İstanbul’daki Türkistanlılar Muhacir Katliamına “Dur!” dedi

İstanbul’da yaşayan Türkistanlılar, Türkistan-Der öncülüğünde bir araya gelerek, muhacirlere yönelik suikastleri protesto etti.

İstanbul’un çeşitli semtlerinden gelerek Fatih’te toplanan binden fazla Özbek, uzun zamandan beri devam etmekte olan muhacir cinayetlerini bir basın açıklaması yaparak protesto etti. Türkistan-Der öncülüğünde yapılan eyleme çok sayıda Türk vatandaşı ile Mazlumder ve Doğu Türkistan Maarif derneği de destek verdi.

“Putin ve İşbirlikcisi Kerimov katlediyor, Dünya bakıyor ! “

“Özbek kardeşlerimiz emanetimizdir, sahip çık ! “

“Ajanların Cinayetlerine son ! “

yazılı pankartlarda, muhtelif tarihlerde katledilen 9 kişinin resimleri de yer aldı.

Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

İlk konuşma Türkistan-Der Genel Başkanı Burhan Kavuncu özetle şunları söyledi:

“ Biz burada Ortaasya’da yaşayan müslüman halklardan Türkiye’ye göçen, hicret eden insanlarız. Biz Türkiye halkının ata yurdu olan Türkistan müslümanlarıyız. Türkiye halkına ve yöneticilerine taleplerimizi dotça ve kardeşçe iletmek istiyoruz. Biz, Türkistan müslümanları, Türkiye’ye hicret etmek mecburiyetinde kaldık. Tıpkı Hazreti Muhammed‘in Medine’ye hicreti gibi. Bu hicretin sebeplerini, Türkiye halkının iyi bilmesi gerekir. Bugün Taşkent scadde ve sokakşlarında sokaklarda başörtülü kadın göremezsiniz. Ezan sesi duyamazsınız. Çocuklar İslam’ı öğrenme ve yaşama imkanından mahrumdur. Hapishaneler dinini öğrenmek, öğretmek ve yaşamak isteyen insanlarla doludur.

Biz Orta Asya Müslüman halklarının feryadına kulak verilsin istiyoruz. Biz zalim bir diktatörün eziyetlerinden kaçtık. Rabbimiz Allah’tır dediğimiz için işkenceye uğramamak için oradan kaçtık. Bu insanların hicret sebeplerini TürkiyeMüslümanlarının iyi anlaması lazım. Çükü muhacirlerin kardeşi ensar olmak mecburiyetindedir. Biz muhacirsek siz de ensar olmaya mecbursunuz.

Özbekistan’da hapishanelerde işkencede öldürdükleri yetmezmiş gibi, yurt dışına kaçan din adamlarını, alimleri, aydın ve gazetecileri de suikastlerle öldürmektedirler. Suikaste uğrayan bazı isimler şöyledir:

1. imom Abdulla O‘tayev 1992 yildan Özbekiston istihbaratı (Milliy Xafvsizlik xizmatlari) tarafından sorgu için götürüldülten sonra bir daha kendisinden haber alınamadı.

2. Tanınmış İslom olimi Abduvali qori 1995 yilda Toşkent havaalanında gözaltına alındı ve hakkında bir daha bilgi alınamadı.

3. 2006 yilda Kırgızistan’ın Karasu şehrindeki “Serahsi Camii” imamı Muhammad Refiq Kamalov, yanındaki ili kişi ile birlikte öldürüldü. Kırgızistan resmi makamları “operasyonu” Özbekistan MHH elemanları yaptı.

4. 2007 yılında yine Kırgızistan’da gazeteci ve insan hakları savunucusu Ali Şir Saipov, Özbek muhalefetini desteklediği için Oş şehrinde öldürüldü.

5. 2010 yilında Rusya Sibiryasında Nur Islom camii imom Isomiddin Akbarov, otomobilinde iki kişi tarafıdan kalaşnikov otomatik silahlarla vurularak öldürüldü. Katiller hala bulunamadı.

6. 2011 yilında O‘zbekiston Halk Harakatining temsilcisi Fuad Şakiri rusya’da su’iqasda uğradı. uyushtirildi. Shokiriy silahlı saldırıda hayatını kaybetti.

7. 2012 yilında İsveç’te muhojirotda bulunan Özbekistanlı islom olimi Abid qori Nazarov’a silahlı saldırıda bulunuldu. Saldırgan Rusya vatandaşı Yuriy Jukovskiy ve iki Özbek yakalandı ve Özbekistan MXX’nın emrinde çalıştıklarını itiraf ettiler. Abid Qori (Hoca) Nazarov iki yıl komada kaldı.

8. Rusya’nın Yekaterinburg şehrinde “Kamolat” madrasasi direktori Muxtorjon aka bıçaklanarak öldürüldü.

Son olarak İstanbul’da, Zeytinburnu’nda geçtiğimiz ay Abdullah Buhari hoca silahlı saldırıda öldürüldü. Katiller yakalandı. Rus FSB ve Özbek MXX hesabına çalıştıklarını itiraf ettiler.

Aynı özelliklere sahip insanlar belirli aralıklarla öldürülüyorsa, buna hukuk dilinde seri katil cinayeti , faillerine de seri katiller denir. Özbekistan müslümanlarının seri katilleri İslam Kerimoz ve Vladimir Putin’dir.

Biz Türkiye’nin müslüman halkından ve yöneticilerinden razıyız. Bizlere evlerini açıp sofralarını paylaştılar. Ancak, biz Türkistanlılar’a “yabancı” muamelesini içimize sindiremiyoruz. Biz yabancı değiliz. Sizin öz be öz kardeşiniziz. Mevzuattan kaynaklanan güçlükler takdir ediyoruz. Ama Türkistanlı kardeşkerinize, Özbekistan’dan buralara gelerek hicret eden müslümanlara, vize ve ikamet işlerinde, vatandaşlık işlerinde daha fazla kolaylık gösterilmelidir.

Özbekistan’daki zulümlerin bitmesi ve Ortaasya halklarının islami özgürlüğe, İslami azadlığa ulaşabilmesi için sonanu kadar direneceğimizi ilan ediyoruz.”

Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar, muhacire ensar olmak gerektiğini belirterek, bunun hem dinin hem de insanlığın bir gereği olduğunu söyledi. Kırgızistan,Doğu Türkistan,Tacikistanve Özbekistan’da zulümler yapılırken duyarsız kalınmaması gerektiğini dile getiren Sarıyaşar, “Son günlerde Fransa‘da kesinlikle tasvip etmediğimiz bir olay yaşandı. Bu olayın dünya basınında ne kadar yer aldığını görüyoruz. 12 insan öldü. Aynı saatlerde İslam topraklarında bizim tespitlerimize göre 300’ün üstünde insan katledildi” ifadelerini kullandı.Türkistan’ın diktatörlerinin zindanlarında ise kaç kişinin öldüğünü bilmiyoruz. Çünkü onlar karanlık bir dehlizdeler. İşte buradaki kardeşlerimiz, orada canlarını verenlerin bize sığınan aileleri, akrabaları. Onlar burayı emin bildiler. Türkiye’ye, Anadolu topraklarına sığınmış Özbek kardeşlerimiz burada katlediliyor. Çünkü kapitalist sistem, onların ajanlarına bizim topraklarımızı yol eyledi. Bu katliamların önlemini almak, halkın oylarıyla iktidara getirdiği hükümetlerin asli görevlerindendir. Türkiye’nin sokakları, Rus, Özbek ve Çin ajanlarına açık alan olmamalıdır. Türkistan’dan gelen kardeşlerimize sahip çıkmak insanlık onurumuzdur. ” ifadelerini kullandı

Doğu Türkistan Maarip Derneği yöneticisi Abdurahmon Abdulahad, “bugun Doğu Turkiston’da da zulümler devam etmektedir. 2006 yılında Özbekistan devletinin Çin’e iade ettiği Doğu Türkistanlı müslümanlar hala hapishanelerde işkence görmektedir.Onlara, ömür boyu hapis cezası verilmiştir. Bugün zolimga qarshi Ö‘zbek, Uyg‘ur, Tojik, Kirg‘iz, Turk va diğer muslumanların birlashish kerak. Doğu Türkistan Müslümanları olarak nerede zulüm varsa orada bulunan kardeşlerimizin yanındayız. Bütün zulüm çeken kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Özbek halkı bizim kardeşimizdir onlara daha fazla sahip çıkacağız. Zalimler yok olacaktır” dedi.

İstanbul’un uzun zamandır şahid olmadığı, görkemli ve geniş katılımlı Özbek eyleminde son konuşmayı Muhacirler adına Özbekçe olarak Nasrullah Domla (Hoca) yaptı. Nasrullah Domla özetle “Biz Türkistanlı muhacirler Türkiye’yi kendi yurdumuz olarak görüyoruz. Türkiye halkına müteşekkiriz. Bizi iyi karşılayıp sahip çıktılar. Bizler para için ya da başka bir menfaat için değil, sadece dinimizi yaşayabilmek için evlerimizi, işlerimizi terkettik. Bu kolay bir şey değildir. Ama hicrette bile büyük zulümlere uğramaktayız. Bu faili belli cinayetlere karşı Türkiye halkının ve devletin daha fazla sahip çıkmasını bekliyoruz” dedi.

Uluslararası Türkistanlılar Dayanışma Derneği Turkiston-Der Genel Başkan Yardımcısı Namoz Normo‘min zulmlar neticesinde halok olanları anlatan bir şiir okudu.

Daha sonra üç kuruluşun ortaklaşa imzaladığı Basın Açıklaması da Dr.Namoz Normo’min tarafından okundu.

Konuşmalar sırasında sık sık, “Türkiye kardeşine sahip çık”, “Katil Kerimov hesap verecek” , “Zulüm Qachon Tuqaydi”, “”Yo’qolsın Zulüm, Kelsin Adolat” sloganları atıldı.

Gruptakiler, duaların okunmasının ardından dağıldı.

Haberin AA tarafından hazırlanan videosu:

http://www.haberler.com/ozbekistan-da-yasanan-cinayetler-protesto-edildi-6857460-haberi/

Haberin İHA tarafından hazırlanan videosu :

http://www.iha.com.tr/video-ozbek-cinayetlerine-protesto-49119/

BASIN AÇIKLAMASI METNİ

YETER !

Özbekistan ve Rusya’nın muhacirlere yönelik cinayetlerini protesto ediyoruz!

Yurt dışına hicret etmek zorunda kalan Özbek muhaliflere yönelik suikastler devam ediyor. En son olarak Türkiye Cumhuriyeti topraklarında İstanbul’da Abdullah Buhari hoca, Rus ve Özbek istihbarat elemanları tarafından öldürüldü.

Daha önce Rusya, Kırgızistan ve İsveç’te yapılan suikastler zincirinin son halkası İstanbul Zeytinburnu oldu.

Özbek muhacirlere yönelik cinayetleri Özbekistan devleti’nin işlediği, Rusya’nın da yardım ve yataklık ederek suça iştirak ettiği ortaya çıkmştır. Bu suikastler, Türkiye’de daha önce işlenen “Çeçen cinayetleriyle” de benzerlik göstermektedir. Çeçenistan’daki Rus işgaline karşı olan Çeçen kardeşlerimiz, Rus istihbaratı ve kukla Kadirov yönetiminin işbirliği ile katledildiler.

Şimdi de, Özbekistan’daki diktatörlük rejimine karşı olan Özbek ilim adamları ve siyasetçiler hedef alınmaktadır.

Özbekistan’daki gayrimeşru Kerimov yönetimi, muhaliflere yönelik kaçırma/ kaybetme, suikast düzenleme gibi saldırılarına 1992 yılında başladı.

İlk kaçırılan İslam alimi/ İmam Abdulla Utaev 1992 yılından beri kayıptır. Özbekistan’da istihbarat elemanları tarafından sorgulanmak üzere götürüldükten sonra kendisinden bir daha haber alınamadı.

İkinci olarak tanınmış İslam alimi Abdulvali Qari, 1995 yılında Taşkent havaalanından götürüldü ve bir daha haber alınamadı.

Bundan sonra gerçekleştirilen önemli başlıca suikastlerden bazıları:

2006 yılında Kırgızistan’ın Karasu şehrinde Serahsi Camii imamı Muhammad Rafiq Kamalov, yanında bulunan iki kişi ile birlikte öldürüldü. Kırgızistan resmi makmları tarafından yapılan açıklamaya göre ‘operasyonu’ Özbekistan MHH elemanları gerçekleştirdi.

2007 yılı 24 Ekim’de Kırgızistan’da gazeteci ve insan hakları savunucusu Alişir Saipov‘a yapıldı. Kırgızistan vatandaşı olan Alişir Saipov, Özbek muhaliflerle işbirliği yaptığı için Oş şehrinde silahla vurularak öldürüldü.

2010 yılı Ekim ayında, Rusya Sibiryası Nur İslam Camii imamı Isomiddin Akbarov hoca arabadayken iki şahıs tarafından kalaşnikof silahlarla öldürüldü.Katiller bulunamadı.

2011 yılında Moskova’da, Özbekistan Halk Hareketi Rusya temsilcisi Fuat Şakiri‘ye düzenlendi. Şakiri Rusya’nın İvanova şehrinde 24 Eylül 2011 günü yapılan silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybetti.

2012 yılında İsveç’te Özbekistanlı İslam alimi Abid Qari Nazarov‘a yapıldı. 2 Şubat 2012 yılında İsveç’in Stromsund şehrinde Rus asıllı Yuri Jukovskiy isimli şahis Abid Qari Nazarov‘a evinin önünde yakın mesafeden ateş açarak suikast yaptı. Ağır yaralanan Abid Qari, iki yıl komada kaldıktan sonra geçtiğimiz günlerde komadan çıktı. Nazarov’a yapılan saldırı ile ilgili biri kadın üç kişi yakalandı ve Özbekistan istihbaratı ile ilişkilerini itiraf ettiler.

Rusya’nın Yekaterinburg şehrindeki Kamalat Medresesi’nin müdürü Muxtorjon Aka bıçaklanarak öldürüldü.

Sonuncu suikast 10 Aralık 2014 günü İstanbul’da Abdullah Buhari hocaya karşı gerçekleştirildi. Buhari hoca, silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybetti. Katiller ve azmettiriciler yakalandı ve suçlarını itiraf etti. Olayın faili yine aynı idi: Özbekistan istihbaratı MHH ve Rus istihbratı FSB.

Bu saldırı, suikast ve cinayetlerden başka yüzlerce kişi Özbekistan’da işkence altında can vermiştir. İşkencede öldürülenler arasında, 1999 yılında Türkiye’nin “işkence yapılmayacağı ve öldürülmeyeceği” konusunda yazılı teminat aldıktan sonra Özbekistan’a teslim ettiği Zeynüddin Askarov da bulunmaktadır. Yine Özbekistan’ın işkenceleriyle ünlü Jaslik hapishanesinde 2000 yılında diri diri kaynar suda haşlanarak öldürülen Muzaffer Avaz’ov unutulmamıştır.

Özbekistan halkı, Sovyet kalıntısı faşist Kerimov diktatörlüğü altında, en temel insani haklarından mahrum durumdadır. Dini eğitim, ibadet ve hicab yasaklarının yanısıra, siyasi örgütlenme, basın ve konuşma özgürlüğü bulunmamaktadır. Bu sebeplerle yüzbinlerce Özbekistanlı ülkelerini terketmek zorunda kalmıştır.

Özbekistan’da ekonominin çökmesine de sebep olan Kerimov Diktatörlüğü, ayakta kalabilmek için sürgündeki muhaliflere suikast düzenlemektedir. Türkiye devletinin topraklarında, Türkiye’nin de hukukuna tecavüz ederek yapılan bu saldırıları lanetliyoruz.