar ko’p qo’yilgan.

Ўзбекистонда 2023 йили энг кўп қўйилган исмлар маълум қилинди

Ўтган йили 24 мингдан ортиқ қизалоққа Солиҳа деб, 27 мингдан ортиқ чақалоққа Муҳаммадали деб исм берилди. Бу исмлар сўнгги йилларда энг кўп қўйилаётган исмлар рўйхатида биринчи ўринни эгаллаб келмоқда. Адлия вазирлиги 2023 йилда топ-ўнталикка кирган исмларни эълон қилди.

2023 йил давомида Ўзбекистон ФҲДЁ органлари 968 минг 140 нафар чақалоқнинг туғилишини қайд этди. Улардан 501 577 нафари ўғил, 466 563 нафари эса қиз болалардир.

Адлия вазирлиги хабарига кўра, Муҳаммадали ва Солиҳа исмлари 2023 йилда ҳам энг кўп қўйилган исмлар рўйхатида биринчи бўлган.

Ўтган йили 27 431 нафар чақалоққа Муҳаммадали деб, 24 365 нафар қизалоққа Солиҳа деб исм берилган.

2023 йилда туғилган чақалоқларга энг қўп қўйилган исмлар ўнлиги:

Қиз болалар

  1. Солиҳа – 24 365 нафар
  2. Ясмина – 19 911
  3. Муслима – 15 918
  4. Ҳадича – 10 759
  5. Имона – 10 310
  6. Шукрона – 9 330
  7. Сумайя – 9 279
  8. Ифора – 7 586
  9. Саъдия – 6 639
  10. Мубина – 6 585

Ўғил болалар

  1. Муҳаммадали – 27 431 нафар
  2. Мустафо – 22 880
  3. Абдуллоҳ – 18 116
  4. Муҳаммад – 17 025
  5. Муҳаммадюсуф – 13 774
  6. Муҳаммадамин – 12 450
  7. Нурмуҳаммад – 9 017
  8. Муҳаммаджон – 8 843
  9. Имронбек –  8 591
  10. Муҳаммадзиё – 8 135

Қизларнинг исмлари орасида Ясмина исми охирги икки йилда анча оммалашди. 2022 йилгача бирор марта тўп-ўнталикка кирмаган бу исм ўша йили 6-ўринни, 2023 йилда эса 2-ўринни эгаллади. Қаторасига тўрт йил машҳурлиги бўйича Солиҳадан кейин 2-рақамли исм бўлиб келган Муслима ўтган йили учинчи ўринга тушган. 2023 йилда энг кўп қўйилган қиз болалар исми ўнталигидан, шунингдек, Ҳадича, Имона, Шукрона, Сумайя, Ифора, Саъдия ва Мубина исмлари жой олган.

Ўтган йили ўғил фарзандли бўлган ота-оналар энг кўп танлаган учта исм – МуҳаммадалиМустафо ва Абдуллоҳ бўлди. Яна ўн мингдан ортиқ чақалоққа Муҳаммад, Муҳаммадюсуф ва Муҳаммадамин деб исм қўйилган. Топ-ўнталикдан Нурмуҳаммад, Муҳаммаджон, Имронбек ва Муҳаммадзиё исмлари ҳам ўрин олган.

Маълумот учун, Муҳаммадали исми трендга чиққунига қадар, ўғил болалар орасида Азизбек исми биринчи ўринда бўлган, лекин охирги тўрт йилда бу исм ўнликка ҳам кира олгани йўқ. 2014-2015 йилги рейтингларда ўғил болаларга Асилбек, Умид, Озод, Шоҳжаҳон, Сардор, Жаҳонгир, Жавоҳир, Улуғбек каби исмлар кўп қўйилган.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Devami

Özbekistan’da işkencede ölüm olayları artıyor -4

 

Sonuç

İşkence hiç bir zaman ve hiç bir yerde kabul edilemez, normalleştirilemez bir insanlık suçudur.

Güvenlik teşkilatlarının geçmiş dönemlerde, “zorunlu bir yöntem” olarak gördükleri işkence, suçlunun itirafta bulunmasını kolaylaştırabilir. Ama gerçekliğin üzerini ebedî olarak örter.

İşkence ve kötü yönetimle mücadele etmek, bir ülkeyi karalamak değil, belki en büyük iyiliktir.

Özbekistan’da işkence ve ölüm olaylarını ele aldığımız yazı dizisinde örnek olaylara, medyada bunlara gösterilen tepkilere, resmi yetkililerin açıklamalarına ve devletin ‘işkenceyle mücadelesi’ konularına yer verdik. 2016 öncesine (Kerimov dönemine) göre olaylarda bir miktar azalma olduğunu söylemekle birlikte, işkence olgusunun günümüzde de hız kesmeden devam ettiği görülmekte. Yetkililer “bununla dünyanın her yerinde karşılaşılabileceğini” söylemekle, işkencenin normalleşmesini ve kabullenilmesi gerektiğini kasdetmiyor umarız. Evet, kendine “medeni” diyen ülkelerde de korkunç işkence vak’aları oluyor. ABD’nin Guantanamo’da ve ülke içinde müslümanlara reva gördüğü işkenceler, Ömer Abdurrahman‘a  veya şu anda Afiye  Sıddıki‘ye yapılanlar asla affedilmeyecek zulümler. Almanya ve İtalya’nın bazı komünist militanları cezaevinde infaz ederek örgütlerini nasıl yok ettiği unutulmamalı. İşkence hiç bir zaman ve hiç bir yerde kabul edilemez, normalleştirilemez bir insanlık suçudur.

Güvenlik teşkilatlarının geçmiş dönemlerde, suçla ve suçlularla mücadelede “zorunlu bir yöntem” olarak gördükleri işkence, belki suçlunun itirafta bulunmasını kolaylaştırabilir. Ama iyi bilinmeli ki gerçekliğin üzerini ebedî olarak örter. Suçun kim tarafından işlendiğini veya bir suçun var olup olmadığını hiç bir zaman öğrenemeyiz. Nitekim, burada yer verdiğimiz, sadece son 1 yılda meydana çıkmış 10’dan fazla işkencede ölüm olayında, şüphelilerin hemen hepsi uyuşturucu, hırsızlık gibi olaylarla suçlanmış. Bazı sosyal medya aktivistleri, bloggerlar da dolandırıcılık, gasp gibi adi suçlardan yargılanmış, bazıları bunlardan hüküm giymiş. İşkence ve zorbalığın olmadığı adil bir yargılama yapılabilseydi bunlara inanabilirdik. Şimdi ise kolluk kuvvetleri tarafından bu kişilere muhtelif sebeplerle iftira atılmış olma ihtimali ile, ifadelerin zorla alındığı, delillerin uydurulduğu iddiaları hep devam edecek, yapılan yargılamaya ve sonuçlarına kimse inanmayacaktır. Adalete inancın olmadığı bir ülkede, hiç bir politika, hiç bir uygulama toplum tarafından benimsenemez. Toplumsal barış ve gelişme sağlanamaz.

Özbekistan’da işkence vak’alarının durdurulamamasında, sorumlulara verilen cezaların caydırıcı olmaması önemli bir etken. Bir çok olayda işkenceciler suçsuz bulunarak serbest bırakılırken, verilen cezalarda da da kısa süreli hapis ve işten çıkartmakla yetinildiği görülmekte. Bu örnekler, yönetimin işkenceyle mücadelede samimi olmadığını düşündürüyor.

İşkence ve kötü yönetimle mücadele etmek, bir ülkeyi karalamak değil, belki yapılacak en büyük iyiliktir. Özbekistan halkı, Türkistan tarihindeki itibarlı yeri, istiklal ve azadlık mücadelesindeki fedakarlıkları ile, bugün temiz bir toplum olmayı adil bir şekilde yönetilmeyi fazlasıyla hak ediyor.

Burhan Kavuncu (Türkistander Başkanı) 

  ….

Nukus olaylarında hukuka aykırı eylemde bulunan İçişleri Bakanlığı görevlileri cezalandırıldı

2022 yılı 1-2 Temmuz’da Karakalpakistan Özerk Cumhuriyeti’nde gösterilerin kanlı bir şekilde bastırıldığı olaylarda 18 kişi ölmüş, 200’den fazla kişi yaralanmıştı 

5 ağustos 2023 tarihli Kun.uz haberi

   Qaraqalpakistan nümayişleri

Üç görevliye İçişleri organlarında çalışma hakkından mahrum bırakma ve hapis cezası verildi.

Karakalpakistan Özerk Cumhuriyeti’nde 2022 yılının Temmuz ayında meydana gelen toplumsal karışıklıkların bastırılmasında  yasa dışı eylemlerde bulunan Özbekistan Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı’nda çalışan görevlilere cezai sorumluluk öngörüldü. Bu konuda Yüksek Mahkeme açıklama yaptı:

Kogon Şehir Ceza Mahkemesi’nin 4 Ağustos  2023 tarihli kararıyla 1996 doğumlu T. A. ve 1985 doğumlu X. S. Ceza Kanununun 235. maddesi (işkence yapmak ve diğer zalimane, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ve ceza biçimlerinin kullanmak), 3. fıkrada belirtilen suçu işlemekten suçlu bulunarak, her birini 2 yıl müddetle İçişleri organlarında çalışma hakkından mahrumiyetle bırakma ve 7 yıl azadlıktan mahrum bırakılma cezası verilmiştir.

Ayrıca, 1979 doğumlu J. M., Ceza Kanunu’nun 117. madde (tehlikeye sokma) 2. kısmı ve 238. madde (yalancı şahitlik) 1. kısımda belirlenen suçları işlemekten suçlu bulunarak, 1 yıl müddetle İçişleri organlarında çalışma hakkından mahrumiyetle 3 yıl azadlıktan mahrum bırakılma cezası verildi.

İlk derece mahkemesinin bu kararından razı olmayan tarafların, kanunla belirlenen usule uygun olarak Buhara Bölge Mahkemesine temyiz etme hakkına sahip olduğu kaydedildi.

2022 yılının 1-2 Temmuz günleri Karakalpakistan Özerk Cumhuriyeti’nin merkezi Nukus’ta karışıklıklar meydana gelmişti. Milli Gvardiya (Milli muhafız birliği)  görevlileri ile çatışmalarda 200’den fazla kişi yaralanmış, 18 kişi ölmüştü.

Kun.uz haberlerine göre Yüksek Mahkeme 5.06.2023‘te 14 kişinin cezasını hafifleştirilerek tutuklu bulunan 8’ini ve 12 Haziran 2023‘te de 21 kişini cezasını hafifleştirip 5’ini serbest bırakmıştı. Yani toplam 35 kişinin cezaları indirildi ve tutuklu bulunan 13 kişi serbest bırakıldı. Nukus’taki gösterileri organize ettiği iddia edilen Devletmurat Tajimuratov’un itirazları ise kabul edilmedi ve mahkeme kararının ilgili kısmı değiştirilmedi.

   ….

Blog yazarı Nefaset Allahşükürova 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı

(Gazeta.uz haberi)

Nafosat Ollashukurova.  Özbekistanlı blogger Şebnem (Nafosat) Ollashukurova

6 Eylül 2023
Mahkeme, blog yazarı Şebnem (Nafosat) Ollashukurova’yı iftira ve hakaretle ilgili kanun maddelerine göre 3 yıl hapis cezasına çarptırdı. Harezm bölgesinden ayrılması, iletişim araçlarını ve interneti kullanması yasaklandı.

Özbekistan Yüksek Mahkemesi basın servisinin “Gazeta.uz”a verdiği bilgiye göre, Harezm vilayeti Xonka ilçesi Ceza Mahkemesi, 25 Ağustos’ta yapılan duruşmada blog yazarı Şebnam (Nafosat) Ollashukurova’yı  üç yıl azadlığını sınırlama cezasına çarptırdı.

2019 sonbaharında Ollashukurova, gazeteci Mahmud Rajapov ve akrabalarının Harezm’den Taşkent’e yürüme kampanyasını takip ettiği için tutuklanmıştı. Daha sonra İdari Sorumluluk Kanunu’nun çeşitli maddeleri gereği 10 gün gözaltında tutuldu. İdari gözaltı sırasında açlık grevine başlamasının ardından Harezm vilayeti akıl ve sinir hastalıkları dispanserine yatırıldı.

Aynı yılın Aralık ayı sonunda serbest bırakıldı. Kendini güvende hissetmediğini söyleyerek ülkeyi terk etti. Ollaşukurova’nın Facebook sayfasında yer alan bilgiye göre bir süre Türkiye’de yaşadı.

Mahkeme kararında da belirtildiği gibi bu yıl 14 Mart’ta Harezm vilayeti Boğat ilçesinde tutuklandı ve 16 Mart’tan bu yana ev hapsinde tutuluyor.

Ocak ayında aktivist, “Şabnam TV” adlı YouTube kanalında, Jizzakh vilayetinde 6 yaşındaki bir kız çocuğuna üvey babası tarafından cinsel, fiziksel ve zihinsel şiddet uygulanma olasılığına ilişkin bir video yayınladı ve kolluk kuvvetlerine olayı soruşturma çağrısında bulundu. Adli tıp incelemesi sonucuna göre kızın vücudunda herhangi bir darp izine rastlanmadı. Mahkeme kararında göre kızın ebeveynleri, Ollashukurova’nın ailenin itibarını zedelediğini belirtti.

Sanık suçunu kısmen kabul ederek, kızın anne ve babasının ev sahibi olan arkadaşından bilgi aldığını belirtti. Yayınladığı videoda anne ve babasının isim ve adreslerini belirtmediğini ve onları itibarsızlaştırmaya çalışmadığını ancak yetkililerden araştırma yapılmasını istediğini söyledi.

Nisan ayındaki başka bir videoda Nafosat Ollashukurova, Devlet Güvenlik Servisi’nin “gizli grubunu” blog yazarı Asal Khojayeva’yı (Asalhoney) öldürmekle suçladı. Haklarında ceza davası açılması halinde delil sunacağını söyledi. Mahkeme kararına göre, katilin başka bir şahıs olduğu tespit edildiğinden, kolluk kuvvetlerine yönelik bu bunlar “asılsız ve iftira niteliğinde” ifadelerdir.

Blog yazarı, Harezm vilayetinin Boğat ilçesinin içişleri departmanının kıdemli müfettişi V. B.’yi kasden adam öldürmekle suçladı. 11 Mart’ta, ona karşı iftira sebepli cezai soruşturmasını devam ettirmesi ve ev hapsinin süresinin uzatılması yönünde celp getirdiğinde onunla tartışmıştı. Mahkeme kararına göre Ollashukurova, görevliye hayasızca sözlerle hakaret etti ve iftira attı. Sanık, hamileliğin yol açtığı ruhi durum sebebiyle kendisine hakaret ettiğini söyledi.

Yargıç S. Hamrokulov, blogcuyu Ceza Kanunu’nun iftira ve hakaret hakkındaki iki maddesi uyarınca suçlu buldu ve 3 yıl müddetle azadlığı sınırlama cezasına çarptırdı. Buna göre saat 21:00’den 09:00’a kadar ikamet ettiği yerden (evden) ayrılması, halka açık ve diğer etkinliklere katılması, internet dahil iletişim araçlarını kullanması ve Harezm bölgesini terk etmesi yasaktır. Boğat ilçesi IIB denetimli serbestlik ekibinin izni olmada ikamet ve iş yerini değiştiremez.
Nafosat Ollashukurova’nın mahkeme kararına itiraz ettiği bildirildi

  ….

“Ölmemiş olmam bir mucize”

Tutuklu blog yazarı Abduqadir Mo’minov’un işkence gördüğü iddia edildi

(16 Ağustos 2023 –Ozodlik.org haberi)

                                                                                       İnsan hakları aktivistleri ve ağ kullanıcıları, Mominov’un tutuklanmasını Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in damatlarının işiyle ilişkilendiriyor.

Bu yıl 4 Ağustos’ta Özbekistan Ceza Kanunu’nun bir dizi maddesinden suçlu bulunarak 7 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan ünlü blog yazarı Abduqodir Mo’minov, soruşturma sırasında acımasızca işkenceye maruz kaldığını iddia etti. .

Mahkumun annesi Sabohat Abdullaeva Azodlik’e anlattı.

15 Ağustos’ta Taşkent şehrindeki 1 Nolu Soruşturma Gözaltı Merkezi’nde (Taşturma) oğlunu ziyaret eden Sabohat Abdullayeva, ilk olarak oğluna sağlık durumunu sordu, o  “Gördüğünüz gibi, ölmedim” diye cevap verdi.

Sabohat Abdullayeva‘ya göre, Abduqodir Mo’minov bu yılın 8 Şubat akşamı resmîlerin söylediği  gibi, usul tertiplerine göre gözaltına alınmadı, belki Taşkent’teki bir metan gazı dolum istasyonunda maske takan kişiler tarafından “elleri ve ayakları bağlanarak zorla bir arabaya bindirildi ve kaçırılarak götürüldü.”

Annesinin Abduqodir Mominov’un sözlerinden aktardığına göre, o, soruşturmanın ilk gününden itibaren Taşkent şehrinin İçişleri Baş Yönetimi IIBB’nin (emniyet Müdürlüğü) 3. katında bulunan 311 numaralı odada bir grup operasyon görevlisi tarafından kendisine işkence yapıldığını iddia ediyor.

“Oğlumu yerde süründürüp sol kaburgasına sürekli tekme attılar. Ayakkabılarının topuklarıyla cinsel organlarını bile tekmelediler. İşkence sonucu defalarca bilincini kaybetti, kendine getirip, yine vahşice işkence yaptılar” diyerek Abduqadir Mominov’un sözlerinden alıntılar yapıyor Sabohat Abdullayeva.

Annesinin Azodlik’e anlattığına göre, Abdukadir Mo’minov kendisine işkence yapan üç sorgu görevlisinin ismini söylemiş. Taşkent İBB’de kendisini sorgulayan O.K., ayrıca İçişleri Bakanlığı’nda çalıştığı söylenen “Aziz” ve “İbrahim” isimli operasyon görevlilerinin fiziki ve manevi baskıları sonucu avukat tutmayı reddetmeye mecbur kaldığını söyledi.

Annesinin söylediğine göre Abdukadir Mo’minov, işkence altında kendisinin yazmadığı ifadeleri imzalamaya zorlandığını iddia etti.

“Her türlü işkenceyi uyguladılar. Ölmemiş olmam bir mucize” diye aktarıyor Sabohat Abdullayeva oğlunun sözlerini.

Onun söylediğine göre Abduqadir Mo’minov soruşturma sırasında her gün 1’inci kattan 3’üncü kata kadar emeklemeye zorlandığını, sol kasığına sert tekme atıldığını, birkaç ay boyunca ayakta durmakta zorluk çektiğini söyledi. Böbreğinde hâlâ ağrı olduğunu, ancak doktorlara görünmesine izin verilmediğinden şikayet etmekte.

“Beni en çok etkileyen şey oğlumun ‘Anne, siz neden karar duruşmasına gelmediniz?’ demesi oldu”. Sabohat Abdullayeva devam ediyor: “Ancak ben mahkeme salonundaydım. Görünmez bir yerdeydim, bir kadın gazeteciye “lütfen yer değiştirelim, oğlumu görmem lazım” diye rica edip en öne oturdum. Oğluma ima-işaretlerle cesaret vermeye çalıştım. “Korkma, güçlü ol, sana yardım edeceğim, her şey yoluna girecek” diyen sözlerimi ima-işaretle anlatmaya çalıştım. Bana başını salladı, iyi olacak der gibi göz kırptı. Dün kendisine “beni görmedin mi?” diye sorduğumda düşünüp kaldı “Anne kanımı kontrol ettirmek lazım” dedi. Yemeğine ilaç katıldığını tahmin ediyor, ben de aynı kaygıyı taşıyorum” diyor Sabohat Abdullayeva.

Özbek yetkililer, Abduqadir Mo’minov’un işkence gördüğü iddialarına henüz yanıt vermedi. Bu yılın 22 Şubat günü Özbekistan Başsavcılığı basın sözcüsü Hayat Şemsutdinov, Mo’minov’un soruşturma sırasında işkence gördüğü yönündeki haberleri yalanlamıştı.

Başsavcılık temsilcisi Abduqadir Mo’minov’un işkence sonucu öldüğü yönündeki haberleri, “Bu haber doğru değil. A. Mominov hayatta ve iyi durumda” diye yalanladı.

Geçtiğimiz 4 Ağustos günü Taşkent Mirabad İlçe Mahkemesi, YouTube’da 247 bin abonesi bulunan “Kozgu” kanalının sahibi Abduqadir Mo’minov’u Özbekistan Ceza Kanunu’nun özel hayatın gizliliğinin ihlali, gasp, dolandırıcılık, ticaret veya hizmet kurallarının ihlali ve rüşvete katılım maddelerine göre 7 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı.
Mahkeme, hapis cezası dışında Abduqadir Mo’minov’u 3 yıl boyunca gazetecilik (blogerlik) faaliyeti yapma hakkından da mahrum etti.

Karar uyarınca ayrıca mağdurlar lehine maddi ve manevi tazminatın sanıktan tahsil edilmesi öngörülüyor. Mo’minov vakasında aralarında çok sayıda iş adamının da bulunduğu 14 kişinin mağdur olduğu tespit edildi ve toplam meblağın 903,4 milyon som olduğu tahmin edildi.
Aralık 2022’de Abduqadir Mo’minov, kimliği belirsiz kişilerin kendisine saldırdığını, arabasının camlarını kırdığını ve dövdüğünü söylemişti. Taşkent şehri IIBB, Özbekistan Ceza Kanunu’nun 164. maddesi (“Soygun”) kapsamında ceza davası açtığını ancak bunun sonucu hakkında kamuoyuna bilgi verilmediğini bildirdi.
Mo’minov bu yılın Şubat ayında, Ekim 2021’de gerçekleştiği iddia edilen dolandırıcılık ve gasp şüphesiyle tutuklanmıştı.

  ….

Saidov: “Biz işkenceyle mücadele ediyoruz ama, bilgisiz bir görevli Özbekistan’ı tüm dünyaya rezil ediyor”

Özbekistan’da soruşturma ve ceza kurumlarında yaşanan işkence ve ölüm vakalarına değinen Âli Meclis Yasama Meclisi Başkan Vekili Akmal Saidov, bununla tüm dünyada karşılaşılabildiğini söyledi.

İşkencede ölüm olaylarının durdurulamadığı Özbekistan’da, önemli haber sitelerinden Ku.uz, Akmal Saidov’la bir  söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşiyi Özbek Türkçesinden Türkiye Türkçesine çevirerek yayınlıyoruz.

                                                                                          Özbekistan Âli Meclis Yasama Bölümü Başkan Vekili Akmal Saidov

Uluslararası ortaklık girişimlerinin “Yeni Özbekistan: Kalkınma, Yenilik ve Aydınlanma Haftası” etkinlikleri Taşkent’te devam ediyor. Bugünkü (6 Temmuz) programda Âli Meclis Yasama Meclisi Başkan Vekili Akmal Saidov da bir konuşma yaptı.

Etkinlikte İnsan Hakları Millî Merkezi Başkanı da Kun.uz muhabirinin Özbekistan’daki soruşturma ve ceza infaz kurumlarında meydana gelen işkence ve ölüm vakalarının neden azalmadığına ilişkin sorusuna da cevap verdi.

“Ortaya çıkan her olaydan haberim var. Biz zaten neyle meşgul olduğumuzu, ne yapacağımız hakkında daha önce de yazılı rapor sunduk. Genel olarak, işkence sorunu küresel bir sorundur. Dünyada hiç bir devlet yok ki, ceza infaz müesseselerinde işkence yaşanmasın. Her yerde karşılaşılır. Çünkü ben geçen yıl işkence konusunda BM’de Özbekistan’ın beşinci raporunu hazırladım.

Elbette 2015-16 öncesi dönemde de ben Özbekistan’da işkence konusuyla meşgul olmuştum. Siz şimdi sadece Böke ve Andijan’ı hatırladınız. Ben ise Andican’daki geçen yılki veya daha önce Kaşkadarya’daki durumları anlatacağım.

En dehşete düşüreni ise, Andican’daki olaylarda İçişlerindeki 3 görevlinin henüz 24 yaşında olmasıydı. İçişleri Akademisi’nden mezun olduktan sonra ikinci yıldır çalışmaktalar. Bunlar neden böyle bir şey yaptılar sorusu ortaya çıkıyor. Bu korkunç.

Sorduğunuz soruya %100 katılıyorum.
Burada sorunun içişleri sisteminde mi yoksa bireylerde mi olduğu, her durumda büyük bir sorun. Ama biz bunları mümkün olduğu kadar azaltmaya çalışıyoruz. Mesela Ceza Kanunu’nun 235’inci maddesini İşkenceye Karşı Sözleşme’nin birinci maddesine uyarladık. Daha önce bu tam olarak yansıtmıyordu. Bunu uluslararası uzmanlarla birlikte yaptık.

Kanuni esasını yani sorumluluğu güçlendirdik. Bizde 2016 yılına kadar işkence fiillerine ilişkin cezai sorumluluk yoktu. Ceza Kanunu’na özel bir madde ekledik ki, eğer çalışan bunu biliyorsa kendini sorumlu hisseder.

Ayrıca yöneticileri de işkence fiillerinde sorumlu tuttuk. Elbette işkence varsa bu sizin ve bizim çalışmalarımızdaki eksikliklerin olumsuz bir sonucudur. Bunun önünü almak gerek. Biz ne yaptık? İnsan hakları konusunda altı vilayette emniyet güçlerinden 350 görevliye eğitim verdik.

Bundan başka, ombudsman ve yabancı elçilik temsilcileri cezaevlerini ziyaret etmektedir. Mahpusların durumuyla ilgileniyorlar. Ayrıca mahkumların ombudsmana müracaatlarını iletebilmeleri için ayrı bir kutu oluşturuldu. Hapishanede onu kimse açamaz. Cezaevleri kolonisinin başkanı bile.

Elbette yasalar çıkarıyoruz. Lâkin işkence karşıtı standartları bilmeyen bir kişi, Özbekistan’ı tüm dünyaya rezil edebilir. Evet, daha önce bu vakaları kapatmak mümkündü ama artık sosyal ağlar gelişti ve internet aracılığıyla tüm dünya bunu hızla öğreniyor” dedi Akmal Saidov.

  ….

“Yükseliş Hareketi”, İçişleri Bakanlığı reformuna ilişkin derhal uygulamaya konulması gereken bir plan sundu

(Özbekistan’da devlet STK’sı niteliğindeki oluşumlardan “Yükseliş UmumMillî Hareketi” işkenceyi önlemek için bir program hazırladı. Dünyanın bir çok ülkesinde yürürlükte olan bu plan içeriğinin Özbekistan’da henüz uygulanmaması, durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. Qalampir.uz haberini sunuyoruz.)

image

“Yüksaliş” milli hareketi, Özbekistan’da son zamanlarda İç İşleri Bakanlığı sisteminde sıkça rastlanan işkence vakalarına son vermek ve sistemin halkçılığını temin etmek için acilen hayata geçirilmesi gereken 10 maddelik planı ilgililere takdim etti. Yükseliş Hareketi Basın Servisi’nin haberi.

“Yüksaliş” raporunda ilk olarak Özbekistan’da son yıllarda insan hak ve özgürlüklerinin sağlanması açısından yapılan olumlu değişiklikler sıralandı. Ayrıca sahadaki olumlu reformlara rağmen son dönemde yaşanan işkence vakalarının Özbekistan’ın mevcut millî ve uluslararası imajını olumsuz etkilememesi gerektiği vurgulandı.

Bu doğrultuda “Yüksaliş”, kamuoyunu eğilimlerine ve alanın uzman değerlendirmesine dayanarak, işkencenin sona erdirilmesi için acilen gerçekleştirilmesi gereken şu önlemleri teklif etti:

1. Her şeyden önce, son dönem meydana gelen işkence vakaları hakkında İçişleri Bakanlığı yönetimi  ayrıntılı bilgi vermeli ve sistemdeki işkencenin sona erdirilmesine yönelik özel planlarını kamuoyuna sunmalıdır;

2. Bundan böyle, her bir işkence ve diğer insan şeref ve haysiyetini aşağılayan diğer durumlar hakkında İçişleri Bakanlığı yönetimi tarafından, düzenli olarak  ve şahsen kamuoyuna bilgi verilmesi uygulamasına geçilmesi;

3. Suç işlediği şüphesiyle yakalanan kişinin haklarının basit bir dille anlatıldığını belirten bir belge alınması uygulamasının getirilmesi;

4. Suç işlediği şüphesiyle yakalanan kişinin savcıyla görüşme talebinin derhal yerine getirilmesi hakkının yasal olarak güçlendirilmesi;

5. Hapse (cezaevine) alınanların resmi olarak cezaevi olarak tanımlanan yerlerde tutulmasını, onların kaldığı yerler hakkındaki bilgilerin akrabalar, arkadaşlar ve kamu kuruluşları da dahil olmak üzere ilgili taraflara açık olmasını sağlamak amacıyla çevrimiçi bir veri tabanının oluşturulması;

6. Bir kişinin tutuklanmasında “Miranda qaidesi”nin uygulanmasına ilişkin eylemlerin istenen seviyede yerine getirilmemesi halinde sorumluluk öngören bir yasa tasarısının derhal parlamentoya sunulması;

7. Millî önleme mekanizması çerçevesinde, İçişleri kurumlarının geçici tutma merkezleri ve gözaltı yerlerine, kamu temsilcilerinin izleme ziyaretlerini düzenlemek ve bunun daimi olarak uygulanmasına yönelik bir mekanizma geliştirmek;

8. İçişleri organlarında işe alma, görevlilerin işe hazırlanması ve peryodik eğitimi sisteminin gözden geçirilmesi, özellikle ilgili yapılarda çalışanların, cezası infaz edilenlerin haklarını öğrenmesi, görevlilerin psikolojik durumlarını stres testimden geçirme sisteminin ıslah edilmesi;

9. Yakalama ve hapse alma yetkisine sahip olan her devlet makamı bünyesinde halk kengeşlerinin kurulması, Kengeş tarafından ilgili kurumun faaliyeti sırasında insan haklarının sağlanması ve ihlal edilmemesi konusunda düzenli halkla istişare ve izleme mekanizmalarının geliştirilmesi;

10. İşkence, insan şeref ve haysiyetinin aşağılanmasına ilişkin, kamuoyunda yankı uyandıran ceza davaları hakkında açık ve gezici duruşmaların teşkili, kitle iletişim araçları aracılığıyla çevrimiçi yayınlanması faaliyetinin yaygın şekilde uygulanması.

(Siyah vurgular “Yükseliş Hareketi” sitesine ait)

 

 

 

Devami

Özbekistan’da işkencede ölüm olayları artıyor-3

 

Semerkand, Boke ve Çilenzar (Taşkent)’da yeni “Gözaltında ölüm” olayları

Özbekistan’da işkence ve ölümle ilgili yayınımız başladıktan sonra da, 30 Ağustos günü Semerkand Emniyet binasında bir kişi 3.kattan atlayarak “intihar etti.” İşte son olaylar:

 

6 Eylül 2023

Semerkand’ta meydana gelen en son işkencede ölüm olayının haberi 31.08.2023 günü ozodlik.org sitesinde yayınlandı. Haberi Türkiye Türkçesinde sunuyoruz:

Şüpheli Temur Zahidov Semerkand IIB’de hayatını kaybetti. Onunla birlikte 3’üncü kattan düşen sorgucu yoğun bakımda.

30 Ağustos’ta Semerkant şehrinin Kulaller mahallesinde yaşayan 28 yaşındaki Temur Zohidov, şehir IIB (Emniyet Müdürlüğü) binasının üçüncü katından “kendini atarak” hayatını kaybetti.

Görgü tanıklarının ifadesine göre, dolandırıcılıkdan şüpheli olarak gözaltına alınan  Temur Zohidov kendini pencereden atarken sorgulayıcılardan biri onu yakalamaya çalıştı. Ancak şüpheli, sorgucuyu da “kendisiyle birlikte aşağı çekti.” Olayda ağır yaralanan sorgu elemanı hastanenin yoğun bakım bölümünde tedavi ediliyor.

Timur Zohidov’un ölümüne yol açan olayın detayları bilinmiyor. Yetkililer, IIB binasındaki son ölümle ilgili olarak sessizliğini koruyor.

Semerkant Emniyet Müdürlüğü’nde kimliğini açıklamayan bir yetkili  Azodlık’a olayı doğruladı.

Semerkand İİB’nin kimliğini açıklamayan görevlisi Azodlik ile yaptığı görüşmede, şüpheliye karşı İİB memurlarının işkence uyguladığına dair hiçbir bilgisi olmadığını söyledi.

“Dün soruşturmacılar tarafından ifadeye çağrıldı. Ama tam olarak neyden şüphelenildiğini bilmiyorum. Odada iki veya üç sorgucu olduğu söyleniyor. Bu çocuk kendini pencereden atmaya çalıştığında sorguculardan biri koşup onu yakalamış, ancak kilolu bir genç olduğu için onu da kendisiyle beraber çekip düşmüş. Şüpheli başının üzerine düşerek olay yerinde hayatını kaybetti, sorgucu ise ağır yaralanarak hastaneye kaldırıldı.”

Mahalle komite üyesinden alınan bilgiye göre Temur Zohidov  4 çocuk babası. Bundan önce bir yıldan fazla hapis yatıp çıkmıştı.

Timur Zohidov hakkındaki soruşturmanın detayları bilinmiyor. Azadlık şu ana kadar, şüpheliyle birlikte düşen ve yoğun bakımda yatan soruşturmacının kimliğini doğrulayamadı. Azadlik’ın bağlandığı Semerkant Emniyet Müdürlüğü’nden bir yetkili, olayın detaylarına ilişkin “bayramdan sonra” bilgi verileceğini söyledi.

Çilanzar (Taşkent)

Bu yıl 29 Mayıs’ta Taşkent’te uyuşturucu kullandığı şüphesiyle tutuklanan Surhandaryalı 21 yaşındaki Hafızullah Turgunboev, Chilonzor ilçe Emniyet Müdürlüğü binasının 4’üncü katından düşerek vefat ettiği iddia edilmişti.

İçişleri Bakanlığı şüphelinin intihar ettiğini açıkladı. Ancak doktorlar ve yakınları, ölen kişinin vücudunda işkence izleri bulunduğunu söylüyor.

Taşkent İİBB, Hafızullah Turgunboev’in ölümüyle ilgili görüşünü açıkladı 6 Haziran 2023

Taşkent Emniyet Müdürlüğü (İİBB) açıklamasını ve açıklama ile ilgili (qalampir.uz) haber sitesinin yorumunu, Türkiye Türkçesinde özetliyoruz:

29 Mayıs’ta hayatını kaybeden 21 yaşındaki Hafızullah Turgunboev’in uzun zamandır beklenen ölüm tafsilatını gösteren videosu Taşkent şehir İİBB tarafından yayınladı.

Chilonzor ilçe Emniyet Müdürlüğü binasının 4’üncü katından kendini attığı ve bir hafta sonra hastanede hayatını kaybettiği iddia edilen gencin ölümüyle ilgili “basın soruşturmasının” Taşkent şehri IIBB’nin kendi çalışanı tarafından yürütülmesi ilginç.

Yayınlanan videoda, 22 Mayıs günü, Chilonzor bölgesindeki YPX tesisinde kontrol görevi yapan müfettişler tarafından durdurulan araçta yolcu olarak seyahat eden Hafızullah Turgunboev’in üzerinde uyuşturucu bulundu.

Chilonzor ilçesi IIO FMB’ye götürülen Hafızullah’ın devlet avukatıyla yaptığı kısa görüşme, “basın soruşturması” görüntülerine yansıdı. Ancak olayın geri kalan kısmında, onun sorgulanma süreci, tuvalete gitmek istemesi ve koridordaki hareketlerinin görüntüleri yer almadı.

Ayrıca videoda, olayın tanığı Hafızullah’ın suç ortaklarından birinin, tanık olarak, soruşturma sürecinde herhangi bir işkencenin olmadığını belirten konuşması yarıda kesildi. Merhumun yakınları, hastaneye götürüldüğünde ilk müdahale eden doktorun “düşme belirtisi yok” dediğini iddia ettiler. Sonuçta olay bir intihar da olsa, şüphelinin can güvenliğinin ve yaşamasının Emniyet Müdürlüğü’nün sorumluluğunda olduğu ortada.

(qalampir.uz)

Böke (Taşkent)

Kaburgası kırılıp ve boyun kısmından boğularak işkence gördü – Böke’deki olayla ilgili yeni ayrıntılar

Kun.uz’un İçişleri organlarındaki kaynağının verdiği bilgilerden merhumun hangi usullerde işkence gördüğünü tahmin etmek mümkün.

4 Haziran 2023 günü Böke ilçesi Emniyet Müdürlüğü’nde kalp krizinden vefat eden U.S. (1987, 4 çocuklu, geçici işlerde çalışıyor) olayının ön inceleme rapor özeti, İİB görevlilerinin onun “karın bölgesine vurduğunu ve boyun kısmından boğulduğunu” gösteriyor.

“Merhumun göğüs kafesi sol 5. kaburga kemiğinde kapalı kırık, çevre dokularda kanama, karın zarı, ince bağırsak ve bağırsak mezenterinde çok miktarda kanama, karın dokularında kanama gibi yaralanmaların olduğu belirlendi. Kun.uz’a sunulan bilgide, tiroid bezi ve boyundaki dil altı kemiğindeki dokularda kanama gibi yaralanmaların olduğu tespit edildi.

Dört çocuk babasını döverek öldürdüğünden şüphelenilen IIB memurlarından birinin adı, Dilşad (1985 doğ) olup, Boka ilçesi IIB JQB’nin kıdemli operasyon sorumlusu. Bir diğerinin adı Şehzad (1992 doğ), 2019’dan beri Böke ilçesi IIB JQB’nin operasyon görevlisi olarak çalışıyor. Tedbir amaçlı olarak 2 görevli de tutuklandı.

İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, bu çalışanların meslekten ihraç edildiği ve Ceza Kanunu’nun 235’inci maddesi kapsamında ceza davası açıldığı bildirildi. Ayrıca Böke ilçesi IIB başkanı (emniyet müdürü) A. Bobakhonov ve çok sayıda yetkili görevlerinden alındı.

İçişleri Bakanlığı açıklamasında, merkezi aygıt ve vilayet Emniyet Müdürlüğü’ndeki bazı yetkililerin eylemlerine ilişkin de soruşturma başlatıldığı bildirildi.

Kun.uz’un İİB’deki kaynağının verdiği bilgiye göre, Taşkent Vilayet Emniyet Müdürlüğü birinci başkan yardımcısı Artik Khudaibergenov‘un doğrudan ve dolaylı desteği ile Bölge Suç Araştırma Bölümü personelinin birçok yasadışı faaliyetine “göz yumulmuş”.

Taşkent Vilayeti İçişleri Bakanlığı Suç Araştırma Dairesini 5 yıldır yöneten Artik Khudaybergenov, Özbekistan Cumhurbaşkanı’nın Aralboyu mıntıkasının sürdürülebilir kalkınması danışmanı Tursinkhan Khudaybergenov‘un oğlu.

Merhumun 10’dan fazla akrabasının Böke ilçesi İİB binasına zorla girmeye çalıştığını gösteren videolar sosyal ağlarda yayılmaya başladı.

İİB Böke’de sorgu sırasında hayatını kaybeden vatandaşla ilgili açıklama yaptı

07 Haziran 2023 tarihinde haber sitesi qalampir.uz, İçişleri Bakanlığı’nın Böke’deki olayla ilgili açıklamasını yayınladı.

Yayınlanan açıklamada, “Söz konusu olay vilayet savcılığı tarafından özel incelemeye alınmış olup, soruşturmayı yanıltıcı,  asılsız bilgilere inanmamanızı ve resmi kaynakların verdiği bilgilere güvenmenizi rica ediyoruz.”

Bildirildiğine göre, Böke İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından sorguya götürülen bir şüphelinin ölümüyle ilgili olarak Vilayet Savcılığı tarafından, Ceza Kanunu’nun 235. maddesi (işkence yapmak ve diğer zalimane, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ve cezaların uygulanması) kapsamında ceza davası açılıp, soruşturma, Ağır Suçları Soruşturma Dairesi tarafından yürütülmekte.

Bu yıl 4 Haziran’da Taşkent vilayeti Böke ilçesinde Emniyet Müdürlüğü tarafından sorguya götürülen bir vatandaşın durumu kötüleşmiş ve hastanede hayatını kaybetmişti. İçişleri Bakanlığı, Böke İlçesi Suç Araştırma Dairesi görevlilerinin usul sırasını ihlal ettiğini ve yapılan ilk adli tıp muayenesi sonucunun, U.S.’nin vücudunda cilt yaralarının varlığını gösterdiğini bildirdi.

İçişleri Bakanlığı “U.S.’nin ölümünün ardından olaya karışan 2 görevlinin tutuklanmasının yanı sıra Boka İlçe Emniyet Müdürü A. Bobakhonov, Birinci yardımcısı V. Khudoykulov, Suç Araştırma Dairesi Başkanı J. Subanov, Sorgu Dairesi Başkanı J. Oçilov, Görevlendirme Dairesi sorumlusu Ş. İbragimov görevlerinden alındığı” bilgisini de paylaştı.

 

ÖZBEKİSTAN’DA SON ZAMANLARDA MEYDANA GELEN GÖZALTINDA VEYA HAPİSTE ÖLÜM OLAYLARINDAN BİZE ULAŞANLAR:

Özbekistan Ezgülik Cemiyeti Başkanı Abdurrahman Taşanov’un da dediği gibi “bunlar daha bizim bildiklerimiz, bilmediğimiz daha kaç vak’a var”.

  • Temur Zohidov: 30 Ağustos’ta (2023) Semerkant şehrinin Kullollar mahallesinde yaşayan 28 yaşındaki Temur Zohidov, kentteki IIB binasının üçüncü katından “kendini atarak” hayatını kaybetti.
  • Doniyorbek Usmanov: (33) yaşındaki Usmanov, 12 Ağustos 2023 günü Taşkent şehri Emniyet Müdürlüğü görevlileri tarafından evinden alınarak götürüldü, 13 Ağustos’ta Emniyet Müdürlüğü binasında ağır karaciğer sirozu, akut kalp yetmezliği” nden vefat etti. Video görüntülerinde işkence izleri açıkça görülüyor. Operasyon şefi ve 2 görevli gözaltına alındı.
  • Usman Salimboev (37 yaş- 4 çocuk babası): Taşkent Boke ilçesi emniyet müdürlüğü binasında 4.06.2023 günü ölen U.S.’nin otopsi raporunda kaburga kemiklerinde kırık, boyunda boğma izleri ve iç kanamalar tespit edildi. 2 görevli tutuklandı.
  • Hafızullah Turgunboev: Bu yıl 29 Mayıs 2023’te Taşkent’te tutuklanan Surhandaryalı 21 yaşındaki Hafızullah Turgunboev, Chilonzor ilçesi IIB binasının 4’üncü katından düşerek hayatını kaybetti.
  • Rashid Boliev:  (34) , Semerkand, 27 Ekim 2022 tarihinde İdari Gözetim altına alındıktan 3 gün sonra vefat etti. Epilepsi nöbetinde kendini yaraladığı iddia edildi. Hastane ve Gözetim şefinin ifadeleri çelişkili.
  • Ravshanbek Abdusattorov, Qoqan (15 yaş,  ), 17 Ekim, 2022’de Çocuk Islah Evi’nde dövülerek öldürüldü. İki görevli tutuklu. (https://kun.uz/news/2022/11/10/qoqonda-15-yoshli-osmir-iib-muassasasida-oldi-voqea-tafsilotlari-nega-yashirilmoqda)
  • R.N. 08 Kasım 2022 günü 2 yıllık hapis cezasını Fargana vilayeti Qoqan Geçici Gözaltı Merkezi’nde geçirmekte olan R.N., adli tıp raporuna göre “kronik iskemik kalp hastalığı, koroner damarlarda akut yetmezlik” nedeniyle vefat etti. Ölen kişinin vücudunda herhangi bir yaralanmaya rastlanmadı. Qoqan şehir savcılığı olayla ilgili soruşturma başlattı.
  • Sanjarbek Mamajonov: Andican vilayeti Şahrikhan ilçesinde 19 Mart 2022 günü, cezasının infazı için İİB hapishanesine götürülen 32 yaşındaki Sanjarbek Mamajonov, 12 görevlinin acımasızca dövmesi ve işkence yapması sonucu ağır yaralandı. Hastane yerine koğuşa götürülen merhum, orada da bir başka mahkum tarafından dövüldü. 3.5 saat sonra hayatını kaybetti. Cinayete katılan 13 kişiye, mahkeme tarafından 3 yıl ile 4 yıl 1 ay hapis cezaları verildi. 12 görevli ayrıca kısa süreli işten uzaklaştırıldı.
  • İ.T. (1960)17 Ocak 2022’de Buhara vilayeti Gicduvan ilçesi İİB’ye alınan İ.T. (1960) sorgulama sırasında öldü. Yapılan incelemede şüpheli bir hususa rastlanmadı. Ölüm sebebi “akut kalp yetmezliği” olarak belirtildi.
  • Farrux Xıdırov: Anhor.uz sitesinin haberine göre 18 Haziran 2020’de İİB Ceza İnfaz Başkanlığı’nın Navoiy’deki ceza infaz kolonisi (Sengarad)’da 11 yıllık hapis cezasını çekmekte olan Taşkent Yengiyol İlçesinden ,45 yaşındaki mahkum Farrux Xıdırov’un cesedi çıktı.
  • A.Abdukarimov: 2020 yılı 30 Mayıs’ta Andijan’da hastaneye kaldırıldı ve 11 Haziran’da öldü. 3 görevli hakkında ceza davası açıldı. Cezaevi müdürü ve nöbetçi müdür İçişleri memuriyetinden ihraç edildi. Andican şehir emniyet müdürü görevden alındı. 19 görevliye idari cezalar uygulandı. (https://qalampir.uz/news/iibdan-uligi-chik-k-anlar-giyesov-andizhon-va-k-ashk-adaredagi-%D2%B3olat-faktlariga-tukhtaldi-22158)
  • Yu.Abdirahmonov, Qaşqaderya vilayeti Çirakçi ilçesine bağlı Langar köyünde yaşayan 1987 doğumlu Abdirahmonov, 22.01.2020 günü saat 19’da Çirakçi IIO FMB binasına getirildi ve 23:30’da sorgu odasında öldü. Cezaevi müdürü ve nöbetçi müdür hakkında ceza davası açıldı. Bazı görevlilere işten el çektirildi, bir çoğuna idari cezalar verildi. 2 kişi de görevlerinden istifa etti.
  • (04.04.2021)’de sosyal medyada Fergana Quva ilçesinde İİB’ye sohbet için götürülen 20 yaşındaki gencin ölümü hakkında haberler yayınlandı. (https://namanganliklar.uz/news/14570)

 

Dördüncü (Son) bölüm: İşkence gören aktivistler ve Âli Meclis Başkan Vekili Akmal Saidov’un açıklamaları

Devami

Özbekistan’da işkencede ölüm olayları artıyor-2

“İşkence ve ölümler semptomdur. Asıl sorun sistemde”

Özbekistan’ın önemli haber sitelerinden kun.uz‘da gazeteci İlyas Seferov, geçtiğimiz Kasım ayında işkence ve ölüm olaylarıyla ilgili bir söyleşi (sohbetleş) gerçekleştirdi. Konuşmacılar, İnsan Hakları “Ezgulik” (İyilik) Derneği Başkanı Abdurrahman Taşanov ile Âli Meclis Yasama Bölümü milletvekili Rasul Kuşerbaev. Röportajın kun.uz’de yayımlanan özetini Özbek Türkçesinden Türkiye Türkçesine tercümesini ederek olduğu gibi veriyoruz. (İnsan Hakları Ezgulik/ İyilik Derneği, Özbekistan’da yarı resmi olarak kurulup faaliyet gösteren bir kuruluş. Herhangi birisinin bir başka dernek kurup faaliyet yapması veya Ezgulik’te aday olup yönetime gelmesi söz konusu olamıyor. Buna rağmen Taşanov’un hak ihlallerine karşı eleştiriler yöneltmesi önemli).

Kun.uz muhabiri, Özbekistan’daki soruşturma ve geçici gözaltı merkezlerinde meydana gelen işkenceler, işkencenin nedenlerinin analizi üzerine bir röportaj gerçekleştirdi. Sohbetdaşlarımız İnsan Hakları “Ezgulik” Derneği Başkanı Abdurahmon Tashanov, Âli Meclis Yasama Meclisi Milletvekili Rasul Kusherbaev’di.

Daha önce Semerkant’ta 15 gün tutuklu bulunan bir gencin cezaevinden sağ çıkmadığını haber almıştık, ancak birkaç gün sonra Fergana vilayetindeki İçişleri kurumlarında 2 vatandaşın daha ölü bulunduğunu haber aldık.

Ancak şu ana kadar bu vakalarla alakalı olarak ne İçişleri Bakanı ne de teşkilatın bölgedeki başkanı ilgili bir açıklama ya da yorum yapmadı. Sanki bu gibi durumlar, insan ölümleri rutindir ve sık sık tekrarlanması gereken hallerdir.

Sorguda, nezarethanede adam ölüyor, yakınları merhumun işkence gördüğünü, vücudundaki yara izlerinin açık seçik görülebildiğini söyleyip şikayetçi oluyor, sosyal medya bunu haber yapıyor, kamuoyu endişelerini dile getiriyor ama hiçbir sorumlu bu feryatlara cevap vermiyor. Tam aksine ölenlerin  hangi hastalıktan öldüğüne dair sadece iki- üç satırlık malumatlar okuyoruz.

 

Kun.uz:

— Önceki iki hafta içinde Özbekistan İçişleri idarelerinin “geçici gözaltı merkezlerinden” üç ceset çıktı. İçişleri Bakanlığı, merhumların ölümlerine çeşitli hastalıkların sebep olduğunu bildirdi, ancak ölenlerin vücutlarındaki izler ve yakınlarının verdiği ifadeler, merhumların hastalıktan değil, ağır işkence ve darbelerin etkisiyle öldüğünü gösteriyor gibi.

Bu üç olay hakkında sizin liderliğini yaptığınız İnsan Hakları “Ezgulik” Cemiyeti tarafından bağımsız araştırmalar yapma imkanı oldu mu?

        Abdurrahman Taşanov:

Ben konu üzerinde biraz daha geniş durmak isterdim. Mesela, işkence nedir ve nasıl meydana gelmektedir? Bizde ne zamandan beri var? Bu konuda uluslararası sözleşmelerde neler söyleniyor, milli kanunlarımız ne diyor?

Özbekistan Cumhuriyeti İdari Sorumluluk ve Ceza Kanunu’nda işkence fiili hakkında ayrı maddeler bulunmaktadır. Bunlar, usul işlemleri sırasında hükümlülere, şüphelilere veya ceza alan kişilere yapılan işkencelerle ilgilidir.

Genel olarak dünyanın her yerinde bir işkence kavramı var. İnsanlık cemiyeti başladığından beri bunu önlemek için çaba sarf edilmiştir.

Özbekistan 1995 yılında “İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Ceza ve Muamelelere Karşı Sözleşme”ye katıldı. Biz bu onaya dayanarak her dört yılda bir BM İşkenceye Karşı Mücadele Komitesi’ne dönemsel raporlar sunuyoruz.

Sorunuzu yanıtlamak gerekirse, henüz bu gibi meselelerde bağımsız soruşturma yapma yetkimiz ve imkânımız mevcut değildir, buna izin de verilmemektedir.

KERİMOV DÖNEMİNDE YÜZLERCE KİŞİ İŞKENCEDE ÖLDÜ

Burada belirtmemiz gereken şu ki, biz otuz yıllık dönemde işkencelere alıştık. Meselâ, bu yıllarda birkaç yüz kişi öldü. Ancak ikinci idari dönemde (Kerimov’un öldüğü 2016 sonrası- çvrn) bu vakalar oldukça azaldı. Bunu da kabul etmemiz lazım.

Meselâ önceki dönemde hükümet işkencelerin varlığını kabul etmiyordu. Varlığını kabul etmedikten sonra onunla mücadele edilemez. Ölen insanlar ise hastalıktan, kalp yetmezliğinden ölmüş olurdu.

Şevket Mirziyaev ise bu işkence olayları meselesinde çok sert konuştu. Bu dönemde çok sayıda savcılar, içişleri memurları, işkenceye karışan başkaca çalışanlar işten çıkarıldı.

İşkence bir semptomdur. Yani görülen durum ateştir, vücuttan çıkan yaradır. Onun asıl sebebi ise bedende, yani sistemdedir. Ve sistem ise kendini zaman zaman bu şekilde ortaya çıkarıyor.

— Geçtiğimiz hafta haberini aldığımız üç ölüm vakasıyla ilgili gerçek soruşturmaların yapılıp, davaların açılacağına  inanıyor musunuz?

  Emniyet kuvvetlerinin eylemlerine bakıldığında buna inanmıyorum. Şimdi sosyal medya aracılığıyla açıklamalar yapıyoruz ve bu açıklamalar en üst kademedeki yöneticilere ulaşırsa ve de onlar güçlü bir talepte bulunursa bu mesele farklı şekilde ele alınacaktır. O zaman bile asıl mesele kişilerle ilgili değil, belki sistemdedir. Bunlar bizim bildiklerimiz. Ama bilmediğimiz daha kaç vaka var.

— Qoqan’daki olayın suçunu orada tutulan iki çocuğa yıkmak istediklerini duyuyoruz. Böyle olması mümkün mü?   

— Evet, bu dünya deneyiminde var olan bir durum. Filmlerde gördüğünüz gibi, birisi suçu üstlenip hapsi boyluyor. Birileri haksızlık kurbanı olacak. Duyduğuma göre, o gün Qoqan’daki rehabilitasyon merkezi müdürünün eniştesi nöbetteymiş. Şimdi ise üst kuruluşlardan görevlilerin orada olduğu, herkesin işten çıkarıldığı söyleniyor.

Ümid ediyoruz ki, bu meselenin aslı ortaya çıkarılır. Bununla ilgili birkaç film yapıldı. İnsanı utandıracak bazı sahneler var. İki gün boyunca cenazeleri sahiplerine bile vermediler. Bu olaylara kamuoyu nasıl kayıtsız kalabilir? Düşünüyorum ki, bu meselelerin sonuna gelinecek. Eğer gelinmezse, utanç verici bir durumda kalırız.

Neden Özbekistan’da işkence olayları durmuyor: Neden bizimkiler şüpheliyi öldürmeden soruşturma yapamıyor, sistemde işe giren kişi şahıs sıfatında insanlığını tamamen kaybediyor mu, sorgucular yeteneksiz mi, baştakiler sisteme hakim olamayıp, dizginleri elinden çıkarıp öylece oturuyor mu?

Sebebi ne? 

Rasul Kuşerbaev:

                                                                                     Rasul Кuşerbaev (milletvekili)

İŞKENCEYE KARŞI MÜCADELE GERÇEKTEN İSTENİYOR MU?

Bir şeyin kabul edilmesi gerekir? Bizdeki güvenlik birimleri sahasının modeli nereden alındı? Bu, Sovyetler Birliği’nden miras kalmıştır ve biz hâlâ bu kalıbın dışına çıkamadık. Sovyetler Birliği döneminde devlet kavramı esastı. Sistem buna göre tasarlanmıştı. Acımasız baskılar kullanılması, aydınların kaybı, quloq kılınışı (Sovyetler Birliği’nde zengin köylüleri ifade etmek için kullanılan, Gulak toplama kamplarıyla özdeşleşen deyim-çvr). Mevcut sistem, işte bu devirden şekillenip geliyor. Biz müstakillik döneminde de aynı şablonu alıp kendi sistemimize uyguladık. Neredeyse hiçbir değişiklik olmadı. Araştırmalar yapılıyor, lakin araştırma sonucunda sistemin itibarının zedelenmesini ve değiştirilmesini, sistemin içinde bulunanlar istemiyor. Bu sebeple mevcut süreçler devam etmektedir. Biz açıklamalarımızda işkenceye karşı mücadele ettiğimizi sık sık tekrarlıyoruz. Peki işkenceyle kim mücadele ediyor, hangi kurum bundan sorumlu olarak belirlendi? Onu kim denetliyor? Bu organizasyonlar konusuna geri döneceğiz. İşkencelere karşı mücadele ile birlikte, bunu denetleyecek özel yetkili bir organ olmazsa netice almak zordur.

Güvenlik sisteminin işkenceye karşı mücadeleyi gerçekten isteyip istemediği sorusundan başlamak gerekiyor. Son zamanlarda meydana gelen olaylara bakınca, istemediği düşüncesi çıkıyor. Yanılmıyorsam 2019 veya 2020 yılındaki Ombudsman raporlarında bir şey dikkatimi çekmişti. Orada söylendiğine göre, 11 ay boyunca 139 mahpustan işkence olayları nedeniyle şikayet geldi ancak hiçbiri de doğrulanmadı. Burada 139 vatandaşa hakaret suçlaması yapılıyor. Sonra ben merak ettim, hakaretten dolayı herhangi bir kişi yargılandı mı diye sordum. Onlar bu konuyla ilgilenmediklerini söylediler. Daha sonra ben merak ederek bu sualin peşine düştüm.

İşkence yapıldığını belgeleyen ilk faktör, işkence kullanıldığını doğrulayan tıbbi muayene  sonucudur. Ancak muayeneyi gerçekleştirecek kuruluş aynı teşkilata bağlı. Neden Sağlık Bakanlığı veya bir başkasına bağlı değil? Buradan, tüm soruların cevabı kendi kendine çıkmaktadır. Hangi idare özünün suçunu açığa çıkaracak bir uygulamayı kabul eder?

Söyleşinin tamamını, youtube üzerinden izleyebilirsiniz.

Devami

Özbekistan’da işkencede ölüm olayları artıyor-1

 

“Gözaltı merkezinden bir şüphelinin daha cesedi çıktı.  İçişleri Bakanlığı işkence yapıldığını yalanladı”

Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’un 2016 yılında ölümünün ardından belirgin miktarda azalan işkencede ölüm olaylarının son zamanlarda arttığı bildiriliyor. Bunun sebebi olarak Kerimov dönemi kadrolarının halâ etkin durumda olması gösteriliyor.

2016’dan önceki olaylarda dinî ve siyasi muhaliflere yönelik işkence olayları daha yoğunken, son yıllardaki olaylarda adli suç zanlılarının adları daha çok geçiyor. Yine de bazı sosyal medya ‘blogger’ları, siyasetçi ve din adamları, sakal bırakan ve başörtüsü takan bir çok kişinin yanında Nukus’ta olduğu gibi sosyal taleplerle yapılan gösterilere katılanlara yapılan ağır işkenceler de  gündemde. Bu olayların artarak devam etmesi, halkın tamamının İİB (İçişleri Bakanlığı) ve DXX (Devlet Güvenlik Hizmeti-İstihbarat) gibi teşkilatların tehdidi altında olduğunu gösteriyor.

Bu yazı dizisinde son aylarda meydana gelen olaylardan bazılarına yer vereceğiz. Ayrıca Özbek medyasında yer alan haber ve yorumları, resmi ve sivil kurum temsilcilerinin açıklamalarını ve yasal süreçler hakkında malumat vereceğiz.

Bu tür haberleri vermekle, Özbekistan’ı küçük düşürdüğümüzü savunanlar oluyor. Halbuki ülkeyi asıl küçük düşürenler, kendi insanına bu muameleleri layık gören resmi görevlilerdir. Zulüm ve işkenceler teşhir edilip failleri hesap vermeden bir toplumun arınması mümkün değildir. Özbekistan Âli Meclis Yasama Bölümü Başkan Vekili Akmal Saidov‘un ifade ettiği gibi, bu iğrenç fiili işleyenler Özbekistan’ı dünya karşısında küçük düşürmekte:  “Tabii ki yasa çıkarıyoruz. Ancak işkence karşıtı standartları bilmeyen bir kişi, Özbekistan’ı tüm dünyaya şermende qılabilir. Evet, daha önce bunları kapatmak mümkündü ama artık sosyal ağlar gelişti ve internet sayesinde tüm dünya bunu hızla öğreniyor”.  (Akmal Saidov’la kun.uz’un gerçekleştirdiği sohbeti özet olarak vereceğiz.)

Araştırmalarımızda işkenceye karşı bir çok “önleme çabasının” gerçekleştiğini, çok sayıda işkence olayının resmi olarak soruşturulduğunu, bir çok failin görevden alındığını ve mahkemelerce tutuklanarak hapis cezalarına çarptırıldığını müşahade ettik. Buna rağmen vak’aların devam etmesi, önlemlerin işe yaramadığını düşündürüyor veya işkenceyle mücadeleye mi yoksa mücadele edildiği görüntüsüne mi önem verildiği sorusunu kaçınılmaz kılıyor. Olaylar, soruşturmalar, iddia ve açıklamalarla birlikte bu sorulara da cevap arayacağız.

 

Gözaltı merkezinden bir şüphelinin daha cesedi çıktı.  İçişleri Bakanlığı işkence yapıldığını yalanladı”

21 Ağustos günü azadlik.org sitesinde (1), organize suç örgütü üyesi olduğu iddia edilen Doniyorbek Usmanov‘un 13 Ağustos’ta öldüğü haberi yukarıdaki başlıkla duyuruldu. Haberin devamı şöyle: 

Bu yılın 13 Ağustos gecesi, Taşkent’teki IIBB gözaltı merkezinden bir şüphelinin naaşı çıkarıldı.

Resmi bilgilere göre 33 yaşındaki D.U.’nun Ceza Kanunu’nun 137, 165 ve 277. maddelerinde belirtilen suçları işlediğinden şüpheleniliyordu.

Sosyal ağlarda merhumun cesedi ve yakınlarının cesedi incelediğinin gösterildiği videoda, merhumun vücudunda kararmış ve morarmış yerler görülüyor.

Merhumun yakınlarının verdiği bilgiye göre D.U. 12 Ağustos günü saat 21.30 sıralarında Taşkent şehri IIBB Adli Soruşturma Dairesi görevlileri tarafından evinden alınarak götürüldü ve cesedi 14 Ağustos gecesi Taşkent şehir morguna teslim edildi.

Bazı sosyal medya aktivistleri ölen kişinin yakınlarına dayanarak, zanlının tutuklanma ve sorgu sürecine ilişkin video kayıtlarının imha edilmeye çalışıldığını iddia ediyor.

İİB işkencenin yapıldığını inkar etmeye çalıştı

Taşkent şehir IIBB basın servisi, Taşkent şehri hududlarında ciddi suçlar işleyen bir organize suç örgütünün suç faaliyetlerini ortaya çıkarmak için hızlı soruşturma çalışmalarının sürdüğünü bildirdi.

(Haberde İİB açıklamasına göre soruşturmanın ayrıntıları verildikten sonra:)

Taşkent Şehri İçişleri Genel Müdürlüğü’nün kolluk kuvvetleriyle işbirliği içinde gerçekleştirdiği bir dizi operasyon sonucunda, sabıka kayıtları bulunan U. D. ve F. X.’in bu organize suç örgütünün üyesi olduğu tespit edilerek yakalandı. Suç grubunun geri kalan üyelerinin tespit edilmesi ve yakalanması için çalışmalar devam etmekte.

Taşkent şehri IIB merkezi, D.U.’nun ölüm sebebini “ağır karaciğer sirozu, akut kalp yetmezliği” olarak açıkladı. Aynı zamanda Emniyet Müdürlüğü, Taşkent savcılığının merhumun ölümüyle ilgili adli tıp incelemesi talebinde bulunduğunu bildirdi.

Başsavcılık basın servisi de, olayda işkence olgusuna ilişkin ceza davası açıldığını bildiriyor.

Başsavcılığın açıklamasına göre; Taşkent şehir emniyet müdürlüğü binasında 13 Ağustos gecesi hayatını kaybeden D.U.’nun davasıyla ilgili bir takım soruşturma yapılması zarureti doğduğu için, 206 (Yetki veya yetki sınırlarını aşmak) ve 235 (İşkence ve diğer zalimane, insanlık dışı ya da onur kırıcı muameleler yapmak) maddeleriyle ilgili olarak ceza davası açılmıştır.

Şu anda Taşkent Şehir Savcılığı tarafından ön soruşturma yürütülüyor.”

Ozodlık‘ın Taşkent şehir savcılığındaki kaynaklarına göre, olayla ilgili olarak Taşkent Emniyet Müdürlüğü Suç Soruşturma dairesi kıdemli operasyon şefi M.M. ve iki kişi daha gözaltına alındı.

İşkenceye Karşı Komisyon sessiz
Haziran 2021’de Âli Meclis İnsan Hakları Temsilciliği bünyesinde İşkenceye Karşı Ulusal Önleme Mekanizmalarının uygulanmasına yönelik bir grup oluşturulmuştu.

Hareket kabiliyeti sınırlı olan grubun üstlendiği görev, ceza infaz kurumlarında işkencenin önünü almak ve bunun sonuçlarını incelemekti.

Ancak işkenceye karşı eylem stratejisini koordine eden mezkur yetkili grup, şu ana kadar Taşkent Şehir Emniyet Müdürlüğü binasındaki ölüme ilişkin tutumunu açıklamadı.

Grubun başkanlığını yapan Özbekistan Cumhuriyeti Âli Meclisi insan hakları temsilcisinin, bundan bir hafta önce yayınladığı raporlara göre, cezaevlerinde hapsedilen kişilere yönelik zihinsel, psikolojik, fiziksel baskı veya diğer baskılara ilişkin 125 şikayet geldi.

Raporda, “bu şikayetlerin yüzde 64’üyle ilgili olarak çalışanların davranışlarına yönelik servis denetimleri yapıldı ve
soruşturma sonuçlarına göre savcılık tarafından yürütülen soruşturmaya kadar hiç birisi doğrulanmadı.” denilmekte.

Raporda aynı dönemde, işkenceye ilişkin 37 şikayetle ilgili ön soruşturmanın tamamlandığı kaydedildiği belirtiliyor.

Bunun dışında, 8 şikayete ilişkin Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 83’üncü maddesinin 2’nci fıkrasına (suç unsurunun bulunmaması) dayanılarak ceza davası açılmasının reddine ilişkin kararlar Ombudsman’ın yazısı üzerine savcılar tarafından iptal edildi.

26 Haziran 2021’de Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in “Uluslararası İşkence Mağdurları Günü”nde işkenceyi önleme sistemini iyileştirme kararı ilan edildi ancak aktivistlere göre işkenceden ölümler bundan sonra da devam etti.”

(1) ozodlik.org haber sitesi ABD tarafından desteklenmektedir

 

 

 

 

 

Devami

Ak Parti’den TÜRKİSTANDER’e ziyaret

Türkistander’in kurucularından olan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Trabzon milletvekili Mustafa Şen, dernek genel merkezine bugün bir ziyaret gerçekleştirdi.

Türkistanlı göçmen nüfusun yoğun olduğu Başakşehir ilçesinde bulunan Türkistander (Uluslararası Türkistanlılar Dayanışma Derneği) Genel Merkezi’nde sorunlarının yerinde tespiti amacıyla Türkistanlı göçmenlerle bir saat süreyle sohbet edildi.

Türkistander Başkanı Burhan Kavuncu, Mustafa Şen’e Özbek çapanı ve döppüsü (bir çeşit takke) ardından da Türkmen çapanı ve telpek’i (bir çeşit kalpak) giydirdi. Burhan Kavuncu, Mustafa Şen’in ve AK Parti’nin her zaman Türkistanlılara destek olduğunu, Türkistan’ın bir evladı olduğunu söyledi. Mustafa Şen de yaptığı kısa konuşmada: “Her ülkenin özgürlük ve güvenlik dengesini gözetmesi gerektiğini, Türkistanlı göçmenlerin çeşitli zorluklar nedeniyle ülkelerinden ayrılmak zorunda kalsalar da bir gün geri dönme fikrini, vatanın bahçesini, dağlarını, hava ve suyunu unutmamaları gerektiğini, Türkistan’a başka kaynaklarda Orta Asya, merkezi Asya gibi isimler verildiğini ama bizim için oranın hep Türkistan, Ulu Türkistan olarak kalacağını” söyledi.

Türkistan yemekleri ve pilav yenildikten sonra toplantı sona erdi.

TÜRKİSTANDER HABER MERKEZİ

Devami

Özbekistan’da seçimleri Cumhurbaşkanı Mirziyoyev yeniden kazandı

Özbekistan’da yapılan cumhurbaşkanı erken seçiminin kesin olmayan ilk sonuçlarına göre, Liberal Demokrat Partiden yeniden aday gösterilen Şevket Mirziyoyev oyların yüzde 87,05’ini alarak, 7 yıllığına yeniden cumhurbaşkanı seçildi.

Özbekistan’da 30 Nisan’da yapılan referandumda anayasa değişikliğinin kabul edilmesinin ardından dün cumhurbaşkanı erken seçimleri düzenlendi.

Seçimde parlamentonun alt kanadı Yasama Meclisinde temsil edilen 5 siyasi partinin aday gösterdiği dört isim yarıştı.

Merkezi Seçim Komisyonu Başkanı Zayniddin Nizamhocayev, basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in demokrasi kurallarına, ulusal yasalar ve uluslararası hukuk normlarına uygun olarak dün yapılan seçimlerde seçmenlerin yüzde 87,05’inin oyunu alarak yeniden cumhurbaşkanı seçildiğini duyurdu.

Nizamhocayev, “Ülkedeki seçim yasasına göre, kullanılan oyların yarısından fazlasını alan aday, cumhurbaşkanı olarak seçilmiş sayılacaktır. Buna göre, Liberal Demokrat Partiden aday gösterilen Şevket Mirziyoyev, seçmenlerin yüzde 87,05 oyunu alarak galip oldu ve Özbekistan Cumhurbaşkanı olarak seçildi.” ifadesini kullandı.

Oy sayımının sona erdiğini belirten Nizamhocayev, buna göre ülke genelinde toplam 15 milyon 651 bin 405 seçmenin oy kullandığını, bu sayının toplam kayıtlı seçmen sayısının yüzde 79,88’ine denk geldiğini dile getirdi.

Nizamhocayev, seçimlerde Halk Demokrat Partisi adayı Uluğbek İnoyatov’un yüzde 4,02, Özbekistan Ekoloji Partisi adayı Abduşukur Hamzayev’in yüzde 3,74 ve Adalet Sosyal Demokrat Partisi adayı Roba Mahmudova’nın ise yüzde 4,43 oy aldığını ifade etti.

Nizamhocayev, şimdiye kadar seçimde usulsüzlük yapıldığına dair herhangi bir şikayetin bildirilmediğini sözlerine ekledi.

Özbekistan, dün yapılan seçimlerde yeni cumhurbaşkanını belirlemek için sandık başına gitti.

36 milyona yakın nüfusa sahip Özbekistan’da, yaklaşık 20 milyon kayıtlı seçmen bulunuyor.

Cumhurbaşkanlığı seçimi için ülke genelinde 10 bin 784 sandık kurulurken, yurt dışındaki Özbek vatandaşları da aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 39 ülkede kurulan 55 sandıkta oylarını kullandı.

Özbekistan yasalarına göre seçimde Özbekçeyi iyi bilen, 35 yaşını dolduran, son 10 yılda ülkede sürekli yaşayan ve sadece siyasi partiler tarafından aday gösterilen Özbek vatandaşları cumhurbaşkanı adayı olabiliyor.

2021 seçimlerinde yüzde 80,1 oy alan Mirziyoyev iki kez cumhurbaşkanı seçilmişti.

Anahtar Kelimeler: ÖzbekistanMirziyoyevcumhurbaşkanı erken seçimi,

https://www.trtavaz.com.tr/haber/tur/avrasyadan/ozbekistanda-secimleri-cumhurbaskani-mirziyoyev-yeniden-kazandi/64abad2a2f5f6606cd3ac53c

Devami

Özbek ve Türk iş adamları Taşkent’te iş fırsatlarını değerlendirdi

Türkiye İhracatçılar Meclisi, Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te iş dünyası temsilcileri ile bir araya geldi.

Türkiye Ticaret Bakanlığı, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ile Özbekistan Ticaret ve Sanayi Odası (ÖTSO) tarafından düzenlenen iş forumuna Türkiye’nin Taşkent Büyükelçisi Olgan Bekar, ÖTSO Başkan Yardımcısı İslam Casimov ve TİM Sektörler Konseyi üyesi İsmail Yılmaz ile çok sayıda Özbek ve Türk iş insanları katıldı.

Büyükelçi Bekar, iki ülke cumhurbaşkanları arasındaki samimi dostluk ve karşılıklı güvenden güç alan Özbekistan-Türkiye ilişkilerinin son dönemde kapsamlı stratejik ortaklık ilişkileri çerçevesinde her alanda hızla gelişmekte olduğunu kaydetti.

Bekar, iş adamlarının iki ülke arasındaki dostluk ve ortaklığın elçileri olarak görev yaptığını belirterek, Türk iş adamlarının Özbekistan dahil diğer ülkelerde gurur verici projeleri gerçekleştirmekte olduğunu aktardı.

İki ülke arasındaki iş birliği potansiyelinin yüksek olduğuna dikkati çeken Bekar, “Bizim için önemli olan cumhurbaşkanlarımızın ortaya koyduğu hedef doğrultusunda ilerlemektir. Ki bu hedef, geçen sene 3,5 milyar dolar olan ikili ticaret hacminin yakın zamanda 5 milyar dolara çıkarılmasıdır. Bu hedef doğrultusunda sizlerle birlikte çalışmaya devam etmekteyiz.” dedi.

Türk iş adamlarının ata yurdu Özbekistan’a gelerek iş birliği yapmak için girişimlerde bulunmalarının önemine değinen Bekar, bu iş görüşmelerinin başarılı geçmesini diledi.

Casimov da, TİM’in Türkiye’nin önde gelen ihracatçılarını birleştiren en önemli kuruluşlarından biri olduğunu kaydederek, amaçlarının Türkiye ile her alandaki ticari-ekonomik ilişkileri daha da geliştirmek olduğunu belirtti.

Casimov, Özbekistan hükümetinin yabancı yatırımcı ve iş adamları için gereken her türlü desteği sağalamaya hazır olduğunu ifade ederek, Türk iş adamlarını Özbekistan ile iş birliği yapmaya çağırdı.

”Özbekistan, Türk yatırımcı ve ihracatçıları için bir cazibe merkezi”

Yılmaz ise bu iş görüşmelerine Türkiye’de 11 sektörde faaliyette bulunan 35 şirketin katıldığını anımsatarak, amaçlarının kardeş Özbekistan ile ticari ilişkileri daha da geliştirmek olduğunu belirtti.

Ortak tarihi ve kültürel değerleri paylaştıkları, Orta Asya’nın kalbinde yükselen ülke konumundaki Özbekistan’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Yılmaz, “Orta Asya ülkeleri ile ticari ilişkilerimizi artırmak bizler için çok önemli. Bu nedenle bölge ülkeleriyle ticari ilişkilerimizi aralıksız sürdüreceğiz” diye konuştu.

Özbekistan’ın jeostratejik konumu, köklü kültürel mirası ve büyük bir ekonomik potansiyeli ile bölgedeki kilit ülkelerden biri olduğunu kaydeden Yılmaz, “güçlü ekonomik reformlarla Orta Asya’nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden Özbekistan, Türk yatırımcı ve ihracatçıları için bir cazibe merkezidir.” değerlendirmesini yaptı.

Yılmaz, “Özbekistan ve Türkiye, ticaretin merkezi olan Büyük İpek Yolu üzerinden Avrupa ile Asya’yı bir köprü gibi birbirine bağlıyor. Bu nedenle iki ülke arasındaki ilişkilerde büyük bir potansiyel var” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin en büyük 31. ticari ortağı olan Özbekistan’a 2022’de 5 bin 730 adet Türk şirketinin ihracat yaptığını anımsatan Yılmaz, amaçlarının son dönemde yıllık ortalama yüzde 5’lik büyüme gösteren Özbekistan ile ticari ilişkileri daha üst seviyeye çıkarmak olduğunu kaydetti.

Forumun ardından Özbek ve Tük iş adamları arasında ikili görüşmeler düzenlendi.

https://www.trtavaz.com.tr/haber/tur/avrasyadan/ozbek-ve-turk-is-adamlari-taskentte-is-firsatlarini-degerlendirdi/64917789fa383d0c369019ff

Devami

Devlet Bahçeli’den Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a sert sözler

Uygur Türkilerine terörist muamelesi yapan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a, MHP Lideri Devlet Bahçeli’den tepki geldi. Bahçeli, “Uygur Türklerine terörist demek cinayettir, rezalettir. Türk milletine saygısızlıktır” dedi.

Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Çin’in Uygur Türklerine karşı zulmüne uzun zamandır destek veriyor…

Geçtiğimiz günlerde Çin Halk Cumhuriyeti’ne resmi ziyarette bulunan Abbas, Pekin yönetiminin Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’ndeki uygulamalarını bir kez daha doğru bulduğunu söyledi.

“Çin, teröristlerle mücadele ediyor”

Sık sık Çin ile Filistin’in dost olduğunu dile getiren Abbas, bu kez Uygur Türklerine terörist muamelesi yaptı.

Skandal bir açıklamaya imza atan Abbas, “Bazılarının gündeme getirdiği Uygur meselesi bir insan hakları meselesi değildir. Bu, Çin’in terörizm, aşırılık ve ayrılıkçılıkla mücadelesidir. Filistin hükümeti Çin’in bu mücadelesini her zaman destekliyor. Filistin her zaman Çin’e inandı. Çin’in daima adaleti yerine getireceğine inanıyoruz.” dedi.

Devlet Bahçeli'den Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a sert sözler

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping

“Türk milletine saygısızlıktır”

Bu sözlere MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den tepki geldi.

Yıllardır İsrail işgaline karşı Türkiye’nin yanında olduğu Filistin’in bu işkenceleri haklı bulmasını eleştiren Bahçeli, “Mahmut Abbas, vicdanı sızlamadan bunları söylemiştir. Biz onlara destek verdikçe, bu zihniyet Türk milletine köstek olmuştur. Mahmut Abbas’ın terörizmle ilgili ne bildiği de ortaya çıkmıştır. Biz mazlum Filistinlilerin hep yanında olduk. Filistin davasını ancak fakat demeden savurduk ve tarafımızı netleştirdik. Sayın Abbas, sana sesleniyorum. Uygur Türklerine terörist demek haksızlıktır, günahtır, cinayettir, rezalettir, melanettir. Türk milletine iflah olmaz bir saygısızlıktır.” dedi.

“Terör; Doğu Türkistan’da değil, Kandil’dedir”

Grup toplantısında söylemlerini daha da sertleştiren Bahçeli, “Filistin Devlet Başkanı PKK’ya FETÖ’ye hiç ses çıkardı mı? Hiç dayanışma mesajı paylaştı mı? Yapmayı aklından geçirmedi. Terör; Doğu Türkistan’da değil, Kandil’dedir.” diye ekledi.

https://www.ensonhaber.com/gundem/devlet-bahceliden-filistin-devlet-baskani-mahmud-abbasa-sert-sozler

Devami