“Allah’ın mescidlerinde onun adının anılmasını men’edenlerden, onların harab olmasına koşandan daha zaalim kimdir? Onların (hakkı) oralara korkak korkak girmekden başkası değildir. Dünyâda rüsvaylık onlarındır. Âhiretde en büyük azâb da yine onların” (Bakara Suresi, 114.ayet)
Avustralya kıtasındaki Yenizelanda’nın Christchurch şehrinde, bugün iki camiide Cuma namazı için gelen cemaate yönelik büyük bir katliam gerçekleştirildi. 50’den fazla Müslümanın şehid olmasıyla sonuçlanan silahlı saldırıda 20’si ağır 48 kişinin de yaralı olduğu bildiriliyor. Tarihe 15 Mart 2019 Yeni Zelanda Camii Katliamı olarak geçen olay hakkında TÜRKİSTANDER adına bir basın açıklaması yapıldı. Açıklama metni aşağıdadır:
Bugün Dünya müslümanları olarak büyük bir katliamı daha yaşadık. Yeni Zelanda’da ibadet için iki camiiye gelen müslümanlar, ırkçı bir kaç “Hristiyan- Beyaz”ın silahlı saldırısına uğrayarak 50’den fazla şehid verdiler. Kardeşlerimizin elinde silah yoktu, bulundukları bölgede kimseyle savaş halinde değillerdi. Hepsi tamamen sivildi ve ibadethanelerde Allah’a kulluklarını izhar etmek için toplanmışlardı.
Olayı tertipleyen kişi, isminin Brenton Tarrant ve Avustralyalı olduğunu söyleyen kaatil yayınladığı 72 sayfalık manifestoda bu olayı “beyaz adamın topraklarına gelen göçmenleri engellemesi” olarak tarif etti. Daha önce Norveç’te 77 kişiyi öldüren Breivik‘ten ilham aldığını, Bosna katliamcılarının izinden gittiğini, özellikle Türk düşmanı olduğunu ve bu katliam için iki seneden beri hazırlık yaptığını belirtti.
Batılılar yine bu olayın bir terör eylemi değil münferit bir hadise olduğunu savunacaklar. Uzun süreden beri bütün Avrupa ve Amerika ülkelerinde göçmenlere, Müslümanlara, siyah renkli insanlara yönelik bu saldırılar aralıksız devam ediyor. Batılılar hiç bir saldırıyı “terör” olarak yargılamadılar. Hepsini, sanki hak verircesine hep “psikolojisi bozuk kişilerin bireysel tepkileri” olarak tanımladılar. Alman Gizli Servisi tarafından organize edilen ve 9 kişinin öldürüldüğü “dönerci cinayetleri” bile ört bas edildi. Çünkü yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı Avrupa’da ve Amerika’da iktidardadır. Kim daha fazla göçmen/ Müslüman/ yabancı düşmanlığı yaparsa o daha çok oy alıyor. Donald Trump gibi birisini ‘Başkan’ seçmeye bile utanmadılar. Sağcı- solcu bütün partiler ırkçılık yarışında. Elbette az sayıda da olsa erdemli insan göçmenlerle, aşağılanan farklı din ve kültür mensuplarıyla omuz omuza dayanışmaktadır.
Türkiye’de ise Afrikalı, Suriyeli veya Türkistanlı göçmenlere yönelik yabancı düşmanlığına özenen bazı gruplar, sadece mide bulandırmaktadır.
Eğer 77 kişinin katili Breivik sadece eylemiyle bireysel olarak değil, bu eyleme temel oluşturan ideolojisiyle birlikte yargılansa ve ırkçılık/ yabancı düşmanlığı mahkum edilseydi, Avrupalı liderler, Hristiyanlar bu vahşeti lânetleseler, bu konuda erdemli bir çizgide konsensus oluştursalardı, şimdi bu eylemler bu kadar azgın bir şekilde yayılmazdı.
Avusturalya kıtasındaki bu katliamla eş zamanlı olarak Hollanda’da 100 kadar ırkçının Faslı bir ailenin evine saldırması tesadüf değildir. Aynı gün İsrail askerleri Mescid-i Aksa’ya girerek cemaate saldırmış, kadınları ve Cami görevlilerini yerlerde sürüklemeye cüret etmişlerdir. 20. asırda İsrail’i kurmuş olan Batılı devletler, 21. yüzyılın başında “Haçlı seferini” başlattıklarını ABD Başkanı Bush’un ağzından ilan ettiler. Halkı müslüman olan ülkelerdeki iktidarlar ise çoğunlukla Batılı devletlerin kuklası durumundadır.
Camiilere, ibadethanelere, sivil insanlara yönelik bu vahşi saldırılar çağımızdaki büyük mazlumiyetimizin her alanda devam ettiğini gösteriyor. Yeni Zelanda’da şehid olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyor, Türkistanlı muhacirler olarak Dünya mazlumlarıyla dayanışma içerisinde olduğumuzu bildiriyoruz.
“Hepimiz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz”.
TÜRKİSTANDER GENEL MERKEZİ