Son günlerde Türkistanlı kaçak işçiler, maruz kaldıkları sıkıntılar ve bulaştıkları suç olayları sebebiyle kamuoyu gündeminde yer bulmaktadır. Bir Özbek çocuk bakıcısının işveren tarafından darbedildiği iddiası, Türkmen ve Özbek işçilerin karıştığı kriminal olaylar, Türkiye’de bulunan Türkistanlı kaçak işçilerin durumunu ele almamızı gerekli kıldı.
İki binli yıllardan sonra Türkistan bölgesinden Türkiye’ye çalışmak için gelenlerin sayısı hızla artmıştır. Bugün tahmini olarak 250.000 Türkistan’lı Türkiye’de çalışmaktadır. Bu çalışanların büyük çoğunluğu “kaçak işçi” durumundadır. Türkistan Cumhuriyetleri’ne ülkemiz vize uygulamamaktadır. Para kazanmak amacıyla gelen Türkistanlılar Türkiye’ye turist vizesiyle girmekte ve bir sektör haline gelen kaçak çalışma ortamına düşmektedirler. Bütün problemler de bundan sonra başlamaktadır. Ucuz işgücü olarak istihdam edilen bu kişilerin hiçbir sosyal güvencesi olmadığı gibi, haklarını savunmak için adli makamlara başvurmaktan, sınır dışı edilme tehlikesi sebebiyle kaçınmaktadırlar. Bu durumda ya işverenin insafına terkedilmekte veya mafya benzeri yapıların ağına düşmektedirler. Çoğu zaman da fazla iş yükü altında ezilmektedirler. Pasaportlarına işveren tarafından el konulduğu için işverenin her dediğini yapmak zorunda kalmaktadırlar.
Türkistanlı işçilerin kanuna uygun olarak çalışabilmelerinin önündeki başlıca engeller şunlardır.
1- Ülkelerinden işçi pasaportu alarak çıkmakta sıkıntı yaşamaktadırlar.
2- Ucuz işçi olarak çalışma imkanı bulabildikleri için, sigorta, oturum izni v.s. masraflarını karşılayamamaktadırlar.
Öncelikle Türkistanlı hemşerilerimizin neden bu hale geldiklerini sorgulamamız gerekiyor!
Kendi ülkelerinde doktor, mühendis ve benzer meslekleri icra ederken burada hasta bakıcılık, inşaat işçiliği ve temizlikçilik yapmalarının sebebi nedir? Elbette kendi vatanlarında çok az kazandıkları için bu işleri mecburen yapmaktadırlar.
Kaçak işçilerin önemli bir kısmı Özbekistan ve Türkmenistan’dan gelmektedir. Halbuki Türkmenistan dünyanın önemli doğal gaz zenginliklerine sahiptir. Özbekistan’da durum farklı değildir. Ortalama maaş 100 dolar seviyesindeyken temel gıda ve emlak fiyatları ise neredeyse dünya standartları seviyesine yaklaşmıştır. Çoğu ailenin evine et girmemektedir. Büyük bir ekonomik, tarımsal, madenî potansiyele sahip olan Özbekistan’da 30 milyon nüfusun 8 milyonu yurtdışına çıkmıştır. Bu 8 milyon üretken genç-orta yaşlı erkek nüfustan oluşmaktadır. Bazı köylerde sadece kadınlar, yaşlılar ve çocuklar kalmıştır.
Türkistan Cumhuriyetlerinden Özbekistan ve Türkmenistan varlık içinde yokluğu yaşamaktadırlar.
Rusya’da çalışan Türkistanlıların durumu çok daha vahimdir.
Bizim hem Türkistanlı hemşehrilerimize hem Türkiye Cumhuriyeti yetkililerine çağrımız olacaktır.
Türkistan’dan gelen hemşehrilerimizin kanuni yolları kullanarak çalışmayı tercih etmelidirler. Haklarını korumaları ancak bu şekilde mümkün olacaktır. Türkiye’ye turist vizesiyle girdiklerinde ve vizelerini uzatmak istediklerinde kendilerine 6 aylık oturum hakkı verilmekte ve sağlık sigortası yapılmaktadır. Bu ilk 12 ay içerisinde çalışma izni almak için imkan olmaktadır. 12 ay sonunda kaçak duruma düşerlerse hiçbir hak talep edemeyeceklerdir. İşverenden çalışma izni için talepte bulunmaları, pasaportlarını vermemeleri, 12 ay içerisinde kaldıkları yeri emniyete bildirmeleri gerekmektedir.
Türkiye’deki yetkililerin de bu konuda çözüm üretmeleri gerekmektedir. Her türlü iyi niyeti göstererek Türkiye’de çalışmalarına müsamaha gösteriliyorsa da çalışan sayısı arttıkça ve zaman ilerledikçe sıkıntılar artacak, hukuki boşlukları başka unsurlar dolduracaktır.
Çalışma izinlerinde kolaylık gösterilmesi, harç miktarlarının azaltılması, sigorta maliyetlerinin asgari düzeye indirilmesi bunun için ilk atılacak adımlar olabilir. Yurt dışından giriş yapan Türkistanlılara bilgilendirici broşürler hazırlanarak izleyecekleri yollar anlatılmalı, haklarını nasıl koruyacakları öğretilmelidir. Danışma büroları açılarak sağlık ve sosyal haklar konusunda bilgilendirilmelidirler.
“Kaçak İşçi” problemi çözümü zor bir meseledir. Devlet yetkilileri bu konuda sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliğine giderek bu problemin çözümü yönünde adımlar atabilir.
Alim Oktay Çatkal
Türkistan-Der Merkez Yönetim Kurulu üyesi
25.08.2015