Özbekistan rejiminin Anayasal sorunları

Uzun süren baskıcı Kerimov döneminin ardından göreve gelen Özbek lider Mirziyayev döneminde Özbekistan’ın dış dünyaya açılma politikaları da devam etmektedir

Özbekistan’da her sene 8 Aralık Anayasa günü olarak kutlanıyor. Ülke bağımsızlığının ikinci senesi, yani 1992 yılında kabul edilen Özbekistan Anayasasısın 26’ncı yıldönümü Taşkent’te geçen Cuma günü yapıldı.

Gelenek olarak Devlet Başkanı Şevket Mirziyayev bu toplantıda bir konuşma yaptı. Bu konuşmasında Mirziyayev, ülkesindeki anayasal sorunlardan daha fazla gündemle ilgili konular üzerinde durdu. Mirziyayev konuşmasında “Ne yazık ki, bazı yargıçlar tarafından bazı adaletsiz kararlar hala verilmekte ve bu vatandaşların adalet yönetimine olan güvenini baltalamaktadır. Bu yüzden Yargıtay, yani Yüksek Mahkemesi bünyesinde bir Yargı Okulu kurmayı teklif ediyorum”, dedi.

Özbek lider göreve geldiği 2016 senesinde de “devletin tam olarak çalışmadığını ve hükümetin halkın talepleri karşısında etkisiz kaldığını” vurgulamıştı.

Özbekistan’ı 1989-2016 yıllar arasında yöneten İslam Kerimov dönemi sadece Anayasa kurallarının değil, önemli devlet kurumlarının çalışma ilkelerini belirleyen yasaların bile uygulanmadığını ve hatta bazı kurumların yasal zemin olmadan çalıştığını göstermektedir. Örneğin, Özbekistan’ın “derin devleti ” olarak bilinen ve Sovyet KGB’sinin yerel şubesi olan Milli Güvenlik Hizmeti (Özbekçe: Milliy Havfsızlık Hizmatı) hiçbir yasal zemin olmadan 27 yıl boyunca ülkede baskı, fişleme ve işkence yöntemlerini uygulamıştır. Bu istihbarat kurumu ancak yeni yönetimin göreve gelmesi ile yasal zemine kavuşmuş ve adı Devlet Güvenlik (Havfsızlık) Hizmeti olarak değiştirilmiştir.

Özbekistan Anayasasında, Devlet Başkanının Anayasayı uygulama ve insan haklarını koruma garantörü olduğu belirtilmiştir. Buna rağmen eski Başkan İslam Kerimov’un kendisi Anayasayı sürekli ihlal etmekten geri durmamıştır. Anayasaya göre iki dönem görevde kalması gereken Kerimov bu sayıyı altıya çıkararak 10 sene yerine 27 sene Devlet Başkanlığı yaptı. Hileli ve göstermelik 4 seçim ve 2 halk oylamasıyla Anayasanın ilgili maddelerini değiştirerek ölümüne kadar Devlet Başkanlığı görevini sürdürdü.

8 Aralık Anayasa günü dolayısıyla konuşmasında yeni başkan Mirziyayev, Anayasada belirtilen yönetim erklerinin kendi görevlerini tam olarak yerine getirmediğini tenkit etti. Yani birbirinden bağımsız ve birbirinin denetleyici olarak çalışması gereken Parlamento (Oliy Majlis), Bakanlar Kurulu ve Yargı idareleri Anayasada belirtilen görevlerini başaramamaktadırlar” dedi. Mirziyayev Parlamento’yı tenkit ederken “Oliy Meclisin, ülke kalkınmasının güncel konuları tartışılan merkez olamadığı ve milletvekillerinin bu konularda açık pozisyonlarının olmadığını” söyledi.

Bakanlar Kurulunun çalışmalarına da itirazı olan Mirziyayev Yürütme faaliyetlerinin gerçek bir yürütme gücüne dönüştürmek için “tümüyle gözden geçirilmesi gerektiğini” belirtti.

Doğal zenginlikleri ve yeterli işçi gücüne sahip olan Özbekistan’ın ağır ekonomik ve sosyal sorunlar yaşadığı bilinmektedir. Ülkede yolsuzluk had sayfaya gelmiş, ağır kış şartlarında doğal gaz zengini olan ülkede bazı büyükşehirler, il ve ilçe merkezleri dahil olmak üzere özellikle kırsal yerleşimlerde insanlar evlerine ısıtma sorunu ile karşı karşıyadırlar.

Bu sorunların temelinde katı merkeziyetçi yönetim tarzı, yolsuzlukları bir türlü aşamayan bürokrasi, sivil toplum ve hukuk devleti ilkelerinin tam olarak geçerli olmaması yatmaktadır.

Şevket Mirziyayev yönetimindeki bazı olumlu gelişmeler

İslam Kerimov’un vefatından sonra yönetimin başına geçen şimdiki devlet başkanı  Şevket Mirziyayev işe yönetim kadrolarındaki önemli değişiklerle başladı. Örnegin, Kerimov döneminin “derin devleti” olarak kabul edilen istihbarat servisinin faaliyetleri yasal zemine oturtuldu ve Başkanı dahil olmak üzere önemli sayıdaki yöneticileri değiştirildi.

Mirziyayev Orta Asya’da açılım politikalarını başlattı ve eski dönemde savaş noktasına gelen Özbek-Kırgız, Özbek-Tacik ilişkilerinde şimdilerde kardeşlik ve işbirliği ortamı yaratıldı ve bu ülkeler ile sınırlar karşılıklı olarak açıldı.

Bunun yanında eski dönemde kapalı durumda olan Özbekistan’ın dış dünyaya açılma politikaları da devam etmektedir. Türkiye’de dahil olmak üzere dünyanın birçok ülkesi ile karşılıklı vizesiz seyahat anlaşmaları imzalandı, ülkeye gelen yabancı turistler sayısı da gittikçe artmaktadır.

Geçen sene Anayasa günü dolayısıyla 2 binden fazla, bu sene ise 200’den fazla tutuklu hapishanelerden serbest bırakılmıştır. Bunlar arasında siyasi, dini muhalefet üyeleri ve insan hakları savunucuları da vardır.

Geçen iki yılda 20 bin kişinin ismi Kerimov döneminde Müslümanlara baskı için oluşturulan “kara listelerden” çıkartıldı. Ama ülkede halen kamu alanında başörtüsü yasağı devam etmekte, bazı bölgelerde çocukların mescitlere gitmesi engellenmektedir.

Son 3 ayda internet erişimi, Facebook ve Youtube ağlarına erişimin kısıtlanmasına rağmen devlet kontrolündeki kun.uz, sof.uz, xabar.uz, turon24.uz sayfaları etkinliklerini artırmakta, bu medya organlarında merkezi ve yerel yönetimlere ciddi eleştirileri içeren haber ve analizleri okumak mümkündür.

Namoz Normumin Mohammad

 

https://www.dunyabulteni.net

Devami

BOBUR G‘AZALIGA MUXAMMAS

BOBUR G‘AZALIGA MUXAMMAS

Kelmadi menga netay hech bir tomondin yaxshilig‘,
Keldi zolim otgan o‘q, kelmas yomondin yaxshilig‘,
Sokin dil bo‘ldi xarob, bormi tug‘yondin yaxshilig‘,
Kim ko‘rubdur, ey ko‘ngul, ahli jahondin yaxshilig‘?
Kimki, ondin yaxshi yo‘q, ko‘z tutma ondin yaxshilig‘!

Sen meni bu noshukrlar ahli bilma, ey rafiq,
Shubhai gumon ila qalbimni tilma, ey rafiq,
Yomonlig‘ meni o‘ldirsa, taslim bo‘lma, ey rafiq,
Gar zamonni nafy qilsam, ayb qilma, ey rafiq,
Ko‘rmadim hargiz, netayin, bu zamondin yaxshilig‘!

Yaxshilik istab boqarman, goh o‘ngu goh so‘lima,
Bu chamanda gul ko‘pu, hech biri yarashmas qo‘lima,
Ishq tuzog‘iga ilindim, domi tushdi bo‘ynima,
Dilrabolardin yomonliq keldi mahzun ko‘ngluma,
Kelmadi jonimg‘a hech oromi jondin yaxshilig‘.

Xaloyiq ichinda netay turli tomonliq, asru ko‘p,
Boqiydan hamma qochar, dunyo zamonliq, asru ko‘p,
Ishq ahlin ko‘nglida uqboga yonliq, asru ko‘p,
Ey ko‘ngul, chun yaxshidin ko‘rdung yomonliq asru ko‘p,
Emdi ko‘z tutmoq ne ma’ni har yomondin yaxshilig‘?

Ko‘z ko‘rar har kun yomonlig‘, bilki tundin yaxshi yo‘q,
Oh-vohing kim eshitgay, bilki mungdin yaxshi yo‘q,
O‘rtanma ko‘ngil, o‘tar bu damki, undin yaxshi yo‘q,
Bori elga yaxshilig‘ qilg‘ilki, mundin yaxshi yo‘q ,
Kim, degaylar dahr aro qoldi falondin yaxshilig‘!

Istadi Namoz ki, Haqqa bandalik huzur kibi,
Kir bu yo‘lga yaxshilig‘ top, tavbayu uzr kibi,
Chunki topilmas bu yanglig‘ saodat surur kibi,
Yaxshilig‘ ahli jahonda istama Bobur kibi,
Kim ko‘rubdur, ey ko‘ngul, ahli jahondin yaxshilig‘?!

Namoz NORMO‘MIN
09.07.2017

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi
Devami

ŞİÖ Türkistan’ı kuşatma projesidir

Rusya ve Çin’in istihbarat paylaşımı amaçlı kurulan ve şimdi dünyanın yüzde 40 nüfusunu içeren ve dört nükleer gücü bünyesinde bulunduran ŞİÖ bugün Türkistan’ı kuşatma projesi haline dönüştü

14.06.2017

8-9 Haziranda Kazakistan’ın başkenti Astana’da Şanghay İşbirliği Örgütünün zirve toplantısı yapıldı. Toplantıda Hindistan ve Pakistan ŞİÖ tam üyesi oldular. “Dünya Bülteni” bu toplantının sonuçları hakkında Özbek muhalif siyasetçi Dr. Namoz Normumin Mohammad’ın görüşlerini öğrendi.

Size göre ŞİÖ nasıl bir örgüttür?

Şanghay İşbirliği Örgütü bugüne kadar az rastlanan bir uluslararası oluşumdur. Başlangıçta Rusya ve Çin’in istihbarat paylaşımı amaçlı kurulan ŞİÖ şimdi dünyanın yüzde 40 nüfusunu içeren ve dört nükleer gücü bünyesinde bulunduran bir dev organizasyona dönüştü. Örgüt üyesi devletler kendi bölgelerinde İslami radikalizmi önlemeden başlayarak geniş ekonomik işbirliğine soyundular. Askeri işbirliği de buna dahil. Ancak AB ya da NATO’ya kıyaslandığında ŞİÖ yine de ideolojisi kesinleşmeyen, üye devletler arasında çeşitli rekabet, büyük sorunları ve hatta düşmanlıklar olan bir yapıdır. Örneğin, yeni üyeler olan Hindistan ve Pakistan arasına Keşmir sorunundan dolayı zaman zaman siyasi krizler ve hatta askeri çatışmalar yaşanmaktadır.

ŞİÖ ABD ve AB rakip olabilir mi?

İşin aslında böyle rekabet elbette vardır. Özellikle Rusya açısından bu böyledir. Sadece rekabet değil batı ve Rusya arasına bir stratejik savaş söz konusudur. Bu savaş eskisi gibi soğuk savaş değil, karma savaştır. Batı Ukrayna’yı kendi etki alanın alarak Rusya’ya ağır bir darbe indirdi. Yaklaşık 10 bin kişi bu ülkesindeki çatışmalarda öldü. Rusya batıya karşı koyabilmek için yeni ortaklar aramaktadır. İşte ŞİÖ orta çıkmasının ana nedenlerinden biri budur.

Öte yandan Çin ve ABD arasında büyük jeopolitik ve ekonomik rekabet söz konusudur. İşin ilginç tarafı bu ülkeler aynı zamanda kendi aralarında işbirliği de yapmak istiyorlar. Örneğin, Çin’in Yeni İpek Yolu projesi AB ile işbirliğini öngörmektedir.

Böyle karmaşık durumu nasıl yorumlarsınız?

Bu işte günümüzde post modern dünyanın yeni halidir. Yani dünyadaki lider ülkeler kendi aralarında büyük rekabet içindeler aynı zamanda çıkarları gereği işbirliğinden de vazgeçemiyorlar.

ŞİÖ ülkeleri kendi aralarındaki sorunları çözebilir mi size göre?

Bu zor bir süreçtir. Dediğim gibi ŞİÖ bir ideolojisi olmayan (zaten olamaz da), post modern dünyada kendi çıkarlarını korumayı amaçlayan devletler topluluğudur. Şimdi Çin ve Pakistan büyük rekabet içindeler. Hindistan ve Pakistan’ın durumu zaten bellidir. Burada herkes öncelikle kendi çıkarlarını düşünerek hareket edecektir. Örneğin: Rusya’nın ŞİÖ’ den büyük ekonomik ve askeri; silah satışı beklentileri vardır…

ŞİÖ kendi bölgesinde istikrara katkı sağlayabilecek mi?

Bunu söylemek zordur. Çünkü ortada Afganistan sorunu vardır. ŞİÖ şu anda etki alanı olarak Afganistan’ı kuşatmış gibi gözüküyor. Ama bu ülke aslında bölgede de batının bir üssü sayılır. Son NATO zirvesinde bu örgüte üye ülkeleri Afganistan’daki asker sayısını artırma kararı aldı. Yani batı Afganistan’dan vazgeçmeyecektir. Dolayısıyla, bu ülkede büyük güçler karşı karşıya geldiler. Çatışmaların şiddetlenmesi kaçınılmazdır…

Dört Orta Asya ülkesi ŞİÖ üyesidir. Bunarlın durumunu nasıl değerlendirilmeli?

Bu dört ülke Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan’dır. ŞİÖ radikalizmle mücadele altında bölgedeki İslami gelişmeleri kontrol altında tutmaya ve önlemeye çalıştığını gizlemiyor. Esasında ŞİO Orta Asya ya da asıl adı ile Türkistan’ı kuşatma projesidir. SSCB dağılmasından sonra ülkelerimizde güzel gelişmeler oldu. Türkistan bir İslam medeniyetin merkezidir. Şu anda bölgemiz Müslümanları yeniden uyanmaktadır. Önemli olan bu uyanışın barışçıl, akıllı ve ŞİÖ gibi örgütleri tam olmasa bile karşısına almadan gerçekleşmesidir. Örgütün son toplantısında Özbekistan’ın yeni Devlet Başkanı Şevket Mirziyayev Kırgızistan’a sınırların kaldırılması çağrısında bulundu. Bu çok önemli bir adımdır. Çünkü ŞİÖ üyesi Orta Asya devletleri kendi aralarında birlik beraberliği sağlayarak bu örgütte önemli güç halına gelirler. Yoksa ŞİO bizi kendi bünyesinde eritir ve yok eder. Bunun örneği, şu an Doğu Türkistan’da yaşananlardır…

Dr. Namoz N. Mohammad kimdir?

1957 yılında imam Tirmizi’nin memleketi Tirmiz şehrine yakın bir köyde doğdu. 1980’de Taşkent Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra genel cerrahi uzmanı olarak çalıştı.

1990’lı yıllarda önce Özbekistan’ın bağımsızlığı için sonra ise İslam Kerimov rejimine muhalefet etmek için siyasi hayata katıldı. 1993’te muhalefete karşı uygulanan baskıdan dolayı Türkiye’ye geldi.
Türkiye’de siyasi faaliyetini sürdürmekle beraber, İslam dini ve Türk dünyası tarihi konularında araştırmalarda bulundu. Özbekistan’daki siyasi durum ve toplumsal hayat hakkında kitaplar ve makaleler yayınladı.

Muhaceretteki Türkistan Müslümanlarının sivil kuruluşu olan “Türkistan-Der” kurucu üyesi olan Dr. Namaz N. Muhammed, Özbek dili yanında, Anadolu Türkçesi, Rusça, Norveççe, orta derecede Arapça ve İngilizce bilmektedir. Evli ve 3 çocuk babasıdır.

Dünya Bülteni

Devami

Türkiye Kardeşlerine Sahip Çıkıyor!!Teşekkürler Türkiye!!!

Uygur Türklerine sahip çıkan Devletimize ve Devlet adamlarımıza Teşekkür ederiz.
Binlerce Uygur Türk’üne kolay şartlarla Uzun Süreki oturum izni kararını veren Başta sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Başbakan Yardımıcısı Numan KURTULMUŞ,İçişler Bakanımız, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ve ekibi, Cumhurbaşkanı Başdanışmanları, Değerli Milletvekilleriniz,Türkistan meselesini dava edinip sıkıntılarımız ile bizzat ilgilenen Liderlerimizden sayın Devlet Bahçeli, Sayın Mustafa DESTECİ, sivil Toplum Kuruluşlarımızdan İHH, sivil Dayanışma Platformu, TGTV,İDSB,ULUSLARARASI HUKUKÇULAR BİRLĞİLİ, Mülteci Hakları Derneği, Akademisyenlerimiz ve Ticaret Üniversitesi Rektör yardımcısı Sayın Yücel Oğurlu ve isimlerini zikredemediğim bütün Türkistan dostu kardeşlerimize Halkımız adına minnet ve Şükranlarımızı sunuyoruz.
En kısa zamanda bütün muhabirlerimizin Türk vatandaşlığına alınması, Kanaat Önderimiz VE aksakalımız Abdülkadir YAPÇAN Hocanın evine ve Halkına dönmesini temenni ederiz.
TÜRKİSTAN-DER başkanı
BURHAN KAVUNCU

Otomatik alternatif metin yok.
Devami

İSTANBUL’DA TÜRKİSTANLILARA YAPILAN ZULMÜN SORUMLUSU KİM?

 

BURHAN KAVUNCU

01 Ekim 1916

Bir süredir İstanbul’da devam eden “Özbek operasyonu”  ile ilgili çeşitli tartışmalar medya gündeminde yer alıyor. Özellikle iki bayanın durumu ile ilgili farklı iddialar söz konusu. Bununla ilgili gerçek durum şudur:

1-Kazakistan uyruklu KULASH MİRZA KALKAMAN : 72 yaşındaki (1945 doğumlu) bayan, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün hakkında Kod koyması (Türkiye’de bulunması sakıncalı olan yabancı kodu) sebebiyle 2 Ağustos 2016’da gözaltına alınarak Kumkapı Geri Gönderme Merkezi’ne konuldu. Buradaki görevliler insani sebeplerle yaşlı hanımın Kurban Bayramı’nı olumsuz şartlar altında geçirmesini istemedikleri için şartlı salıverme tutanağı ile serbest bıraktılar. Evine giden Kulash hanım henüz yolda iken, geri çağrıldı. Ankara’daki Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün talimatı ile salıverme tutanağı iptal edildi ve yeniden ‘gözetim altına’ alındı. 28 Eylül tarihinde sosyal medyada ve basında Kulash Mirza Kalkaman’ın durumu haberlere konu oldu. 29 Eylül’de avukatının açtığı davada İstanbul 2.İdare mahkemesi kararıyla serbest bırakıldı. Göç İdaresi, “15 gün içinde Türkiye’yi terk etmesi” şartını öngören bir tutanak imzalattı. Kızı ve damadı bir süreden beri kayıp olan Kulash Kalkaman, iki küçük torununa da kendisi bakıyordu.

2-Özbekistan uyruklu DİLAFRUZ ŞAMSİDİNOVA: 1985 doğumlu bayan dokuz aylık hamile iken, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün kararı ile 04 Ağustos 2016 günü gözaltına alınarak Kumkapı Geri Gönderme Merkezi’ne konuldu. 25 Ağustos günü 29 Mayıs Haseki Hastanesi’nde bir kız çocuğu doğurdu. Doğumdan sonra, henüz birkaç saat geçmişti ki Göç İdaresi görevlisi polis memuru, Kadın Doğum uzmanından ‘olur’ alarak anneyi ve bebeğini yeniden Kumkapı GGM’ye götürdü. Bebekten sorumlu olan çocuk doktoru, kedisine sorulmadığı içim “izinsiz sevk” tutanağı tuttu.

Kumkapı Geri Gönderme Merkezi’ndeki görevliler, Dilafruz hanımın ve bebeğinin durumları  Kumkapı’da daha fazla kalmaya uygun olmadığı için, bütün sorumluluğu üzerlerine alarak  aynı gün serbest bıraktılar. Göç İdaresi genel Müdürlüğü tam 1 hafta sonra, Dilafruz Şamsidinova’nın serbest bırakılmasına karar verdi.

Yaklaşık 150 Türkistanlıdan ikisinin kısa hikayesi böyle. Diğerlerinin de her birisinin ayrı birer hikayesi var. Gözaltı kararına esas olan liste ile ilgili birçok açıklama yaptık. Artık İstanbul emniyeti bu insanların tamamen masum olduğunu bildiği için sorgulamadan, doğru Kumkapı’ya gönderiyor. Ondan sonrası, Ankara’nın insafına…

İstanbul’da Türkistanlılara yönelik bir zulüm olduğu kesin de, insanlar bunun sorumlusunun kim olduğunu merak ediyor.

(01 Ekim 1916)

Devami

KERİMOV’DAN KAÇTILAR, IŞİD’İ REDDETTİLER, ERDOĞAN’A “ÖZBEKLER SENİNLE” DEDİLER. SONUÇ: 150 GÖZALTI VE SINIRDIŞI!

Kumkapı mağdurları

Burhan Kavuncu

16 Ağustos 2016

Türkiye’ye hicret eden Türkistanlı kardeşlerimiz mazlum,  mustaz’af ve garip  insanlar. Ama Türkiye devleti  onlardan daha garip. Garip olan, kendisine sığınan bu insanları itip kakması değil sadece. Boş yere mağdur ettiği kişilerle beraber, uygulamalarıyla kendi menfaatlerine de zarar vermekte.

Geçen yılın Ekim ayında İstanbul Pendik’te bir  “IŞİD operasyonu rezaleti” yaşanmıştı. 60’tan fazla Özbekistan ve Tacikistan vatandaşı, günlerce süren operasyonlarda yakalanıp gözaltına alınmış, sonra hepsi de suçsuz bulunup serbest bırakılmıştı. Göç İdaresi oturma izinlerini iptal ettiği için aylarca Kumkapı’da bekletildiler. Bazıları ülkelerine iade edilmeyi kabul etti, çoğunluğu da İdare Mahkemesi kararıyla serbest bırakıldı. Devletin imkanları, memurları lüzumsuz yere meşgul edildi, yoksul Türkistanlılar avukat ve noter masrafları ile ayrıca mağdur oldular.

Şimdi de 29 Temmuz’dan beri İstanbul Başakşehir’de yaşayan Türkistanlılara yönelik bir operasyon devam etmektedir. Operasyonu yapan İstanbul Terörle Mücadele Şubesi ekiplerinin elinde 4 sahifelik bir liste var. Bu listeyi kimin hazırladığı, kimin gönderdiği bilinmiyor. Aslında biliniyor da şimdi kimse üstlenmediği için bilinmiyor diyelim. Liste medyada ve elden ele dolaşıyor. Muhtemelen maddi yardıma ihtiyacı olan Türkistanlılarla ilgili bir liste, bir şekilde ele geçirilmiş. İstihbarat örgütleri de bu ‘çok önemli bilgi’yi  Göç İdaresi ve Emniyet birimlerine ulaştırmışlar. Ev ev dolaşarak, evlerde arama yapılarak bu listede ismi olanlar, ismi olmadığı halde ‘yabancı’ olduğu için orada bulunan Türkistanlılar, yaklaşık 150 kişi gözaltına alınmış. Yakalananlar karakollarda toplanmış, hiçbir suçlarının olmadığı bilinenler adli işlem yapılmaksızın doğrudan Göç İdaresi Geri Gönderme Merkezi’ne, yani Kumkapı’ya  sevk edilmişler. Sorguya alınan 8 kişiye de Savcılık takipsizlik kararı verdiği için Kumkapı’ya teslim edildi. Yakalananlar arasında  İstanbul’daki Türkistanlı muhacir camiasının yeterince tanımadığı,  yahut da kefil olmadığımız birkaç kişi de var.

Çoğunluğu Özbekistan vatandaşı olan Türkistanlılar  için sınır dışı işlemi başlatıldı. Bu arada Özbekistan Konsolosluğu devreye girerek Kumkapı’daki vatandaşlarının isim ve diğer bilgilerini istemekte. Sanki bu isimleri Türkiye devletine başkası vermiş gibi! Bir taraftan da gözaltına alınanların Özbekistan’daki ev ve ailelerine yönelik operasyonlar devam ediyor.

İstanbul’da göz altına alınan Türkistanlıların çoğu kadın, çocuk ve yardıma muhtaç insanlar. IŞİD ve benzeri  örgütlerle alakaları yok. Özbekistan’daki Kerimov rejimine muhalif oldukları için ülkelerini terketmek zorunda kalmışlar. Bir çoğunun yakınları oradaki hapishanelerde. Bunlar da canlarını zor kurtarıp, “emin bir belde” olarak gördükleri Türkiye’ye hicret etmiş.  Mısır, Rusya gibi ülkelerden sonra Türkiye’de yaşamaya karar vermişler. Hemen hepsi Tayyip Erdoğan’ı seviyor ve canları pahasına korumak istiyorlar. 15 Temmuz’dan sonra kendi elleriyle yazdıkları “Dik Dur Eğilme- Özbekler Seninle”  yazılı pankartlarla sokaklara çıkıp darbe karşıtı gösterilere katılmışlar.

Üst üste yapılan bu operasyonlar ve deport uygulamalarıyla, Türkistanlı muhacirlere şu mesaj verilmiş oluyor: “Size Türkiye’de yaşama imkanı tanımayacağız, kendinize başka bir yer bulmanız lazım”. Tabii kendi ülkelerine geri dönemeyecekleri gibi, Rusya veya Mısır’a da gidemezler. İstemeseler de Güney’deki  komşuya  gitmekten başka bir yol görünmüyor. IŞİD ve benzeri örgütlere katılanlar ise, “demek Erdoğan’ı  desteklediniz, başınıza gelenlere katlanın o zaman” diyerek ellerini ovuşturuyorlar.

Devami

Фейсбук ва ёшлар

Бир ҳафта олдин эски бир ўртоғим телефон қилиб, муҳим бир масалада гаплашмоқчи эканини айтди. Кўришганимизда менга катта бир муаммоси борлигини англадим. Унинг айтишича, опасининг ўн икки ёшли қизининг бир куни компьютер орқали Фейсбук ижтимоий тармоқ саҳифасига кириб ўтирганига кўзи тушибди. У Фейсбукда ўзи тенги ёки ўзидан катта йигит-қизлар билан суҳбатлашар экан. Ачинарлиси, бир аёл ҳали онасининг сути оғзидан кетмаган бу қизда эркакларга нисбатан қизиқиш уйғотишга ҳаракат қилаётган экан. Бу воқеани гувоҳи бўлган ўртоғим нима қилишни билмай қолибди. Бу муаммони қандай ҳал қилиш керак? Қизнинг ота-онасига айтиш керакми ёки йўқми?

Бу воқеа менга жуда ҳам қаттиқ таъсир қилди. Биз бундай мавзуларни эътибордан четда қолдириб, уларга кўз юмиб кетишимиз мумкин эмас. Аксинча, бор кучимиз билан унга қарши курашиб, муносиб бир услуб билан бундай муаммоларни бартараф этишимиз керак. Мен ижтимоий тармоқларнинг, хусусан, Фейсбук саҳифасининг ёшларга, йигиту қизларга зарарини назарда тутаяпман. Бу мавзу ҳар бир ўсмир ёшдаги фарзанди бор барча мусулмон оилаларга тегишли. Компьютер  яшликка ҳам, ёмонликка ҳам ишлаши мумкин. Агар биз ундан тўғри фойдалана олсак, албатта яхши. Акс ҳолда, жуда катта зарарларни келтириб чиқариши мумкин.

Фейсбукнинг ёшларга бўлган хатари

Барча ижтимоий тармоқ саҳифалари, хусусан, Фейсбук саҳифасининг ёшларга нисбатан фойдасидан кўра зарари кўпроқ. Чунки саҳифанинг имтиёзлари кўп. Агар ундан тўғри фойдаланилмаса, кишини жуда ҳам танг аҳволлдарга солиб қўйиши мумкин. Чунки ёшлар бу каби интернет саҳифаларининг фақатгина вертуал ҳаёт экани, у ерларда ўзларини танитаётганлар реал ҳаётда мутлақо бошқача эканларини тушунишмайди ва шу боис ҳар хил қароқчи тармоқларнинг қурбони бўлишади. Хусусан, ижтимоий тармоқларда охирги кейинги пайтда интернет  қароқчилари кенг тарқалди. Улар умумий ва шахсий маълумотлар ҳамда суратларни интернет орқали қўлга киритиб, ўзлаштирадилар. Чунки ёшлар ўз компьютерларига манзил ва шахсий маълумотларини ҳам ёзишади. Аксар ҳолларда бу “қароқчилар” қизларнинг маълумот ва суратларига тажовуз қилишади. Шунингдек, бу ифлос ва тубан найрангбозлар тўқима исмларга очилган ноаниқ логинлар орқали қизларнинг бошларини айлантириб, бу ёшда уларнинг ақлига ҳам келмайдиган нарсалар билан уларнинг ҳис-туйғуларини уйғотишга ҳаракат қилишади. Баъзи қизлар секин-аста уларга мойил бўлишиб, инсон кўринишидаги бу “бўри”нинг тузоғига тушади.

Агар ёшларнинг бундай тармоқларга киришлари қаттиқ назорат остига олинмаса, улар бўш вақтларини бир-бирларига турли хил фаҳш сўзлар ва фаҳш суратлар тарқатиш билан кечирадилар ёки бошқа жинсдаги шахс билан танишиб, кечаю кундуз у билан гаплашиб, вақтларини зоя қилишади. Бу эса инсоннинг ақлини ҳам, қалбини ҳам бузади. Гоҳида бу “ўргимчак тармоқлари”даги алоқалар кучайиб, хусусан, тарбия соҳасида аксар оилалар ўз фарзандларини ҳам ахлоқий, ҳам диний тарафдан тўғри йўналтира олмай турган бир замонда реал алоқаларга айланиб кетиши ҳам ҳақиқатдан йироқ эмас. Бу саҳифалар ёшларнинг алоқаларидаги барча чекловларни олиб ташлагани боис қанчадан қанча жиноятлар содир этилмоқда.

Хатони топиб, уни тузатиш

Агар оилада ёшларнинг бири ижтимоий тармоқлардан ёмон йўлда фойдаланётгани маълум бўлса, тезда унга жазо чора-тадбирларини қўллаш ёки бутун оиланинг олдида уни уялтириш нотўғри бўлади. Бугунги кунимизда бундай услублар қўл келмайди. Баъзи акалар укаларини шу ҳолатда кўришса, уни шантаж қилмоқчи бўлишади. Албатта, бу ҳам нотўғри. Бу услубларнинг барчаси ёшларга салбий таъсир қилади ва акс натижа беради. Шунинг учун бу масалада шошмасдан ўйлаб, бу муаммони ҳал қилиш учун имкон қадар яхши натижага олиб борадиган услуб топиш керак.

Бизнингча бу муаммони ҳал қилишнинг йўли қуйидагича. Оилада шу болага энг яқин одам ким экани аниқланади. Бу одам ота, она, ака ёки опалардан бирортаси бўлиши мумкин. Ҳатто бироз кенгроқ доирада, масалан, тоғалар, амакилар ёки уларнинг фарзандлари бўлиши ҳам мумкин. Муҳими шу одам бу болага яқин ва унга ўз таъсирини ўтказа оладиган бўлиши керак. Бу одам болага секин-секин яқинлашиб, унинг “ичи”га киришга ҳаракат қилади. Токи бола бу одам билан дардлашиб, ҳар қандай мавзуда ўзи ёш бўлишига қарамай, бемалол ва қўрқмасдан суҳбатлаша олсин. Кейин эса соддагина қилиб, унга бу интернет саҳифаларидаги одамлар билан суҳбатлашиш қанчалик хатарли экани, шу боисдан пайдо бўлган муаммолар ҳақида айтиб тушунтиради. Бу ишни қилишга қайта-қайта уриниши керак. Илк заҳотиёқ болага ўз фикрини сингдириши ёки унга ғазаб қилиши жуда ҳам нотўғри. Чунки бу нарса болани янада махфий иш олиб борадиган қилади ва ўз-ўзидан муаммо янада катталашади.

Сўнг оилада шу болага нисбатан назоратни кучайтириш керак. Масалан, маълум бир вақтларда компьютер  олдида ёлғиз ўзи ўтиришига ёки узоқ ватқ ўтиришига рухсат бермаслик керак. Бироқ бу ишлар очиқчасига бўлмаслиги керак. Масалан, компьютерни эшиги беркитиладиган хонага эмасу лекин уйда ҳаммага кўриниб турадиган жойга қўйиш керак. Чунки агар бола назорат қилинаётганини ҳис қилиб қолса, бу унга салбий таъсир қилади ва ўзини катта олиб, қайсарлик қилиши мумкин.

Яна бир муҳим масала: ёшларни маданий ёки ижтимоий бир қанча ишлар билан машғул қилиб қўйиш керак. Токи бунақанги интернет саҳифаларига киришга бўш вақтлари бўлмасин ёки Фейсбукда бажариладиган ишларни юклаб қўйиш керак. Шунда унинг бу саҳифалардаги бекорчилар билан гаплашиш, бемаъни ишлар билан шуғулланишга бўш вақти бўлмайди.

Хулоса

Бу жуда ҳам муҳим масала. Уни бир қанча сатрлар билан ифодалаш қийин. Бу масалани чуқур ўрганиб, бу борада барча ҳолат ва вазиятларни инобатга олиб, тарбия, психология, жамиятшунослик ҳамда компьютер  соҳасидаги мутахассислар билан маслаҳатлашган ҳолда илмий баҳс мақсадга мувофиқ бўлади.

Манба: Ixlos.org

Devami

Türkiye Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’a-Туркия Президенти Тойиб Эрдўғонга (Türkçe ve Özbekçe)

01.08.2015

Türkiye Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın bu resmi geçen Cuma günü Endonezya’daki Cuma namazında çekildi. Çok ibretli dürüşü var Sayın Erdoğan’ın bu resimde….

Geniş bilgi için bakınız:

http://www.yenisafak.com/gundem/islamofobiye-dur-demeliyiz-2209746

 

BU DÜRÜŞÜNLE KİMSE SENİNLE BAŞ EDEMEZ,

DÜNYA KARŞINA ÇIKSA BİLEĞİNİ BÜKEMEZ.

BU ZALİM DÜNYADA YALNIZ KALDIN DİK DURAN,

ONUN GERÇEĞİ ŞUDUR: HAK VE BATIL BİR OLMAZ…

 

BU TURISHING BOR EKAN, KIMSA SENI YENGOLMAS,
DUNYO QARSHINGGA CHİQSA, BILAGINGNI BUKOLMAS.
BU ZOLIM DUNYODA YOLG‘IZ TIKKA TURIBSAN,
UNDAGI HAQIQAT SHU: HAQ VA BOTIL TENG EMAS…

 

БУ ТУРИШИНГ БОР ЭКАН, КИМСА СЕНИ ЕНГОЛМАС,

ДУНЁ ҚАРШИНГГА ЧИҚСА, БИЛАГИНГНИ БУКОЛМАС.

БУ ЗОЛИМ ДУНЁДА ЁЛҒИЗ ТИККА ТУРИБСАН,

УНДАГИ ҲАҚИҚАТ ШУ: ҲАҚ ВА БОТИЛ ТЕНГ ЭМАС…

 

Dr. Namoz NORMUMİN

www.namoznormumin.blogspot.com

Devami

Сиёсат “ринги”да учовлон-Siyaset “ringinin” üçlüğü: Obama, Putin ve Kerimov (Özbekçe)

YAZARIN NOTU: Son zamanlarda Ukrayna krizinden kaynaklanan Batı ülkeleri ve Rusya arasındaki siyası ve ekonomik mücadelenin etkileri açık şekilde Orta Asya (Türkistan) Cumhuriyetlerinde de kendini göstermeye başladı. Öncelikle, bu ekonomik sıkıntılar şeklinde ortaya çıktı. Özbekistan başta olmak üzere bölgenin bütün devletlerinde fiyat ve döviz artışları gözlendi. Göçmen işçilerin yurt dışından vatanlarına gönderdikleri para miktarı yarı yarıya azaldı. Siyasi olarak da bu süreçte Rusya lideri Putin’in Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbaev  ve Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov ile ikili ilişkilerin yoğunlaştığı görünmektedir. Öte taraftan ABD’nin Kırgızıstan ve Özbekistan arasındaki ilişkilerde bazı gerginlikler de yaşandı. Bu yazıda eski de olduğu gibi bugün de Orta Asya’da devam eden jeopolitik savaşın bazı önemli noktalarına temas edilmektedir…

SIYOSAT “RINGIDAGI” UCHOVLON: OBAMA, PUTIN VA KARIMOV


Xalqaro siyosat maydonidagi janglarning boks ringidagi janglardan aslo farqi yo‘q: Har ikki ringda ham raqiblar bir birlariga qattiq zarbalar berib, “nakout” qilishga shaylanadilar. Chunki o‘rtaga obro‘ va undanda muhim katta pul qo‘yilgan bo‘ladi…

Boks ringida uch kishi ishtirok etadi: bir biri bilan ayovsiz mushtlashadigan raqiblar va ularni mushtlashish qoidasiga chaqirib turadigan bir hakam…

Ta’bir joiz bo‘lsa, O‘zbekiston davlati ham o‘z mustaqilligidan keyin xalqaro siyosat maydonining, ya’ni geopolitikaning kurash “ringiga” tushib qoldi. Dastlabki yillarda tajribasi bo‘lmagan va umuman bu maydonga notanish bo‘lgan yosh mustaqil davlatimiz ayovsiz janglar sahnasi bo‘lgan bu kurash maydonida kim bilan kurashishini va qanday kurashishini bilmay qolgan yosh “bokser” holida edi..

Vaqt o‘tishi bilan xalqaro kurash maydonida bir ikki tarsaki yegan O‘zbekiston rahbariyati nakout bo‘lmasdan, jang usullarini o‘rgana boshladi. Islom Karimov avvalo piyonista “bokschi” Boris Yeltsinning orqasiga yashirinib, boshqa mushtumzo‘rlarning hujumlaridan o‘zini qo‘rishga harakat qildi. Shu tarzda dastlabki 10 yilda kerakli tajriba ortirildi. Ammo vaqti vaqti bilan g‘arblik siyosiy “boksyorlar” so‘zdagina bo‘lsa ham, Karimovga inson huquqlari masalada jiddiy zarbalar berishardi. O‘zbekiston rahbarining bu mushtlardan yuzi va ko‘zi ko‘karsa ham u “nokdaun va nokaut” bo‘lmay (gangimay va hushidan ketmay), kurash maydonida tik turishda davom etdi…

2001 yili 11 Sentyabrda xalqaro siyosat “ringiga” hech kim tanimaydigan, soqolli va sallali Usoma bin Ladin kirib kelganligi e’lon qilindi. Bu odam Usomaning o‘zi edimi yoki uning maketi (soxta Usoma) edimi, hozirgacha noma’lum bo‘lib qolmoqda. Nima bo‘lganda ham bu soqolli va sallali kishi xalqaro siyosat “ringiga” ikki katta bomba otdi yoki uning shunday qilgani iddoa etildi. Bu bombalardan “ring” larzaga keldi, har tomon to‘s to‘polon bo‘lib ketdi, maydondagilar va tomoshabinlar “shok”ga tushdilar…

Oradan biroz vaqt o‘tib, siyosat boksining ikki asosiy raqibi, ya’ni Amerikalik o‘g‘il Bush va Ruslarning pakana “boksyori” Putin va ularga xushomadgo‘ylik qiladigan g‘arblik siyosiy “boksyorlar” o‘zaro kelishdilar va butun kuchlari bilan bin Ladin tug‘ilgan hududlarga va u yashirinib yurgan tog‘larga hujum boshladilar. Shu tarzda G‘arb demokratiyasi Islom dunyosini “nokaut” qilish uchun katta jangga kirishdi. Karimov bu jangda “ring”ning eng markaz nuqtalarida Amerikalik o‘g‘il Bush va Rusiya lideri Putin bilan birga o‘rin oldi. Chunki u to‘nini soxta demokratiyaning choponiga almashtirgan eski kommunist edi. Ammo Karimov uchun endi o‘zining musulmonlarga qarshi kurashchi ekanligini yashirib o‘tirishga hojat qolmagandi. Axir Bush va Putin bu kurash masalasida o‘zaro kelishishgandan keyin Karimov undan chetda qolarmidi…

Shu tarzda Islom Karimov g‘arbning sharqqa qarshi kurashiga chinakamiga ishtirok eta boshladi, bu kurashda Putin va o‘g‘il Jorj Bushlar bilan hamkorlik qilish bilan birga, o‘z vatanidagi millionlarcha musulmonlarga turli xil zarbalar berdi, ularning minglarchasini esa o‘zi bilgan usullar bilan “nokaut” (yo‘q) qildi…

Shu bilan birga O‘zbekistonning bosh “boksyori” xalqaro siyosat “ringida” to‘satdan o‘zining yaqin safdoshlari bo‘lgan Eduard Shvernadzening 2003 yilda, Viktor Yanukovichning 2004 yilda va Asqar Akayevning 2005 yilda “nokaut” bo‘lganliklarini ko‘rdi. Ularni nokaut qilayotgan g‘arblik bosh siyosiy “boksyor” o‘g‘il Bush va uning hamtovoqlari ekanligi ham ma’lum bo‘lib qoldi. O‘lim tarsakisi o‘ziga ham yaqinlashayotgani sezgan Islom Karimov 2005 yilda Andijondagi tinch namoyishchilarni o‘qqa tutib, minglarcha kishining yostig‘ini quritdi. Kutilmaganda o‘g‘il Bush “hoy Islom Karimov, biz faqat siyosiy boks bilan shug‘ullanamiz, ringda o‘q otish bo‘lmaydi. Sizning bu qatliomingizni biz betaraf hakamlarimizning tekshirishiga beramiz”, deb qoldi. Bushning bu munofiqano so‘zlari Islom Karimovni nihoyatda qattiq g‘azablantirdi. Chunki u amerikaliklarning Afg‘oniston va Iroqda millionlarcha musulmonlarni vahshiylarcha yo‘q qilayotganiga nafaqat guvoh, balki bu ishda ularga yordam ham berayotgan edi. Karimov o‘zidan ham zolim bo‘lgan amekrikalik siyosiy “boksyorning” bu gaplariga chiday olmadimi yoki o‘zi ishonmaydigan Xudoga tavakkul qildimi, nima bo‘lganda ham butun kuchini to‘plab o‘g‘il Bushning basharisiga bir musht urdi. Ammo Karimov o‘ta yengil vaznli, Bush esa juda og‘ir vaznli bo‘lgani uchun, bu zarba Bushga qattiq ta’sir ko‘rsatmadi. Bu zarbaning ta’siri Bush uchun unga Bog‘dodda Iroqli jurnalist otgan botinkaning ta’siricha ham emasdi. Faqat o‘g‘il Bush Karimovdan musht yegandan keyin O‘zbekistondagi harbiy bazasini yopishga majbur bo‘ldi…

Oradan ko‘p o‘tmay xalqaro siyosat “ringida” Amerika tarafidan yarim qora tanli Barak Obama paydo bo‘ldi. Bu bo‘yi va qo‘llari uzun yangi siyosiy boksyorning “ringga” chiqishi uning tarafdorlarini va raqiblarini ancha cho‘chitib qo‘ydi. Chunki boksning eng mashhur namoyondalari aynan qora tanli amerikaliklar edi: Muhammad Ali, Mayk Tayson, Lennoks Levis va boshqalar…

Haqiqatan ham Barak Obama siyosat “ringiga” chiqqach o‘ziga raqib deb bilganlarga qarshi turli zarbalar berishni boshladi. Afg‘onistondan va Iroqdan askarlarimizni olib chiqamiz, deb va’da berishiga qaramay, avval bu mamlakatlardagi Amerika askarlari sonini anchagina oshirdi…

Bu orada 5 yil siyosat “ringidan” dam olishga chiqqan Rus lider Putin 2012 yilda qaytadan maydonga otildi. Ana shundan keyin Barak Obama va Vladimir Putin boshqa majoralarni yig‘ishtirib qo‘yib, o‘zaro do‘pposlashishga kirishib ketdilar. Rus siyosiy “bokschidan” bo‘yi va qo‘li anchagina uzun bo‘lgan Obama raqibiga Ukraina orqali shunday zarba berdiki, bechora Putin nokdaun bo‘ldi va ringning burchagida yonboshlab qoldi. Buni ko‘rgan Islom Karimov chopib kelib, Putinning yuziga suv sepdi va “Vladimir Vladirimirovich, nima bo‘layapti o‘zi, bizga ham ayting basharngizga urilgan bu zarbaning sirrini, biz ham bunga qarshi chora tadbirlar olaylik”, dedi. Putin bunga javoban “Bu xalqaro siyosat boks maydonining Bosh Hakami bo‘lgan Birlashgan Millatlar tashkiloti juda katta munofiqdir. U hech qachon adolat tarafdori bo‘la olmaydi. U e’lon qilgan Umumjahon Inson Huquqlari Bayonnomasi ham bir tiyinga qimmat. Amerikaliklar va g‘arbliklar bizning tarixiy dushmanimiz. Yaqinda ular sizni ham nokaut qilishlari mumkin”, deya Islom Karimovni ogohlantirgan bo‘ldi…

Islom Karimov Putinning bu gaplarini hazm qilishga ulgurmasdan, yuziga shunday musht yediki, endi o‘zi Putinning yoniga nokdaun bo‘lgan holda quladi. Zarbani bergan yana Obada edi. Putinni nokaut qilganidan keyin buning ta’sirida iqtisodiy bo‘hron to‘lqiniga bo‘g‘ilgan Islom Karimovning katta qizi Gulnoraga oid 300 million dollarni Obama o‘z cho‘ntagiga urgandi. Islom Karimov bu nokdaundan jismonan va ruhan qattiq zarbaga uchradi. Ammo u o‘ziga kelmasdan Barak Obama uzun qo‘llari bilan unga yana bir musht urdi va shunday dedi:

“Ey Karimov, Afg‘onistondagi notinchlik bizga ham tahdid solmoqda, deya sen 20 yildir hammani aldab kelmoqdasan. Holbuki, Afg‘onistondagi vaziyat hech qachon senga ham, davlatingga ham tahdid bo‘lgan emas…”

Aytish kerakki, mushtumzo‘rlik haqiqiy ma’noda Karimovning ichki va xalqaro siyosat maydonidagi kurash usulidir. Mustaqillikning ilk yillarida uning Oliy Kengash Raisi Shavkat Yo‘ldoshev, Bosh Vazir Shukrullo Mirsaidov, o‘ziga yaqin olib, maslahatchi tayinlagan Mavlon Umurzaqov, ijodkorlar Omon Matjon, Dadaxon Nuriylarni va ba’zi muxolifatchilarni shaxsan o‘zi “nokaut” qilganini O‘zbekistonliklar juda yaxshi biladilar. U buni hech qachon yashiirmagan va “kerak bo‘lsa bundaylarning yuztasining boshini yorishga ham tayyorman”, deya siyosatchilarga emas, haqiqiy bokschilarga xos bayonotlar ham bergandi…

O‘zbekiston mustaqil bo‘lgandan keyin o‘tgan deyarli chorak asr vaqt davomida O‘zbekiston davlat va hukumat organlarida yuqori lavozimlarda ishlagan barcha vazirlar, davlat qo‘mitalarining raislari va viloyat hokimlari Islom Karimovning zarbalari natijasi shu tarzda yo “nokdaun yoki nokaut” bo‘ldilar. Ya’ni, ulardan hech biri o‘zlari egallab turgan lavozimlarga qayta kela olmadilar…

Karimovdan mushtumzo‘rlikni o‘rgangan vazirlar va hokimlar ham o‘z qo‘l ostidagi minglarcha mansabdorlarni “nokdaun yoki nokaut” qildilar. Shu tarzda, bugun O‘zbekistonda boshiga musht tegmagan kimsa qolmadi. O‘zbekiston xalqning vujudi esa bu zolim mushtumzo‘rlarning zo‘rovonliklaridan qon talash bo‘lib ketdi…

Buning yonida Karimovning qo‘shni davlatlar, ayniqsa Qirg‘iziston va Tojikiston rahbarlarini qishda gaz va elektrni kesib qo‘yish, yo‘l va yuk poyezdlarining yo‘lini to‘sish bilan qayta qayta “nokautga” uchratdi.

Yuqorida aytilgani kabi Islom Karimovning o‘zi ham xalqaro maydonda yegan zarbalaridan bir necha marta “nakout” bo‘ldi. Ichki maydonda esa unga eng ko‘p zarbani qizi Gulnora Karimova berdi. Karimov bu qizidan shunday kuchli zarbalar oldiki, oxiri bu shakkok va hayosiz qizini uy qamog‘iga tashlab, undan vaqtinchalik qutuldi.

O‘zbek muxoliflar ham o‘zlaricha chiranib, “Karimov qattiq kasal ekan, ertaga o‘lar ekan”, deb unga zarba berishga urindilar. Ammo o‘g‘il Bush Karimovdan olgan zarbasiga parvo qilmagani kabi, Karimov ham muxoliflarining bu musht ko‘tarishlariga aslo parvo qilmadi…

Aytishlaricha Islom Karimov hozirda Barak Obamadan so‘nggi vaqtlarda olgan ketma ket zarbalaridan og‘ir nokdaun holida qolayotgan ekan. Ba’zilariga ko‘ra, u bu zarbalardan hatto nakoutga ham tushgan bo‘lishi mumkin. Oxirgi kelgan xabarlarga ko‘ra esa o‘zi ham Obamaning kaltagidan chala jon bo‘lib qolgan Vladimir Putin Islom Karimovni Moskvaga da’vat qilgan emish…

Bizningcha ichki va xulqaro siyosat maydonidagi mushtlashish usullarini juda yaxshi biladigan Karimov Putinga rad javobi bermay yo‘lga chiqishi, ammo samolyotini Ostanada to‘xtatishi kerak. Chunki Qozog‘iston poytaxtida Obama va Putinning zarbalaridan qanday qo‘rinishni juda yaxshi biladigan Nursulton Nazarboyev bor. Hozirgi “nokaut” vaziyatda Karimovning joniga aro kiradigan yagona siyosiy “bokser” ham o‘zimizning Qozoq bovurimiz Nursulton og‘adir…

Namoz NORMO‘MIN

27.07.2015

www.namoznormumin.blogspot.com

СИЁСАТ “РИНГИДАГИ” УЧОВЛОН: ОБАМА, ПУТИН ВА КАРИМОВ

Халқаро сиёсат майдонидаги жангларнинг бокс рингидаги жанглардан асло фарқи йўқ: Ҳар икки рингда ҳам рақиблар бир бирларига қаттиқ зарбалар бериб, “накоут” қилишга шайланадилар. Чунки ўртага обрў ва унданда муҳим катта пул қўйилган бўлади…

Бокс рингида уч киши иштирок этади: бир бири билан аёвсиз муштлашадиган рақиблар ва уларни муштлашиш қоидасига чақириб турадиган бир ҳакам…

Таъбир жоиз бўлса, Ўзбекистон давлати ҳам ўз мустақиллигидан кейин халқаро сиёсат майдонининг, яъни геополитиканинг кураш “рингига” тушиб қолди. Дастлабки йилларда тажрибаси бўлмаган ва умуман бу майдонга нотаниш бўлган ёш мустақил давлатимиз аёвсиз жанглар саҳнаси бўлган бу кураш майдонида ким билан курашишини ва қандай курашишини билмай қолган ёш “боксер” ҳолида эди..

Вақт ўтиши билан халқаро кураш майдонида бир икки тарсаки еган Ўзбекистон раҳбарияти накоут бўлмасдан, жанг усулларини ўргана бошлади. Ислом Каримов аввало пиёниста “боксчи” Борис Елтциннинг орқасига яшириниб, бошқа муштумзўрларнинг ҳужумларидан ўзини қўришга ҳаракат қилди. Шу тарзда дастлабки 10 йилда керакли тажриба ортирилди. Аммо вақти вақти билан ғарблик сиёсий “боксёрлар” сўздагина бўлса ҳам, Каримовга инсон ҳуқуқлари масалада жиддий зарбалар беришарди. Ўзбекистон раҳбарининг бу муштлардан юзи ва кўзи кўкарса ҳам у “нокдаун ва нокаут” бўлмай (гангимай ва ҳушидан кетмай), кураш майдонида тик туришда давом этди…

2001 йили 11 Сентябрда халқаро сиёсат “рингига” ҳеч ким танимайдиган, соқолли ва саллали Усома бин Ладин кириб келганлиги эълон қилинди. Бу одам Усоманинг ўзи эдими ёки унинг макети (сохта Усома) эдими, ҳозиргача номаълум бўлиб қолмоқда. Нима бўлганда ҳам бу соқолли ва саллали киши халқаро сиёсат “рингига” икки катта бомба отди ёки унинг шундай қилгани иддоа этилди. Бу бомбалардан “ринг” ларзага келди, ҳар томон тўс тўполон бўлиб кетди, майдондагилар ва томошабинлар “шок”га тушдилар…

Орадан бироз вақт ўтиб, сиёсат боксининг икки асосий рақиби, яъни Америкалик ўғил Буш ва Русларнинг пакана “боксёри” Путин ва уларга хушомадгўйлик қиладиган ғарблик сиёсий “боксёрлар” ўзаро келишдилар ва бутун кучлари билан бин Ладин туғилган ҳудудларга ва у яшириниб юрган тоғларга ҳужум бошладилар. Шу тарзда Ғарб демократияси Ислом дунёсини “нокаут” қилиш учун катта жангга киришди.  Каримов бу жангда “ринг”нинг энг марказ нуқталарида Америкалик ўғил Буш ва Русия лидери Путин билан бирга ўрин олди. Чунки у тўнини сохта демократиянинг чопонига алмаштирган эски коммунист эди. Аммо Каримов учун энди ўзининг мусулмонларга қарши курашчи эканлигини яшириб ўтиришга ҳожат қолмаганди. Ахир Буш ва Путин бу кураш масаласида ўзаро келишишгандан кейин Каримов ундан четда қолармиди…

Шу тарзда Ислом Каримов ғарбнинг шарққа қарши курашига чинакамига иштирок эта бошлади, бу курашда Путин ва ўғил Жорж Бушлар билан ҳамкорлик қилиш билан бирга, ўз ватанидаги миллионларча мусулмонларга турли хил зарбалар берди, уларнинг мингларчасини эса ўзи билган усуллар билан “нокаут” (йўқ) қилди…

Шу билан бирга Ўзбекистоннинг бош “боксёри”  халқаро сиёсат “рингида” тўсатдан ўзининг яқин сафдошлари бўлган Эдуард Швернадзенинг 2003 йилда, Виктор Януковичнинг 2004 йилда ва Асқар Акаевнинг 2005 йилда “нокаут” бўлганликларини кўрди. Уларни нокаут қилаётган ғарблик бош сиёсий “боксёр” ўғил Буш ва унинг ҳамтовоқлари эканлиги ҳам маълум бўлиб қолди. Ўлим тарсакиси ўзига ҳам яқинлашаётгани сезган Ислом Каримов 2005 йилда Андижондаги тинч намойишчиларни ўққа тутиб, мингларча кишининг ёстиғини қуритди. Кутилмаганда ўғил Буш “ҳой Ислом Каримов, биз фақат сиёсий бокс билан шуғулланамиз, рингда ўқ отиш бўлмайди. Сизнинг бу қатлиомингизни биз бетараф ҳакамларимизнинг текширишига берамиз”, деб қолди. Бушнинг бу мунофиқано сўзлари Ислом Каримовни ниҳоятда қаттиқ ғазаблантирди. Чунки у америкаликларнинг Афғонистон ва Ироқда миллионларча мусулмонларни ваҳшийларча йўқ қилаётганига нафақат гувоҳ, балки бу ишда уларга ёрдам ҳам бераётган эди. Каримов ўзидан ҳам золим бўлган амекрикалик сиёсий “боксёрнинг” бу гапларига чидай олмадими ёки ўзи ишонмайдиган Худога таваккул қилдими, нима бўлганда ҳам бутун кучини тўплаб ўғил Бушнинг башарисига бир мушт урди. Аммо Каримов ўта енгил вазнли, Буш эса жуда оғир вазнли бўлгани учун, бу зарба Бушга қаттиқ таъсир кўрсатмади. Бу зарбанинг таъсири Буш учун унга Боғдодда Ироқли журналист отган ботинканинг таъсирича ҳам эмасди. Фақат ўғил Буш Каримовдан мушт егандан кейин Ўзбекистондаги ҳарбий базасини ёпишга мажбур бўлди…

Орадан кўп ўтмай халқаро сиёсат “рингида” Америка тарафидан ярим қора танли Барак Обама пайдо бўлди. Бу бўйи ва қўллари узун янги сиёсий боксёрнинг “рингга” чиқиши унинг тарафдорларини ва рақибларини анча чўчитиб қўйди. Чунки бокснинг энг машҳур намоёндалари айнан қора танли америкаликлар эди: Муҳаммад Али, Майк Тайсон, Леннокс Левис ва бошқалар…

Ҳақиқатан ҳам  Барак Обама сиёсат “рингига” чиққач ўзига рақиб деб билганларга қарши турли зарбалар беришни бошлади. Афғонистондан ва Ироқдан аскарларимизни олиб чиқамиз, деб ваъда беришига қарамай, аввал бу мамлакатлардаги Америка аскарлари сонини анчагина оширди…

Бу орада 5 йил сиёсат “рингидан” дам олишга чиққан Рус лидер Путин 2012 йилда қайтадан майдонга отилди. Ана шундан кейин Барак Обама ва Владимир Путин бошқа мажораларни йиғиштириб қўйиб, ўзаро дўппослашишга киришиб кетдилар. Рус сиёсий “боксчидан” бўйи ва қўли анчагина узун бўлган Обама рақибига Украина орқали шундай зарба бердики, бечора Путин нокдаун бўлди ва рингнинг бурчагида ёнбошлаб қолди. Буни кўрган Ислом Каримов чопиб келиб, Путиннинг юзига сув сепди ва “Владимир Владиримирович, нима бўлаяпти ўзи, бизга ҳам айтинг башарнгизга урилган бу зарбанинг сиррини, биз ҳам бунга қарши чора тадбирлар олайлик”, деди. Путин бунга жавобан “Бу халқаро сиёсат бокс майдонининг Бош Ҳаками бўлган Бирлашган Миллатлар ташкилоти жуда катта мунофиқдир. У ҳеч қачон адолат тарафдори бўла олмайди. У эълон қилган Умумжаҳон Инсон Ҳуқуқлари Баённомаси ҳам бир тийинга қиммат. Америкаликлар ва ғарбликлар бизнинг тарихий душманимиз. Яқинда улар сизни ҳам нокаут қилишлари мумкин”, дея Ислом Каримовни огоҳлантирган бўлди…

Ислом Каримов Путиннинг бу гапларини ҳазм қилишга улгурмасдан, юзига шундай мушт едики, энди ўзи Путиннинг ёнига нокдаун бўлган ҳолда қулади. Зарбани берган яна Обада эди. Путинни нокаут қилганидан кейин бунинг таъсирида иқтисодий бўҳрон тўлқинига бўғилган Ислом Каримовнинг катта қизи Гулнорага оид 300 миллион долларни Обама ўз чўнтагига урганди. Ислом Каримов бу нокдаундан жисмонан ва руҳан қаттиқ зарбага учради. Аммо у ўзига келмасдан Барак Обама узун қўллари билан унга яна бир мушт урди ва шундай деди:

“Эй Каримов, Афғонистондаги нотинчлик бизга ҳам таҳдид солмоқда, дея сен 20 йилдир ҳаммани алдаб келмоқдасан. Ҳолбуки, Афғонистондаги вазият ҳеч қачон сенга ҳам, давлатингга ҳам таҳдид бўлган эмас…”

Айтиш керакки, муштумзўрлик ҳақиқий маънода Каримовнинг ички ва халқаро сиёсат майдонидаги кураш усулидир. Мустақилликнинг илк йилларида унинг Олий Кенгаш Раиси Шавкат Йўлдошев, Бош Вазир Шукрулло Мирсаидов, ўзига яқин олиб, маслаҳатчи тайинлаган Мавлон Умурзақов, ижодкорлар Омон Матжон, Дадахон Нурийларни ва баъзи мухолифатчиларни шахсан ўзи “нокаут” қилганини Ўзбекистонликлар жуда яхши биладилар. У буни ҳеч қачон яшиирмаган ва “керак бўлса бундайларнинг юзтасининг бошини ёришга ҳам тайёрман”, дея сиёсатчиларга эмас, ҳақиқий боксчиларга хос баёнотлар ҳам берганди…

Ўзбекистон мустақил бўлгандан кейин ўтган деярли чорак аср вақт давомида Ўзбекистон давлат ва ҳукумат органларида юқори лавозимларда ишлаган барча вазирлар, давлат қўмиталарининг раислари ва вилоят ҳокимлари Ислом Каримовнинг зарбалари натижаси шу тарзда ё “нокдаун ёки нокаут” бўлдилар. Яъни, улардан ҳеч бири ўзлари эгаллаб турган лавозимларга қайта кела олмадилар…

Каримовдан муштумзўрликни ўрганган вазирлар ва ҳокимлар ҳам ўз қўл остидаги мингларча мансабдорларни “нокдаун ёки нокаут” қилдилар. Шу тарзда, бугун Ўзбекистонда бошига мушт тегмаган кимса қолмади. Ўзбекистон халқнинг вужуди эса бу золим муштумзўрларнинг зўровонликларидан қон талаш бўлиб кетди…

Бунинг ёнида Каримовнинг қўшни давлатлар, айниқса Қирғизистон ва Тожикистон раҳбарларини қишда газ ва электрни кесиб қўйиш, йўл ва юк поездларининг йўлини тўсиш билан қайта қайта “нокаутга” учратди.

Юқорида айтилгани каби Ислом Каримовнинг ўзи ҳам халқаро майдонда еган зарбаларидан бир неча марта “накоут” бўлди. Ички майдонда эса унга энг кўп зарбани қизи Гулнора Каримова берди. Каримов бу қизидан шундай кучли зарбалар олдики, охири бу шаккок ва ҳаёсиз қизини уй қамоғига ташлаб, ундан вақтинчалик қутулди.

Ўзбек мухолифлар ҳам ўзларича чираниб, “Каримов қаттиқ касал экан, эртага ўлар экан”, деб унга зарба беришга уриндилар. Аммо ўғил Буш Каримовдан олган зарбасига парво қилмагани каби, Каримов ҳам мухолифларининг бу мушт кўтаришларига асло парво қилмади…

Айтишларича Ислом Каримов ҳозирда Барак Обамадан сўнгги вақтларда олган кетма кет зарбаларидан оғир нокдаун ҳолида қолаётган экан. Баъзиларига кўра, у бу зарбалардан ҳатто накоутга ҳам тушган бўлиши мумкин. Охирги келган хабарларга кўра эса ўзи ҳам Обаманинг калтагидан чала жон бўлиб қолган Владимир Путин Ислом Каримовни Москвага даъват қилган эмиш…

Бизнингча ички ва хулқаро сиёсат майдонидаги муштлашиш усулларини жуда яхши биладиган Каримов Путинга рад жавоби бермай йўлга чиқиши, аммо самолётини Останада тўхтатиши керак. Чунки Қозоғистон пойтахтида Обама ва Путиннинг зарбаларидан қандай қўринишни жуда яхши биладиган Нурсултон Назарбоев бор. Ҳозирги “нокаут” вазиятда Каримовнинг жонига аро кирадиган ягона сиёсий “боксер” ҳам ўзимизнинг Қозоқ бовуримиз Нурсултон оғадир…

Намоз НОРМЎМИН

27.07.2015

www.namoznormumin.blogspot.com

Devami