Özbekistan’da işkencede ölüm olayları artıyor-2

“İşkence ve ölümler semptomdur. Asıl sorun sistemde”

Özbekistan’ın önemli haber sitelerinden kun.uz‘da gazeteci İlyas Seferov, geçtiğimiz Kasım ayında işkence ve ölüm olaylarıyla ilgili bir söyleşi (sohbetleş) gerçekleştirdi. Konuşmacılar, İnsan Hakları “Ezgulik” (İyilik) Derneği Başkanı Abdurrahman Taşanov ile Âli Meclis Yasama Bölümü milletvekili Rasul Kuşerbaev. Röportajın kun.uz’de yayımlanan özetini Özbek Türkçesinden Türkiye Türkçesine tercümesini ederek olduğu gibi veriyoruz. (İnsan Hakları Ezgulik/ İyilik Derneği, Özbekistan’da yarı resmi olarak kurulup faaliyet gösteren bir kuruluş. Herhangi birisinin bir başka dernek kurup faaliyet yapması veya Ezgulik’te aday olup yönetime gelmesi söz konusu olamıyor. Buna rağmen Taşanov’un hak ihlallerine karşı eleştiriler yöneltmesi önemli).

Kun.uz muhabiri, Özbekistan’daki soruşturma ve geçici gözaltı merkezlerinde meydana gelen işkenceler, işkencenin nedenlerinin analizi üzerine bir röportaj gerçekleştirdi. Sohbetdaşlarımız İnsan Hakları “Ezgulik” Derneği Başkanı Abdurahmon Tashanov, Âli Meclis Yasama Meclisi Milletvekili Rasul Kusherbaev’di.

Daha önce Semerkant’ta 15 gün tutuklu bulunan bir gencin cezaevinden sağ çıkmadığını haber almıştık, ancak birkaç gün sonra Fergana vilayetindeki İçişleri kurumlarında 2 vatandaşın daha ölü bulunduğunu haber aldık.

Ancak şu ana kadar bu vakalarla alakalı olarak ne İçişleri Bakanı ne de teşkilatın bölgedeki başkanı ilgili bir açıklama ya da yorum yapmadı. Sanki bu gibi durumlar, insan ölümleri rutindir ve sık sık tekrarlanması gereken hallerdir.

Sorguda, nezarethanede adam ölüyor, yakınları merhumun işkence gördüğünü, vücudundaki yara izlerinin açık seçik görülebildiğini söyleyip şikayetçi oluyor, sosyal medya bunu haber yapıyor, kamuoyu endişelerini dile getiriyor ama hiçbir sorumlu bu feryatlara cevap vermiyor. Tam aksine ölenlerin  hangi hastalıktan öldüğüne dair sadece iki- üç satırlık malumatlar okuyoruz.

 

Kun.uz:

— Önceki iki hafta içinde Özbekistan İçişleri idarelerinin “geçici gözaltı merkezlerinden” üç ceset çıktı. İçişleri Bakanlığı, merhumların ölümlerine çeşitli hastalıkların sebep olduğunu bildirdi, ancak ölenlerin vücutlarındaki izler ve yakınlarının verdiği ifadeler, merhumların hastalıktan değil, ağır işkence ve darbelerin etkisiyle öldüğünü gösteriyor gibi.

Bu üç olay hakkında sizin liderliğini yaptığınız İnsan Hakları “Ezgulik” Cemiyeti tarafından bağımsız araştırmalar yapma imkanı oldu mu?

        Abdurrahman Taşanov:

Ben konu üzerinde biraz daha geniş durmak isterdim. Mesela, işkence nedir ve nasıl meydana gelmektedir? Bizde ne zamandan beri var? Bu konuda uluslararası sözleşmelerde neler söyleniyor, milli kanunlarımız ne diyor?

Özbekistan Cumhuriyeti İdari Sorumluluk ve Ceza Kanunu’nda işkence fiili hakkında ayrı maddeler bulunmaktadır. Bunlar, usul işlemleri sırasında hükümlülere, şüphelilere veya ceza alan kişilere yapılan işkencelerle ilgilidir.

Genel olarak dünyanın her yerinde bir işkence kavramı var. İnsanlık cemiyeti başladığından beri bunu önlemek için çaba sarf edilmiştir.

Özbekistan 1995 yılında “İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Ceza ve Muamelelere Karşı Sözleşme”ye katıldı. Biz bu onaya dayanarak her dört yılda bir BM İşkenceye Karşı Mücadele Komitesi’ne dönemsel raporlar sunuyoruz.

Sorunuzu yanıtlamak gerekirse, henüz bu gibi meselelerde bağımsız soruşturma yapma yetkimiz ve imkânımız mevcut değildir, buna izin de verilmemektedir.

KERİMOV DÖNEMİNDE YÜZLERCE KİŞİ İŞKENCEDE ÖLDÜ

Burada belirtmemiz gereken şu ki, biz otuz yıllık dönemde işkencelere alıştık. Meselâ, bu yıllarda birkaç yüz kişi öldü. Ancak ikinci idari dönemde (Kerimov’un öldüğü 2016 sonrası- çvrn) bu vakalar oldukça azaldı. Bunu da kabul etmemiz lazım.

Meselâ önceki dönemde hükümet işkencelerin varlığını kabul etmiyordu. Varlığını kabul etmedikten sonra onunla mücadele edilemez. Ölen insanlar ise hastalıktan, kalp yetmezliğinden ölmüş olurdu.

Şevket Mirziyaev ise bu işkence olayları meselesinde çok sert konuştu. Bu dönemde çok sayıda savcılar, içişleri memurları, işkenceye karışan başkaca çalışanlar işten çıkarıldı.

İşkence bir semptomdur. Yani görülen durum ateştir, vücuttan çıkan yaradır. Onun asıl sebebi ise bedende, yani sistemdedir. Ve sistem ise kendini zaman zaman bu şekilde ortaya çıkarıyor.

— Geçtiğimiz hafta haberini aldığımız üç ölüm vakasıyla ilgili gerçek soruşturmaların yapılıp, davaların açılacağına  inanıyor musunuz?

  Emniyet kuvvetlerinin eylemlerine bakıldığında buna inanmıyorum. Şimdi sosyal medya aracılığıyla açıklamalar yapıyoruz ve bu açıklamalar en üst kademedeki yöneticilere ulaşırsa ve de onlar güçlü bir talepte bulunursa bu mesele farklı şekilde ele alınacaktır. O zaman bile asıl mesele kişilerle ilgili değil, belki sistemdedir. Bunlar bizim bildiklerimiz. Ama bilmediğimiz daha kaç vaka var.

— Qoqan’daki olayın suçunu orada tutulan iki çocuğa yıkmak istediklerini duyuyoruz. Böyle olması mümkün mü?   

— Evet, bu dünya deneyiminde var olan bir durum. Filmlerde gördüğünüz gibi, birisi suçu üstlenip hapsi boyluyor. Birileri haksızlık kurbanı olacak. Duyduğuma göre, o gün Qoqan’daki rehabilitasyon merkezi müdürünün eniştesi nöbetteymiş. Şimdi ise üst kuruluşlardan görevlilerin orada olduğu, herkesin işten çıkarıldığı söyleniyor.

Ümid ediyoruz ki, bu meselenin aslı ortaya çıkarılır. Bununla ilgili birkaç film yapıldı. İnsanı utandıracak bazı sahneler var. İki gün boyunca cenazeleri sahiplerine bile vermediler. Bu olaylara kamuoyu nasıl kayıtsız kalabilir? Düşünüyorum ki, bu meselelerin sonuna gelinecek. Eğer gelinmezse, utanç verici bir durumda kalırız.

Neden Özbekistan’da işkence olayları durmuyor: Neden bizimkiler şüpheliyi öldürmeden soruşturma yapamıyor, sistemde işe giren kişi şahıs sıfatında insanlığını tamamen kaybediyor mu, sorgucular yeteneksiz mi, baştakiler sisteme hakim olamayıp, dizginleri elinden çıkarıp öylece oturuyor mu?

Sebebi ne? 

Rasul Kuşerbaev:

                                                                                     Rasul Кuşerbaev (milletvekili)

İŞKENCEYE KARŞI MÜCADELE GERÇEKTEN İSTENİYOR MU?

Bir şeyin kabul edilmesi gerekir? Bizdeki güvenlik birimleri sahasının modeli nereden alındı? Bu, Sovyetler Birliği’nden miras kalmıştır ve biz hâlâ bu kalıbın dışına çıkamadık. Sovyetler Birliği döneminde devlet kavramı esastı. Sistem buna göre tasarlanmıştı. Acımasız baskılar kullanılması, aydınların kaybı, quloq kılınışı (Sovyetler Birliği’nde zengin köylüleri ifade etmek için kullanılan, Gulak toplama kamplarıyla özdeşleşen deyim-çvr). Mevcut sistem, işte bu devirden şekillenip geliyor. Biz müstakillik döneminde de aynı şablonu alıp kendi sistemimize uyguladık. Neredeyse hiçbir değişiklik olmadı. Araştırmalar yapılıyor, lakin araştırma sonucunda sistemin itibarının zedelenmesini ve değiştirilmesini, sistemin içinde bulunanlar istemiyor. Bu sebeple mevcut süreçler devam etmektedir. Biz açıklamalarımızda işkenceye karşı mücadele ettiğimizi sık sık tekrarlıyoruz. Peki işkenceyle kim mücadele ediyor, hangi kurum bundan sorumlu olarak belirlendi? Onu kim denetliyor? Bu organizasyonlar konusuna geri döneceğiz. İşkencelere karşı mücadele ile birlikte, bunu denetleyecek özel yetkili bir organ olmazsa netice almak zordur.

Güvenlik sisteminin işkenceye karşı mücadeleyi gerçekten isteyip istemediği sorusundan başlamak gerekiyor. Son zamanlarda meydana gelen olaylara bakınca, istemediği düşüncesi çıkıyor. Yanılmıyorsam 2019 veya 2020 yılındaki Ombudsman raporlarında bir şey dikkatimi çekmişti. Orada söylendiğine göre, 11 ay boyunca 139 mahpustan işkence olayları nedeniyle şikayet geldi ancak hiçbiri de doğrulanmadı. Burada 139 vatandaşa hakaret suçlaması yapılıyor. Sonra ben merak ettim, hakaretten dolayı herhangi bir kişi yargılandı mı diye sordum. Onlar bu konuyla ilgilenmediklerini söylediler. Daha sonra ben merak ederek bu sualin peşine düştüm.

İşkence yapıldığını belgeleyen ilk faktör, işkence kullanıldığını doğrulayan tıbbi muayene  sonucudur. Ancak muayeneyi gerçekleştirecek kuruluş aynı teşkilata bağlı. Neden Sağlık Bakanlığı veya bir başkasına bağlı değil? Buradan, tüm soruların cevabı kendi kendine çıkmaktadır. Hangi idare özünün suçunu açığa çıkaracak bir uygulamayı kabul eder?

Söyleşinin tamamını, youtube üzerinden izleyebilirsiniz.

Devami

“Adalet Bakanlığı neden belirsiz ifadeler kullanmaya başladı” veya Yolsuzluğa Karşı Mücadelede başörtüsünün rolü hakkında

Özbekistan’da güzel bir uygulama var. Bir kanun tasarısı hazırlandığında önce “ahali muhakemesine” yani kamuoyunun tartışmasına açılıyor. İsteyen her vatandaş lâyihanın tümü veya herhangi bir maddesi hakkında görüşlerini bildirebiliyor. Yolsuzlukla Mücadele kapsamında hazırlanan “Devlet Memurları İçin Âdab-Ahlâk Kodeksi” başlığı altında hazırlanan kanun tasarısı da “ahali muhakemesine” açıldı. Tasarının 32. maddesinde yer alan “memurların dış görünüşünde siyasi, ideolojik veya dinî yaklaşımlarını yansıtan giysilerle veya sembollerle iş yerinde bulunması yasaktır” ibaresi tepkilere yol açtı. Maddenin, büyük çoğunluğu İslâm dinine inanan Özbekistan halkının yaşayışında kısıtlama öngördüğü, bunun da Anayasa’daki “vicdan erkinliği” esaslarına aykırı olduğu belirtiliyor. Özbekistan’ın önemli sosyal medya vasıtalarından azon.uz sitesi bu durumu eleştiren bir yazı yayımladı. Aşağıda  Nurbek Gafurov imzalı yazının Türkiye Türkçesi’ne çevirisi ile Özbekçe metnini sunuyoruz.

TÜRKİSTANDER HABER MERKEZİ

  13.12.2021

Dün Adalet Bakanlığı tarafından, “Devlet Memurları İçin Adab-Ahlak Kuralları” taslağı görüşüldü. Bununla, Özbekistan Cumhurbaşkanı’nın 6 Temmuz 2021 tarih PF-6257 sayılı emri ile onaylanan  “Yolsuzlukla Mücadele Hakkında 2021-2022 Yıllarında Öngörülen Devlet Programının 2. paragrafında belirtilen görevler” dikkate alarak, Özbekistan Cumhuriyeti’nde devlet memurlarının adab-ahlakının yegane kaidelerini belirlemek, devlet işleyişinde suistimallerin önünü almak ve yolsuzluğa karşı mücadelenin etkinliğini artırmak esasi maksad olarak belirlendi.

Biz bu “Devlet Memurları adab-ahlak Kodeksi”nin tüm maddelerini inceledik. Hakikaten yolsuzlukla mücadele için iyi bir proje oluşturulmuş. Ancak yasa taslağının 32. maddesinde belirtilen talepler bizi şaşırttı: “Devlet teşkilatlarındaki tüm çalışanların, işyerinde siyasi ve ideolojik görüşlerini veya din ile münasebetlerini yansıtan elbiseler giymeleri veya simgeleri takmaları yasaktır.”

Bu maddenin nasıl yorumlanması gerektiğine açıklık getirmek için Adalet Bakanlığı ile temasa geçtik. Bakanlık basın sözcüsü Sevara Urinbayeva bize şöyle cevap verdi: “Vicdan Özgürlüğü ve Dini Teşkilatlar Hakkındaki Kanun’a göre, Özbekistan Cumhuriyeti’nde din devletten ayrıdır. Ayrıca devlet,  farklı dinlere inanan ve inanmayan vatandaşlar, farklı dinlere mensup dini teşkilatlar arasında karşılıklı saygı ve anlayış oluşmasını teşvik eder. Dini fanatizme ve aşırılığa, ilişkilerin zıtlaşması ve ağırlaştırılmasına, farklı mezhepler arasında düşmanlığı artırmaya yönelik eylemlere izin vermez.

Anayasa’nın 12. maddesine göre hiçbir ideoloji devlet ideolojisi olarak kurulamaz.

Bir de iç düzenleme kuralları var. Ona göre bazı yerlerde zorunlu kıyafetler istenir.”

“Vicdan Özgürlüğü ve Dini Teşkilatlar Hakkında”ki kanunda, “dini kıyafet” kavramını kaldırılmıştı, lakin “Devlet Memurlarının Adab-Ahlak Kuralları”nın 32. maddesinde “dini tutumları yansıtan giysiler giyme” ibaresi yer almıştır. Bu nasıl açıklanabilir? Kamu kurumlarında çalışan kadınlarımızın başörtüsü bu kanunla yasaklanacak mı? Bu soruların yanıtlarını Sevara Urinbayeva‘dan da aldık. “Devlet kurumlarında böyle olacak. Bu memurlar için bir gerekliliktir” dedi Sevara Urinbaeva. Buradan anlaşılıyor ki, eğer hiçbir değişiklik olmadan bu “Devlet Memurlarının Adab-Ahlak Kodeksi”  onaylanırsa başörtülü  kadınlarımızın kamuda çalışması zorlaşacaktır.

Tartıştığımız “dinle irtibatını yansıtan elbiseler giymek” cümlesiyle ilgili olarak Ezan grubu çalışanı Gayratkhoja Gafforkhodjaoğlu, Facebook sayfasında şunları belirtti:

Devlet memurlarının Adab-Ahlak Kaideleri” konusunda iki mühim nokta: 1.Bu kaideler Yolsuzluğa Karşı Mücadele kapsamında düzenlenmiştir, 2. Bilinen bazı yabancı ülkelerin tecrübesinden yararlanılmıştır.

 1.Çalışanların kıyafetlerinin yolsuzlukla hiçbir ilgisi yoktur. Şimdiye kadar kimsenin tarif edemediği “dini kıyafet” yerine yeni bir “dinle irtibatını yansıtan kıyafet” konsepti getirerek ne elde edilmek isteniyor? Parlamenter Meclisi hakkında “Halk onların kanunlarla yönetmelerini istiyor” başlıklı bir yazı yayınlayan Adalet Bakanlığı neden yeni muğlak terimler kullanmaya başladı?

2.İncelenen harici devletlerin yasal düzenlemelerine baktık, yani ABD, Rusya, Kazakistan, Moldova, hatta Bulgaristan belgelerinin HİÇ BİRİSİNDE “dinle münasebetini aks ettiren elbise”ye yakın bir ifade bulamadık! Giyiniş kuralları konusu ya hiç gündeme gelmemiş veya başka şeyler konuşuluyor.

Neden yolsuzluk mağlup edilemiyor denilirse, mes’ul teşkilatların bu “mücadele”ye başka konuları ilave ettiklerini ve sonucunda esas meselenin kalıp gittiğini söylemek mümkün, maalesef!

İşbu layihanın hürmetli mes’ulleri, mesele memurların kıyafetlerinde değil. Bunu anlamanızı istiyoruz. Vicdan (inanç) hürriyetine içten saygı duyalım. Hiç olmasa özünüz tarafından defalarca yükseltilen cinsiyet eşitliğine riayet edin. Devlet kurumlarında mes’ul görevlerdeki kadınların sayısının artırmayı “başörtü”lüleri serbest bırakarak sağlamak ister misiniz? Bir teşebbüste bulunsanız niye ek bir sorun yaratasınız ki? Yolsuzlukla böyle mi mücadele edilecek? Tanış biliş kayırmacılığına, bölgeciliğe, aşiretçiliğe karşı böyle mi yol  tutulacak? Kamu kaynaklarının yağmalanmasının durdurmak “kadınlar giyimi” ile mi sağlanacak?”

Bu meseleye açıklık getirmek maksadıyla sosyal ağlarda faaliyet gösteren, her bir kanun ve kararname ile ilgili fikir ve mülahazalarını bildiren yurttaşlarımızın görüşlerini merak ettik. Onlardan biri Facebook kullanıcısı Mahfuza Nazarova sözkonusu yasa tasarısı hakkında bir dizi tenkidî, lâkin esaslı fikirlerini bildirdi.

“Sual: Devlet memurlarının iş kıyafeti var mı ve bu forma hangi format ve de temayüllere dayanarak seçilerek uygulamaya konuşmuştur?

Dini kıyafet denildiğinde ne anlamalıyız?

Eğer eşarp kastediliyorsa, eşarp dini bir giysi değil, sadece bir baş örtüsüdür. Sarık, rahibelerin giysisi, piskoposların kıyafeti, boyna astıkları haç, dini kıyafet olarak adlandırılabilir.

Kıyafet konusundaki  kısıtlamalar Anayasa’da belirlenen normlara ve Vicdan Özgürlüğü Kanunu’nun maddelerine aykırı değil mi?

Sonra ne için sadece dini kıyafet, başka her türlü kıyafetler mümkün mü?! Mesela, mini etek, şort, kot pantolon, yırtık pantolon, dar, çok açık gömlekler…

Mümkün değilse, neden onlar hakkında hiçbir şey söylenmiyor?

Ayrıca neden alkollü içkiler ve sarhoş edici madde kullanımı, seyahat, evlilik dışı gizli münasebetlerde bulunmak, küfürlü konuşmak, el kaldırmak,  şiddete uygulamanın mümkün olmadığına ilişkin hükümler yok?!

Kamuoyunda tartışmaya açılsa, gerçekten, geri dönüp yeniden gözden geçirilmeli.

Evet, bu arada çalışanların zorunlulukları yazılırken haklarını da hatırda tutmak gerek. Dünyadaki uygulamalara bakıldığında bir devlet memuru sıradan bir vatandaştır, sadece mesai saatlerinde görevlidir ”diye yazdı Mahfuza Nazarova.

Kanun taslağı ahalinin muhakemesine açıldığından bu yana, yurttaşlarımız tarafından taslak kanun üzerine yapılan teklifleri de inceledik. Ne yazık ki, halkımız çıkarılacak kanunlardan memnun değil lâkin, kanunlar onaylanmadan önce ahali muhakemesine açıldığında, çoğunluk buna kayıtsız kalmaktadır. Sadece “Devlet Memurlarının Adab-Ahlak Kuralları” layihasına baktığımızda, kanun taslağının tartışmaya açılmasının üzerinden beş gün geçmiş olsa da varı yoğu  sadece beş tane teklif sunulmuş. Bu tekliflerden dördü Kanun’un 32. maddesinde değişiklik yapılması hakkındadır.

Taslak yasa için öneriler şunlar:

Gayratkhoja Saydaliev (girişimci):

“32. madde. Devlet memurlarının dış görünüşü konusundaki talepler” bölümündeki “… devlet teşkilatlarında tüm çalışanlara iş yerinde siyasi ve ideolojik görüşlerini ya da dine karşı tutumlarını yansıtan giysilerde olmaları veya simgelerini takarak bulunmaları  yasaktır” maddesine açıklık ve kesinlik getirilmelidir. Bu madde ile devlet işlerinde görev yapan kadınlarımızın  başörtüsü takmaları yasaklanabilir mi?”

Hatice Ramazan kızı Erdonova (devlet memuru):

“32. madde. Devlet memurunun dış görünüşüne aid talepler”  Bilgili ve selahiyetli (yetkin), gerçekten profesyonel kadroların sayısını artırmaya ihtiyaç duyulduğu bir zamanda, böyle bir norm bazı kadınlar için bir ayrımcı bir engel olur. Başörtüsü meselesi acı bir nokta olmaya devam ediyor. İmkan vererek iş yeterliliğine bakmak daha faydalıdır”.

Qalandar Beknazarov (girişimci):

“Anayasada din ve  inanç özgürlüğü belirlenmiştir. Ülkemizin vatandaşlarının çoğunluğu İslam dinine inanıyor. İslam dinine inanan bir kişi, Şeriat’ın (dinin) gerekliliklerini karşılayan bir elbise giymesi şarttır. Kabul edilecek olan bu belgenin 32. maddesinin 2. bendindeki kılık kıyafet zorunluluğu Anayasamızın özüne aykırı değil mi?”

Bobir Muratov (girişimci):

“Çıkar çatışmaları, yolsuzlukla ilgili iyi tavsiyeler verilmiş. Herkes için aynı şekilde işlerse olur.

Sadece halkımızın çoğunluğunun Müslüman olduğunu bile bile, dini özelliklerin eklenmesi biraz garip. Buna daha fazla izah verilmesi gerekir.

Demokraside halkın çoğunluğunun çıkarları dikkate alınmıyor mu?”

Yukarıdaki fikirlerden çıkan sonuca göre, halkın muhakemesine açılan kanun taslağının 32. Maddesinin yeniden ele alınması, maksada muvafık olacaktır.

Bu Kanun taslağını ahali muhakemesine sunan  Adalet Bakanlığı şimdi de “kadın haklarını güçlendirmeye yönelik bir takım ciddi öneriler” sunuyor. Doğrusu, bu bakanlığın yaptığı işler anlaşılmaz.

Nurbek G’ofurov

https://azon.uz/content/views/adliya-vazirligi-nega-mujmal-iboralarni

 

“Adliya vazirligi nega mujmal iboralarni qo‘llashni boshlayapti?” yoxud korruptsiyaga qarshi kurashda ro‘molning o‘rni haqida

 6358 

Kuni kecha Adliya vazirligi tomonidan «davlat xizmatchilarining odob-axloq kodeksi» loyihasi muhokamaga qo‘yilgan. Unda O‘zbekiston Respublikasi Prezidentining 2021 yil 6 iyuldagi PF–6257-son Farmoni bilan tasdiqlangan Korruptsiyaga qarshi kurashish bo‘yicha 2021-2022 yillarga mo‘ljallangan davlat dasturining 2-bandida belgilangan vazifalarni inobatga olib hamda O‘zbekiston Respublikasida davlat xizmatchilarining odob-axloqining yagona qoidalarini belgilash, davlat xizmatida suiiste’molchiliklarning oldini olish va korruptsiyaga qarshi kurashish samaradorligini oshirish asosiy maqsad sifatida belgilangan. Biz ushbu “davlat xizmatchilarining odob-axloq kodeksi”ning barcha moddalari bilan tanishib chiqdik. Haqiqatdan ham korruptsiyaga qarshi kurashish uchun yaxshi loyiha shakllantirilgan. Lekin bizni kodeks loyihasining 32-moddasida keltirilgan talablar hayron qoldirmoqda. Unda «Davlat tashkilotlarida barcha xodimlarga ish joyida bir xilda ularning siyosiy va mafkuraviy qarashlarini yoki dinga munosabatini aks ettiruvchi liboslarda bo‘lish yoki belgilarni taqib yurish taqiqlanadi» deyiladi. Biz bu moddani qay yo‘sinda talqin qilish kerakligiga aniqlik kiritish maqsadida Adliya vazirligi bilan bog‘landik. Bizga vazirlik matbuot kotibi Sevara Urinbaeva shunday javob berdi: «Vijdon erkinligi va diniy tashkilotlar to‘g‘risida»gi Qonunda O‘zbekiston Respublikasida din davlatdan ajratilgan. Shuningdek, Davlat turli dinlarga e’tiqod qiladigan va ularga e’tiqod qilmaydigan fuqarolar, turli dinlarga mansub diniy tashkilotlar o‘rtasida o‘zaro murosa va hurmat o‘rnatilishiga ko‘maklashadi, diniy aqidaparastlik hamda ekstremizmga, munosabatlarni qarama-qarshi qo‘yish va keskinlashtirishga, turli konfessiyalar o‘rtasida adovatni avj oldirishga qaratilgan xatti-harakatlarga yo‘l qo‘ymaydi.

Konstitutsiyaning 12-moddasiga asosan hech qaysi mafkura davlat mafkurasi sifatida o‘rnatilishi mumkin emas.

Shuningdek ichki tartib qoidalar bor. Unga asosan ayrim joylarda dress kod talab etiladi”. 

«Vijdon erkinligi va diniy tashkilotlar to‘g‘risida»gi Qonunda «diniy libos» tushunchasi olib tashlangan edi, lekin «davlat xizmatchilarining odob-axloq kodeksi»ning 32-moddasida «dinga munosabatini aks ettiruvchi liboslarda bo‘lish» jumlasi kiritilgan. Buni qanday izohlash mumkin? Davlat tashkilotlarida ishlaydigan ayollarimizning ro‘mol o‘rashi ham ushbu kodeks bilan endi taqiqlab qo‘yiladimi? Bu savollarga ham Sevara Urinbaevadan javob oldik. «Davlat tashkilotlarida faqat shunaqa bo‘ladi. Bu davlat xizmatchilariga qo‘yilgan talab» dedi Sevara Urinbaeva. Bundan shuni anglash mumkinki agar hech bir o‘zgartirishlarsiz ushbu «davlat xizmatchilarining odob-axloq kodeksi» tasdiqlansa yana davlat ishida ishlaydigan ro‘mol o‘raydigan ayollarimizga qiyin bo‘ladi. Aynan biz muhokama qilayotgan «dinga munosabatini aks ettiruvchi liboslarda bo‘lish» jumlasi to‘g‘risida Azon guruhi xodimi G‘ayratxo‘ja G‘afforxo‘ja o‘g‘li feysbukdagi o‘z sahifasida shunday izoh qoldirgan: «Davlat xizmatchilarining yagona odob-axloq qoidalari» bo‘yicha 2 muhim nuqta: 1. Ushbu qoidalar korruptsiyaga qarshi kurash doirasida ishlab chiqilgan. 2. Ma’lum bir xorijiy davlatlar tajribasidan foydalanilgan.

1. Xodimlarning kiyinishini korruptsiyaga umuman aloqasi yo‘q. Agar kamtarroq kiyinish kerak deyilsa, tushunamiz, ozgina odobdan dars o‘tilibdi, deb, lekin o‘zi zo‘rg‘a qutulganimiz, shu vaqtgacha hech kim tariflab berolmagan «diniy libos» o‘rniga yangi «dinga munosabatni aks ettiruvchi libos» tushunchasini kiritib, nimaga erishilmoqchi? Parlament majlisi haqida «insonlar ularni qonunlar asosida boshqarishlarini istaydilar» nomli maqola chiqargan Adliya vazirligi nega yana yangi mujmal iboralarni qo‘llashni boshlayapti?

2. O‘rganilgan xorijiy davlatlar kodekslarini ko‘rib chiqdik, aynan AQSh, Rossiya, Qozog‘iston, Moldova va, hatto, Bolgariya hujjatlari, lekin HECh BIRIda «dinga munosabatni aks ettiruvchi libos»ga yaqin jumla ham topolmadik! Kiyinish madaniyati haqida ularda yo umuman gapirilmagan, yo boshqa narsa aytilgan.

Nega korruptsiyani yengib bo‘lmaydi desa, mas’ul tashkilotlar bu «kurash»ga boshqa narsalarni ham qo‘shib yuborishlarini va shuning oqibatida asosiy masala qolib ketishini aytish mumkin, afsus!

Hurmatli ushbu loyiha mas’ullari, muammo xodimlarning kiyimida emas. Buni tushunishingizni so‘raymiz. Vijdon (e’tiqod) erkinligini chin dildan hurmat qilaylik! Hech bo‘lmasa o‘zingiz tomoningizdan ko‘p bora ko‘tariladigan gender tengligining rioyasini qiling. Davlat organlarida mas’ul lavozimlarda ayollar sonini ko‘paytirishga «ro‘molli»larning bo‘shatish orqali erishmoqchimisizlar? Nega bir tashabbus bilan chiqsangiz qo‘shimcha muammo yaratasiz? Korruptsiyaga qarshi shunday kurashiladimi? Tanish-bilishchilik, mahalliy urug‘-aymoqchilikka qarshi shunday yo‘l tutiladimi? Davlat mablag‘larini talon-taroj qilinishi to‘xtatish «ayollar kiyimi» bilan hal qilinadimi?”.

Biz bu masalaga oydinlik kiritish maqsadida ijtimoiy tarmoqlarda faol bo‘lgan, har bir chiqayotgan qonun va farmonlarga o‘z fikr va mulohazalarini bildirib boradigan yurtdoshlarimiz fikri bilan qiziqdik. Shulardan biri feysbuk foydalanuvchisi  Mahfuza Nazarova ushbu kodeks loyihasi haqida bir qator tanqidiy, lekin asosliy fikrlarni bildirgan. “Savol: davlat xizmatchisining ish formasi bormi va bu forma qaysi format hamda tamoyillar asosida tanlangan va joriy etilgan?

Diniy libos deganda nimani tushunishimiz kerak?

Agar ro‘mol nazarda tutilgan bo‘lsa, ro‘mol – diniy libos emas, u shunchaki bosh kiyim. Salla, rohibalarning libosi, yepiskoplarning libosini, osib yuradigan xochini diniy libos desa bo‘ladi.

Liboslar bo‘yicha cheklovlar Konstitutsiyada belgilangan normalar hamda “Vijdon erkinligi to‘g‘risida”gi Qonunning moddalariga zid emasmi?

Keyin nima uchun aynan diniy libos, boshqa har qanday liboslar mumkinmi shunda?! Masalan, miniyubka, shorti, jinsi shim, yirtiq shimlar, tor, o‘ta ochiq ko‘ylaklar…

Mumkin bo‘lmasa, nega ular haqida hech narsa deyilmagan?..

Bundan tashqari, spirtli ichimliklar va mast qiluvchi moddalar qabul qilishi, sayoq yurishi, turmushi bo‘la turib, yashirincha ishqiy munosabatlarda bo‘lishi, so‘kinib gapirishi, qo‘l ko‘tarish, zo‘ravonlik qilish mumkinmasligi bo‘yicha bandlar nega yo‘q?!

Jamoatchilik muhokamasiga qo‘yilgan bo‘lsa, chindan ham, qayta ko‘rib chiqishsin.

Ha, aytgancha, xizmatchilarning majburiyatlari yozilganida huquqlariniyam eslab o‘tish kerak. Davlat xizmatchisiyam mundoq olib qaraganda – oddiy fuqaro, faqat ish payti xizmatchi” deb yozadi Mahfuza Nazarova.

Ushbu kodeks loyihasi aholi muhokamasiga qo‘yilgandan buyon yurtdoshlarimiz tomonidan kodeks loyihasiga berayotgan takliflarini ham o‘rgandik. Achinarlisi shundaki, xalqimiz chiqarilayotgan qonunlardan norozi bo‘lishadi, lekin qonunlar tasdiqlanishidan oldin aholi muhokamasiga qo‘yilganda bunga ko‘pchilik befarq qaramoqda. Birgina «davlat xizmatchilarining odob-axloq kodeksi» loyihasini oladigan bo‘lsak kodeks loyihasi muhokamaga qo‘yilganiga besh kun bo‘lsada bor yo‘g‘i beshta taklif berilgan. Bu takliflarning  to‘rttasi kodeksning 32-moddasiga o‘zgartirish kiritish to‘g‘risida.

Kodeks loyihasiga berilgan takliflarni keltirib o‘tsak: 

G‘ayratxo‘ja Saydaliev (tadbirkor):

«32-modda. Davlat xizmatchisining tashqi ko‘rinishiga oid talablar» bo‘limidagi «…Davlat tashkilotlarida barcha xodimlarga ish joyida bir xilda ularning siyosiy va mafkuraviy qarashlarini yoki dinga munosabatini aks ettiruvchi liboslarda bo‘lish yoki belgilarni taqib yurish taqiqlanadi» bandini aniqroq ochib bersangiz. Ushbu band bilan davlat ishlarida xizmat qiluvchi ayol-qizlarimizga ro‘mol o‘rash taqiqlanishi mumkinmi?».

Xadicha Ramazon qizi Erdonova (davlat xizmatchisi):

«32-modda. Davlat xizmatchisining tashqi ko‘rinishiga oid talablar» bilim va salohiyatli, chinakam kasbiga sadoqatli kadrlarni ko‘paytirish kerak bo‘lgan bir vaqtda bunday norma birmuncha ayollar uchun to‘siq bo‘liq qoladi. Ro‘mol masalasi og‘riqli nuqtaligicha qolmoqda… Imkoniyat berib ish salohiyatini nazorat qilgan foydaliroq”.

Qalandar Beknazarov (tadbirkor):

«Konstitutsiyada din, e’tiqod erkinligi belgilangan. Davlatimizning aksariyat fuqarolari islom diniga e’tiqod qiladi. Islom diniga e’tiqod qiluvchi shariat (din) talabiga tushadigan libosni kiyishi shart. Ushbu qabul qilinayotgan hujjat 32 moddasi 2-bandida libosga nisbatan quyilayotgan talab Konstitutsiyamizning mohiyatiga zid emasmi».

Bobir Muratov (tadbirkor):

«Manfaatlar to‘qnashuvi, korruptsiya bo‘yicha yaxshi tavsiyalar berilgan. Hamma uchun bir xil ishlasa bo‘ldi. 

Faqat xalqimizni asosiy qismi musulmon ekanligini bila turib, diniy atributlarni qo‘shib ketilgani sal g‘alati. Bunga ko‘proq izoh berilishi kerak.

Demokratiyada xalqning ko‘pchilik qismining qiziqishlari hisobga olinmaydimi?».

Yuqoridagi fikrlardan kelib chiqqan holda muhokamaga qo‘yilgan kodeks loyihasining 32-moddasi qaytadan ko‘rib chiqilsa maqsadga muvofiq bo‘lardi.

Bu kodeks loyihasini aholi muhokamasiga qo‘ygan Adliya vazirligi endi «ayollar huquqlarini kuchaytirish bo‘yicha qator jiddiy takliflar»ni ilgari surmoqda. To‘g‘risi bu vazirlikning qilayotgan ishlari tushunarsiz.

Nurbek G‘ofurov

«Адлия вазирлиги нега мужмал ибораларни қўллашни бошлаяпти?» ёхуд коррупцияга қарши курашда рўмолнинг ўрни ҳақида

 

Куни кеча Адлия вазирлиги томонидан «давлат хизматчиларининг одоб-ахлоқ кодекси» лойиҳаси муҳокамага қўйилган. Унда Ўзбекистон Республикаси Президентининг 2021 йил 6 июлдаги ПФ–6257-сон Фармони билан тасдиқланган Коррупцияга қарши курашиш бўйича 2021-2022 йилларга мўлжалланган давлат дастурининг 2-бандида белгиланган вазифаларни инобатга олиб ҳамда Ўзбекистон Республикасида давлат хизматчиларининг одоб-ахлоқининг ягона қоидаларини белгилаш, давлат хизматида суиистеъмолчиликларнинг олдини олиш ва коррупцияга қарши курашиш самарадорлигини ошириш асосий мақсад сифатида белгиланган. Биз ушбу “давлат хизматчиларининг одоб-ахлоқ кодекси”нинг барча моддалари билан танишиб чиқдик. Ҳақиқатдан ҳам коррупцияга қарши курашиш учун яхши лойиҳа шакллантирилган. Лекин бизни кодекс лойиҳасининг 32-моддасида келтирилган талаблар ҳайрон қолдирмоқда. Унда «Давлат ташкилотларида барча ходимларга иш жойида бир хилда уларнинг сиёсий ва мафкуравий қарашларини ёки динга муносабатини акс эттирувчи либосларда бўлиш ёки белгиларни тақиб юриш тақиқланади» дейилади. Биз бу моддани қай йўсинда талқин қилиш кераклигига аниқлик киритиш мақсадида Адлия вазирлиги билан боғландик. Бизга вазирлик матбуот котиби Севара Уринбаева шундай жавоб берди: «Виждон эркинлиги ва диний ташкилотлар тўғрисида»ги Қонунда Ўзбекистон Республикасида дин давлатдан ажратилган. Шунингдек, Давлат турли динларга эътиқод қиладиган ва уларга эътиқод қилмайдиган фуқаролар, турли динларга мансуб диний ташкилотлар ўртасида ўзаро муроса ва ҳурмат ўрнатилишига кўмаклашади, диний ақидапарастлик ҳамда экстремизмга, муносабатларни қарама-қарши қўйиш ва кескинлаштиришга, турли конфессиялар ўртасида адоватни авж олдиришга қаратилган хатти-ҳаракатларга йўл қўймайди.

Конституциянинг 12-моддасига асосан ҳеч қайси мафкура давлат мафкураси сифатида ўрнатилиши мумкин эмас.

Шунингдек ички тартиб қоидалар бор. Унга асосан айрим жойларда дресс код талаб этилади”. 

«Виждон эркинлиги ва диний ташкилотлар тўғрисида»ги Қонунда «диний либос» тушунчаси олиб ташланган эди, лекин «давлат хизматчиларининг одоб-ахлоқ кодекси»нинг 32-моддасида «динга муносабатини акс эттирувчи либосларда бўлиш» жумласи киритилган. Буни қандай изоҳлаш мумкин? Давлат ташкилотларида ишлайдиган аёлларимизнинг рўмол ўраши ҳам ушбу кодекс билан энди тақиқлаб қўйиладими? Бу саволларга ҳам Севара Уринбаевадан жавоб олдик. «Давлат ташкилотларида фақат шунақа бўлади. Бу давлат хизматчиларига қўйилган талаб» деди Севара Уринбаева. Бундан шуни англаш мумкинки агар ҳеч бир ўзгартиришларсиз ушбу «давлат хизматчиларининг одоб-ахлоқ кодекси» тасдиқланса яна давлат ишида ишлайдиган рўмол ўрайдиган аёлларимизга қийин бўлади. Айнан биз муҳокама қилаётган «динга муносабатини акс эттирувчи либосларда бўлиш» жумласи тўғрисида Azon гуруҳи ходими Ғайратхўжа Ғаффорхўжа ўғли фейсбукдаги ўз саҳифасида шундай изоҳ қолдирган: «Давлат хизматчиларининг ягона одоб-ахлоқ қоидалари» бўйича 2 муҳим нуқта: 1. Ушбу қоидалар коррупцияга қарши кураш доирасида ишлаб чиқилган. 2. Маълум бир хорижий давлатлар тажрибасидан фойдаланилган.

1. Ходимларнинг кийинишини коррупцияга умуман алоқаси йўқ. Агар камтарроқ кийиниш керак дейилса, тушунамиз, озгина одобдан дарс ўтилибди, деб, лекин ўзи зўрға қутулганимиз, шу вақтгача ҳеч ким тарифлаб беролмаган «диний либос» ўрнига янги «динга муносабатни акс эттирувчи либос» тушунчасини киритиб, нимага эришилмоқчи? Парламент мажлиси ҳақида «инсонлар уларни қонунлар асосида бошқаришларини истайдилар» номли мақола чиқарган Адлия вазирлиги нега яна янги мужмал ибораларни қўллашни бошлаяпти?

2. Ўрганилган хорижий давлатлар кодексларини кўриб чиқдик, айнан АҚШ, Россия, Қозоғистон, Молдова ва, ҳатто, Болгария ҳужжатлари, лекин ҲЕЧ БИРИда «динга муносабатни акс эттирувчи либос»га яқин жумла ҳам тополмадик! Кийиниш маданияти ҳақида уларда ё умуман гапирилмаган, ё бошқа нарса айтилган.

Нега коррупцияни енгиб бўлмайди деса, масъул ташкилотлар бу «кураш»га бошқа нарсаларни ҳам қўшиб юборишларини ва шунинг оқибатида асосий масала қолиб кетишини айтиш мумкин, афсус!

Ҳурматли ушбу лойиҳа масъуллари, муаммо ходимларнинг кийимида эмас. Буни тушунишингизни сўраймиз. Виждон (эътиқод) эркинлигини чин дилдан ҳурмат қилайлик! Ҳеч бўлмаса ўзингиз томонингиздан кўп бора кўтариладиган гендер тенглигининг риоясини қилинг. Давлат органларида масъул лавозимларда аёллар сонини кўпайтиришга «рўмолли»ларнинг бўшатиш орқали эришмоқчимисизлар? Нега бир ташаббус билан чиқсангиз қўшимча муаммо яратасиз? Коррупцияга қарши шундай курашиладими? Таниш-билишчилик, маҳаллий уруғ-аймоқчиликка қарши шундай йўл тутиладими? Давлат маблағларини талон-тарож қилиниши тўхтатиш «аёллар кийими» билан ҳал қилинадими?”.

Биз бу масалага ойдинлик киритиш мақсадида ижтимоий тармоқларда фаол бўлган, ҳар бир чиқаётган қонун ва фармонларга ўз фикр ва мулоҳазаларини билдириб борадиган юртдошларимиз фикри билан қизиқдик. Шулардан бири фейсбук фойдаланувчиси  Маҳфуза Назарова ушбу кодекс лойиҳаси ҳақида бир қатор танқидий, лекин асослий фикрларни билдирган. “Савол: давлат хизматчисининг иш формаси борми ва бу форма қайси формат ҳамда тамойиллар асосида танланган ва жорий этилган?

Диний либос деганда нимани тушунишимиз керак?

Агар рўмол назарда тутилган бўлса, рўмол – диний либос эмас, у шунчаки бош кийим. Салла, роҳибаларнинг либоси, епископларнинг либосини, осиб юрадиган хочини диний либос деса бўлади.

Либослар бўйича чекловлар Конституцияда белгиланган нормалар ҳамда “Виждон эркинлиги тўғрисида”ги Қонуннинг моддаларига зид эмасми?

Кейин нима учун айнан диний либос, бошқа ҳар қандай либослар мумкинми шунда?! Масалан, миниюбка, шорти, жинси шим, йиртиқ шимлар, тор, ўта очиқ кўйлаклар…

Мумкин бўлмаса, нега улар ҳақида ҳеч нарса дейилмаган?..

Бундан ташқари, спиртли ичимликлар ва маст қилувчи моддалар қабул қилиши, саёқ юриши, турмуши бўла туриб, яширинча ишқий муносабатларда бўлиши, сўкиниб гапириши, қўл кўтариш, зўравонлик қилиш мумкинмаслиги бўйича бандлар нега йўқ?!

Жамоатчилик муҳокамасига қўйилган бўлса, чиндан ҳам, қайта кўриб чиқишсин.

Ҳа, айтганча, хизматчиларнинг мажбуриятлари ёзилганида ҳуқуқлариниям эслаб ўтиш керак. Давлат хизматчисиям мундоқ олиб қараганда – оддий фуқаро, фақат иш пайти хизматчи” деб ёзади Маҳфуза Назарова.

Ушбу кодекс лойиҳаси аҳоли муҳокамасига қўйилгандан буён юртдошларимиз томонидан кодекс лойиҳасига бераётган таклифларини ҳам ўргандик. Ачинарлиси шундаки, халқимиз чиқарилаётган қонунлардан норози бўлишади, лекин қонунлар тасдиқланишидан олдин аҳоли муҳокамасига қўйилганда бунга кўпчилик бефарқ қарамоқда. Биргина «давлат хизматчиларининг одоб-ахлоқ кодекси» лойиҳасини оладиган бўлсак кодекс лойиҳаси муҳокамага қўйилганига беш кун бўлсада бор йўғи бешта таклиф берилган. Бу таклифларнинг  тўрттаси кодекснинг 32-моддасига ўзгартириш киритиш тўғрисида.

Кодекс лойиҳасига берилган таклифларни келтириб ўтсак: 

Ғайратхўжа Сайдалиев (тадбиркор):

«32-модда. Давлат хизматчисининг ташқи кўринишига оид талаблар» бўлимидаги «…Давлат ташкилотларида барча ходимларга иш жойида бир хилда уларнинг сиёсий ва мафкуравий қарашларини ёки динга муносабатини акс эттирувчи либосларда бўлиш ёки белгиларни тақиб юриш тақиқланади» бандини аниқроқ очиб берсангиз. Ушбу банд билан давлат ишларида хизмат қилувчи аёл-қизларимизга рўмол ўраш тақиқланиши мумкинми?».

Хадича Рамазон қизи Эрдонова (давлат хизматчиси):

«32-модда. Давлат хизматчисининг ташқи кўринишига оид талаблар» билим ва салоҳиятли, чинакам касбига садоқатли кадрларни кўпайтириш керак бўлган бир вақтда бундай норма бирмунча аёллар учун тўсиқ бўлиқ қолади. Рўмол масаласи оғриқли нуқталигича қолмоқда… Имконият бериб иш салоҳиятини назорат қилган фойдалироқ”.

Қаландар Бекназаров (тадбиркор):

«Конституцияда дин, эътиқод эркинлиги белгиланган. Давлатимизнинг аксарият фуқаролари ислом динига эътиқод қилади. Ислом динига эътиқод қилувчи шариат (дин) талабига тушадиган либосни кийиши шарт. Ушбу қабул қилинаётган ҳужжат 32 моддаси 2-бандида либосга нисбатан қуйилаётган талаб Конституциямизнинг моҳиятига зид эмасми».

Бобир Муратов (тадбиркор):

«Манфаатлар тўқнашуви, коррупция бўйича яхши тавсиялар берилган. Ҳамма учун бир хил ишласа бўлди. 

Фақат халқимизни асосий қисми мусулмон эканлигини била туриб, диний атрибутларни қўшиб кетилгани сал ғалати. Бунга кўпроқ изоҳ берилиши керак.

Демократияда халқнинг кўпчилик қисмининг қизиқишлари ҳисобга олинмайдими?».

Юқоридаги фикрлардан келиб чиққан ҳолда муҳокамага қўйилган кодекс лойиҳасининг 32-моддаси қайтадан кўриб чиқилса мақсадга мувофиқ бўларди.

Бу кодекс лойиҳасини аҳоли муҳокамасига қўйган Адлия вазирлиги энди «аёллар ҳуқуқларини кучайтириш бўйича қатор жиддий таклифлар»ни илгари сурмоқда. Тўғриси бу вазирликнинг қилаётган ишлари тушунарсиз.

Нурбек Ғофуров

Devami

Cumhurbaşkanı Shavkat Mirziyoyev 19 Kasım’da Rusya’ya gitti

Devlet başkanı, Moskova’daki Vnukovo-2 havaalanında, Aide tarafından Rusya Federasyonu Başkanı Maxim Oreshkin ve diğer yetkililerle karşılandı.

Bundan sonra Cumhurbaşkanı Shavkat Mirziyoyev, Vladimir Putin ile görüşmek üzere Kremlin’e gitti. Görüşmede, Özbekistan ile Rusya arasındaki stratejik ortaklık ve müttefik ilişkilerinin güçlendirilmesi, çeşitli alanlarda işbirliğinin geliştirilmesi konuları ele alınacak.

http://president.uz

Devami

ÖZBEKİSTAN’DA İŞKENCEDE BİR AYDA 3. ÖLÜM

Geçtiğimiz Haziran ayının 18’inde, Taşkent’te bir mahkum daha ailesine ölü olarak teslim edildi. Böylece bir ay içinde işkencede ölenlerin sayısı üçe çıktı.

Bundan önceki ölüm olayında Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyayev, “İçişleri Bakanlığı’nın halktan özür dilemesini” talep etmişti.

20 Mayıs 2020 günü Namangan’da Husanhan hocanın cezaevi çıkışında öldürülmesinin ardından, Andican şehrinde gözaltında bulunan A. Abdukerimov İçişleri Bakanlığı görevlileri tarafından 11 Haziran günü ailesine ölü olarak teslim edilmişti. 18 Haziran’da da Taşkent’te ölen Ferruh Hıdırov‘la birlikte 30 gün içinde “işkencede ölenlerin sayısı” üçe yükseldi.

Xusanxon Domla 2008’den beri hapishanede tutuluyordu

Husanhan (Xusanxon) hoca 2008 yılından beri “dini gerekçelerle anayasal düzene karşı olmak” suçlamasıyla tutuklu bulunuyordu. 2020 yılı Mayıs ayında çıkarıldığı mahkemede tarafından “şimdiye kadar boşu boşuna hapiste kalmışsınız” denilerek serbest bırakılmıştı. Tahliye kararının ardından İİB (İçişleri Bakanlığı) yetkilileri tarafından yeniden gözaltına alınan Husanhan hoca, bir kaç gün sonra ölü olarak ailesine teslim edildi. Özbekistan cezaevlerinde İslam Kerimov döneminde suçsuz olarak tutuklanan daha kaç tane hocanın “boşu boşuna” yattığı bilinmiyor.

Mayıs ayında Andican’da gözaltına alınan A.Abdukerimov‘un, göz altına alınıp İİB binasına girmesinden sonra resmi kayıtlara göre “hayatı ve sağlığı için tehlikeli bir şekilde zor kullanıldığı, kanunsuz olarak gözaltında tutulduğu ve bunun sonucunda da sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine 1 Haziran’da hastaneye sevk edildiği” ve 11 Haziran günü de vefat ettiği anlaşıldı. Abdukerimov soruşturmasının değerli taş ticaretiyle ilgili bir şikayet üzerine yürütüldüğü bildirildi. İİB binasında yapılan işkence sonucunda ölüm olayının kesinleşmesi üzerine başlatılan soruşturmada, 3 memur “işkence sonucu ölüme sebep olmak” suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine konuldu.

Abdukerimov’un işkencede öldüğünün kesinleşmesinden kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyayev, “Adil yargılamayı sağlamak ve Yolsuzlukla mücadele sistemini geliştirmek” konulu bir video konuşmasında “Neden operasyon-arama-sorgulama’yı kontrol eden savcılar, İçişleri (Bakanlığı) yetkilileri, <<Bundan biz sorumluyuz>> diye çıkıp konuşmuyor, <<Bu görevlilerin bilgisini artırmadık, kanun dairesinde çalışmayı, insanlara muamele etmeyi öğretmedik>> diye neden halktan özür dilemiyorsunuz? Bu gibi nahoş olayların tekrar etmemesi için hangi teşkilat veya şube müdürü net bir plan veya program geliştirdi? Bin esefle söylemeliyim ki, sizlerin duyarsızlığı ve cehaleti, reformlarımızı itibarsızlaştırmakta” dedi. (kun.uz’dan aktaran BBC )

2020 yılı içinde ve son 30 gün içinde meydana gelen üçüncü “işkencede ölüm” olayı ise 18 Haziran günü Taşkent’te Hıdırov Ferruh Enveroviç‘in vefatı. Hastane kayıtlarına göre “Tutuklu hasta odasında otururken dengesini kaybederek yüzüstü düşüp, burun ve dudaklarının üzerinde sıyrıklar oluşması sonucu gerekli tedavisinin yapıldığı” iddia ediliyor.

Yakınlarına dayandırılan bilgiye göre, mahkumiyet süresi biten Ferruh Hıdırov bir süre önce ailesine telefon ederek, hapishane yetkililerinin para talep ettiklerini söylemiş, hatta banka hesap numaralarını vermiş.

Özbekistan’da 20 Mayıs-20 Haziran günleri arasındaki 30 gün içinde meydana gelen işkencede ölüm olaylarının ilki dinî muhalif bir hocanın, Husanhan Hocanın şehadetine sebep olurken, diğer iki maktulün adli vak’alardan dolayı işkence gördükleri belirtiliyor.

TÜRKİSTANDER HABER MERKEZİ

Devami

Hükümete yakın kaynaklar: Görevden alınan DXX Reisi aleyhine ceza davası açıldı

 

12 Şubat 2019

Özbekistan’dan önemli haberler gelmeye duyurmaya devam ediyor. En son, Kerimov döneminin işkence ve yolsuzlukları ile ünlü MXX (Milli Güvenlik Teşkilatı) kadrolarının faaliyete devam ettiği DXX (Devlet Güvenlik Teşkilatı) Başkanı ve yüzden fazla çalışanı hakkındaki suçlamalar, Özbekistan kamuoyunun gündemini işgal etmekte.

DXX Başkanı İxtiyor Abdullaev göreve geldiği 2018 yılı 29 Mart günü Özbekistan Senatosu’nda yaptığı konuşmada dini hareketleri ve “dini extremizmin etkisine giren yurt dışındaki emekçileri” ülke için 1.tehdit olarak ilan etmişti. Abdullaev’in arkasında ise, eski MXX Başkanı Rüstem İnayetov‘un olduğu düşünülüyor. Kerimov despotizminin artıkları olarak nitelenen bu grup, Başkan Mirziyoyev’in reformlarını engellemek için ayak diremekte. Hatta geçtiğimiz yıl 15 Ağustos’ta çıkarılan ve kamuda baş örtüsünü yasaklayan “kılık kıyafet kararnamesi” bu grubun karşı hamlesi olarak nitelendirilmişti.

2019’un ilk günlerinde başlayan operasyonun, Başkan Mirziyoyev’in “Kerimov dönemi artıklarını tasfiye hareketi” olarak başarıya ulaşması ümit ediliyor. Muhalif çevreler Abdullaev‘den sonra sıranın baş işkenceci ve parahor Rüstem İnayetov‘a geleceği tahmin ettiklerini söylemekteler.

Aşağıda Ozadlik Radyosu sitesinde yer alan haberin tam metnini sunuyoruz.

http://turkistanlilar.org/

 

11 Şubat günü Devlet Güvenlik Teşkilatı Başkanı görevinden ‘azad qılınan’ 53 yaşındaki İxtiyor Abdullaev’in bir ceza davasının sanığı olduğu konusunda, Azadlık’a Özbekistan hükümetine yakın üç farklı kaynak tarafından iddiada bulunuldu.

Aynı zamanda Özbekistan Başkanı’nın internetteki resmî sayfasında İxtiyor Abdullaev’in sağlık durumunun kötüleştiği ve bir yıl içinde boyun ve omurga bölgesinden iki defa ağır cerrahi müdahale geçirmesinin ardından görevinden ‘azad kılındığı’ bildirildi.

Azadlık’a konuşan ve isminin yayında zikredilmesini istemeyen bir görevliye göre “DXX reisi olarak bir yıl çalışan İxtiyor Abdullaev aynı teşkilatın onlarca çalışanı aleyhine ceza davası açılarak tutuklanmasının ardından işten çıkarıldı”. Yetkilinin söylediğine göre, İxtiyor Abdullaev şimdilik  “iktisadi suçları organize etmekle” suçlanmakta.

Azadlık’a konuşan bir birinden bağımsız iki resmi görevlinin bildirdiğine göre, İxtiyor Abdullaev’e yönelik olarak Özbekistan Ceza Kanunu’nun 205.maddesi (“Makam ve yetkilerini kötüye kullanmak”), 210.madde (“rüşvet almak”) ve 211.madde (“rüşvet vermek”) kapsamında bu yılın 8 Şubat günü ceza davası açıldı.

Görüştüğümüz kaynakların iddiasına göre, açılan ceza davası bu Ocak ayında tutuklanan DXX çalışanlarının, özellikle DXX Reisi’nin eski Birinci Yardımcısı  Cihongir Egamov’un itiraflarına dayanıyor. Görüşmecilerin iddiasına göre, ceza davası Cumhuriyet Askeri Savcılığı tarafından açıldı.

Özbekistan Başsavcısı bu konu hakkında “herhangi bir malumata sahip olmadığını” 11 Şubat günü açıkladı.

“Dizginler Çekildi mi?”

Bu yıl 10 Ocak tarihinde ‘suçların önlenmesi’ konusundaki toplantıya katılanlara verdiği video konferansında Başkan Şavkat Mirziyoyev kolluk kurumları yöneticilerini “iplerini uzun bırakarak” denetlediğini, yakın günlerde “dizginleri çekeceğini” söylemişti.

Azadlık ile yazışan görevlilerin iddilarına göre, 10 Ocak’tan 11 Şubat’a kadar Özbekistan Devlet Güvenlik Teşkilatı’nın (DXX’nın) yüze yakın çalışanı aleyhinde ceza davası açılıp, tedbir olarak hapse konuldu. Görevlilerin resmen doğrulanmayan iddiasına göre, DXX tarafından Mirziyoyev’in aile fertlerinin telefon konuşmalarının dinlenmesi ve takip edilmesi sebebiyle İxtiyar Abdullaev Başkan için “istenmeyen adam” durumunda.

Azadlık, henüz bu bilginin resmen onaylanma veya yalanlanma imkanına sahip değil.

Azadlık’a konuşan MXX çalışanlarının iddiasına göre, Başkan Mirziyoyev DXX içindeki vaziyeti kendi kontrolüne almak için bu yılın başından itibaren ilk adımları atmaya başladı. Mirziyoyev’in öz dünürü Batır Tursunov’u 2 Şubat’ta Devlet Güvenlik Teşkilatı (DXX) Reisi Birinci Yardımcısı olarak tayin etmesi de bu bağlamda görülmelidir.

Bu konuda Azadlık’a bilgi veren adliye ve kolluk teşkilatlarındaki birkaç bağımsız kaynağa göre, General Batır Tursunov yeni vazifesine tayin olurken, Aralık sonunda boşaltılan Cahongir Egamov’un yerine sahip oldu. Eski adlî müşavir Cahongir Egamov DXX’da topu topu onbir ay, 2018 yılı Aralık ayından itibaren göreve başlamıştı.

Azadlık daha önce, DXX’nın bir grup üst düzey görevlisine karşı açılan ceza davası kapsamında “yolsuzluk davası sanığı” olması konusunda bir yazı olduğunu duyurmuştu.

Bu yılın 11 Şubat’ında internetteki eltuz.com haber sitesi, aleyhinde ceza davası açılıp tutuklanan DXX görevlileri haberini verdi. Sitenin iddiasına göre, “DXX sabık başkanının kaynı E.A., onun ağabeyi E.X, Baş sorgucu A.A. ve DXX  reisinin yakın dostu U.A. ile birlikte yaklaşık yüze yakın çalışan” bu yılın Ocak ayında tutuklandı.

Azadlık’ın kolluk kuvvetlerinde çalışan kaynağı da “onlarca DXX çalışanı aleyhinde ceza davası açıldığı” hakkındaki bilgisiyi 11 Şubat günü doğruladı. Ona göre, tutuklanan DXX çalışanları Özbekistan Ceza Kanunu’nun 167.maddesi (Zimmet veya hile yoluyla talan-yağma fiili), 205.maddesi (Güç ve yetki suistimali), 210.madde (rüşvet alma) ve 211.madde (rüşvet verme) öngörülen suçlarla şüpheli bulunmakta..

Azadlık’ın aynı konu üzerine sorduğu suallere Özbekistan Başsavcısı daha önce “bu konuda resmî malumat yok” diye cevap vermişti.

https://www.ozodlik.org/a/dxx-ixtiyor-abdullaev/29763463.html

 

Devami