ÖZKAD yeniden deprem bölgesinde

06 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinin 2. gününde deprem bölgesine gidip hem arama kurtarma çalışmalarına katılan, hem de hazırladıkları Türkistan pilavını depremzedelere dağıtan ÖZKAD heyeti, 13 gün sonra çalışmalarına ara vermişti.

Gönüllü grupların dönmeye başlamasıyla deprem bölgesinde ihtiyacın büyüdüğü yönünde bilgiler gelmesi üzerine Türkistanlı Özbek grubu yeniden Hatay’a hareket etti. 25 Şubat’tan itibaren depremzedelere pilav ve çorba dağıtımı yeniden başladı. ÖZKAD temsilcilerinden alınan bilgiye göre İskenderun merkezinde kurulan aşhanada günlük 20 bin kişilik pilav yapılıyor. Yapılan yemekler Hatay ilçe ve köylerinde afetin yoğun etkilediği yerlerde dağıtılıyor.

Dün Antakya Ovakent’te Türkistan pilavı dağıtan Özbekler, yardım çalışmalarının devam edeceğini söylediler.

TÜRKİSTANDER HABER MERKEZİ

Devami

“Adalet Bakanlığı neden belirsiz ifadeler kullanmaya başladı” veya Yolsuzluğa Karşı Mücadelede başörtüsünün rolü hakkında

Özbekistan’da güzel bir uygulama var. Bir kanun tasarısı hazırlandığında önce “ahali muhakemesine” yani kamuoyunun tartışmasına açılıyor. İsteyen her vatandaş lâyihanın tümü veya herhangi bir maddesi hakkında görüşlerini bildirebiliyor. Yolsuzlukla Mücadele kapsamında hazırlanan “Devlet Memurları İçin Âdab-Ahlâk Kodeksi” başlığı altında hazırlanan kanun tasarısı da “ahali muhakemesine” açıldı. Tasarının 32. maddesinde yer alan “memurların dış görünüşünde siyasi, ideolojik veya dinî yaklaşımlarını yansıtan giysilerle veya sembollerle iş yerinde bulunması yasaktır” ibaresi tepkilere yol açtı. Maddenin, büyük çoğunluğu İslâm dinine inanan Özbekistan halkının yaşayışında kısıtlama öngördüğü, bunun da Anayasa’daki “vicdan erkinliği” esaslarına aykırı olduğu belirtiliyor. Özbekistan’ın önemli sosyal medya vasıtalarından azon.uz sitesi bu durumu eleştiren bir yazı yayımladı. Aşağıda  Nurbek Gafurov imzalı yazının Türkiye Türkçesi’ne çevirisi ile Özbekçe metnini sunuyoruz.

TÜRKİSTANDER HABER MERKEZİ

  13.12.2021

Dün Adalet Bakanlığı tarafından, “Devlet Memurları İçin Adab-Ahlak Kuralları” taslağı görüşüldü. Bununla, Özbekistan Cumhurbaşkanı’nın 6 Temmuz 2021 tarih PF-6257 sayılı emri ile onaylanan  “Yolsuzlukla Mücadele Hakkında 2021-2022 Yıllarında Öngörülen Devlet Programının 2. paragrafında belirtilen görevler” dikkate alarak, Özbekistan Cumhuriyeti’nde devlet memurlarının adab-ahlakının yegane kaidelerini belirlemek, devlet işleyişinde suistimallerin önünü almak ve yolsuzluğa karşı mücadelenin etkinliğini artırmak esasi maksad olarak belirlendi.

Biz bu “Devlet Memurları adab-ahlak Kodeksi”nin tüm maddelerini inceledik. Hakikaten yolsuzlukla mücadele için iyi bir proje oluşturulmuş. Ancak yasa taslağının 32. maddesinde belirtilen talepler bizi şaşırttı: “Devlet teşkilatlarındaki tüm çalışanların, işyerinde siyasi ve ideolojik görüşlerini veya din ile münasebetlerini yansıtan elbiseler giymeleri veya simgeleri takmaları yasaktır.”

Bu maddenin nasıl yorumlanması gerektiğine açıklık getirmek için Adalet Bakanlığı ile temasa geçtik. Bakanlık basın sözcüsü Sevara Urinbayeva bize şöyle cevap verdi: “Vicdan Özgürlüğü ve Dini Teşkilatlar Hakkındaki Kanun’a göre, Özbekistan Cumhuriyeti’nde din devletten ayrıdır. Ayrıca devlet,  farklı dinlere inanan ve inanmayan vatandaşlar, farklı dinlere mensup dini teşkilatlar arasında karşılıklı saygı ve anlayış oluşmasını teşvik eder. Dini fanatizme ve aşırılığa, ilişkilerin zıtlaşması ve ağırlaştırılmasına, farklı mezhepler arasında düşmanlığı artırmaya yönelik eylemlere izin vermez.

Anayasa’nın 12. maddesine göre hiçbir ideoloji devlet ideolojisi olarak kurulamaz.

Bir de iç düzenleme kuralları var. Ona göre bazı yerlerde zorunlu kıyafetler istenir.”

“Vicdan Özgürlüğü ve Dini Teşkilatlar Hakkında”ki kanunda, “dini kıyafet” kavramını kaldırılmıştı, lakin “Devlet Memurlarının Adab-Ahlak Kuralları”nın 32. maddesinde “dini tutumları yansıtan giysiler giyme” ibaresi yer almıştır. Bu nasıl açıklanabilir? Kamu kurumlarında çalışan kadınlarımızın başörtüsü bu kanunla yasaklanacak mı? Bu soruların yanıtlarını Sevara Urinbayeva‘dan da aldık. “Devlet kurumlarında böyle olacak. Bu memurlar için bir gerekliliktir” dedi Sevara Urinbaeva. Buradan anlaşılıyor ki, eğer hiçbir değişiklik olmadan bu “Devlet Memurlarının Adab-Ahlak Kodeksi”  onaylanırsa başörtülü  kadınlarımızın kamuda çalışması zorlaşacaktır.

Tartıştığımız “dinle irtibatını yansıtan elbiseler giymek” cümlesiyle ilgili olarak Ezan grubu çalışanı Gayratkhoja Gafforkhodjaoğlu, Facebook sayfasında şunları belirtti:

Devlet memurlarının Adab-Ahlak Kaideleri” konusunda iki mühim nokta: 1.Bu kaideler Yolsuzluğa Karşı Mücadele kapsamında düzenlenmiştir, 2. Bilinen bazı yabancı ülkelerin tecrübesinden yararlanılmıştır.

 1.Çalışanların kıyafetlerinin yolsuzlukla hiçbir ilgisi yoktur. Şimdiye kadar kimsenin tarif edemediği “dini kıyafet” yerine yeni bir “dinle irtibatını yansıtan kıyafet” konsepti getirerek ne elde edilmek isteniyor? Parlamenter Meclisi hakkında “Halk onların kanunlarla yönetmelerini istiyor” başlıklı bir yazı yayınlayan Adalet Bakanlığı neden yeni muğlak terimler kullanmaya başladı?

2.İncelenen harici devletlerin yasal düzenlemelerine baktık, yani ABD, Rusya, Kazakistan, Moldova, hatta Bulgaristan belgelerinin HİÇ BİRİSİNDE “dinle münasebetini aks ettiren elbise”ye yakın bir ifade bulamadık! Giyiniş kuralları konusu ya hiç gündeme gelmemiş veya başka şeyler konuşuluyor.

Neden yolsuzluk mağlup edilemiyor denilirse, mes’ul teşkilatların bu “mücadele”ye başka konuları ilave ettiklerini ve sonucunda esas meselenin kalıp gittiğini söylemek mümkün, maalesef!

İşbu layihanın hürmetli mes’ulleri, mesele memurların kıyafetlerinde değil. Bunu anlamanızı istiyoruz. Vicdan (inanç) hürriyetine içten saygı duyalım. Hiç olmasa özünüz tarafından defalarca yükseltilen cinsiyet eşitliğine riayet edin. Devlet kurumlarında mes’ul görevlerdeki kadınların sayısının artırmayı “başörtü”lüleri serbest bırakarak sağlamak ister misiniz? Bir teşebbüste bulunsanız niye ek bir sorun yaratasınız ki? Yolsuzlukla böyle mi mücadele edilecek? Tanış biliş kayırmacılığına, bölgeciliğe, aşiretçiliğe karşı böyle mi yol  tutulacak? Kamu kaynaklarının yağmalanmasının durdurmak “kadınlar giyimi” ile mi sağlanacak?”

Bu meseleye açıklık getirmek maksadıyla sosyal ağlarda faaliyet gösteren, her bir kanun ve kararname ile ilgili fikir ve mülahazalarını bildiren yurttaşlarımızın görüşlerini merak ettik. Onlardan biri Facebook kullanıcısı Mahfuza Nazarova sözkonusu yasa tasarısı hakkında bir dizi tenkidî, lâkin esaslı fikirlerini bildirdi.

“Sual: Devlet memurlarının iş kıyafeti var mı ve bu forma hangi format ve de temayüllere dayanarak seçilerek uygulamaya konuşmuştur?

Dini kıyafet denildiğinde ne anlamalıyız?

Eğer eşarp kastediliyorsa, eşarp dini bir giysi değil, sadece bir baş örtüsüdür. Sarık, rahibelerin giysisi, piskoposların kıyafeti, boyna astıkları haç, dini kıyafet olarak adlandırılabilir.

Kıyafet konusundaki  kısıtlamalar Anayasa’da belirlenen normlara ve Vicdan Özgürlüğü Kanunu’nun maddelerine aykırı değil mi?

Sonra ne için sadece dini kıyafet, başka her türlü kıyafetler mümkün mü?! Mesela, mini etek, şort, kot pantolon, yırtık pantolon, dar, çok açık gömlekler…

Mümkün değilse, neden onlar hakkında hiçbir şey söylenmiyor?

Ayrıca neden alkollü içkiler ve sarhoş edici madde kullanımı, seyahat, evlilik dışı gizli münasebetlerde bulunmak, küfürlü konuşmak, el kaldırmak,  şiddete uygulamanın mümkün olmadığına ilişkin hükümler yok?!

Kamuoyunda tartışmaya açılsa, gerçekten, geri dönüp yeniden gözden geçirilmeli.

Evet, bu arada çalışanların zorunlulukları yazılırken haklarını da hatırda tutmak gerek. Dünyadaki uygulamalara bakıldığında bir devlet memuru sıradan bir vatandaştır, sadece mesai saatlerinde görevlidir ”diye yazdı Mahfuza Nazarova.

Kanun taslağı ahalinin muhakemesine açıldığından bu yana, yurttaşlarımız tarafından taslak kanun üzerine yapılan teklifleri de inceledik. Ne yazık ki, halkımız çıkarılacak kanunlardan memnun değil lâkin, kanunlar onaylanmadan önce ahali muhakemesine açıldığında, çoğunluk buna kayıtsız kalmaktadır. Sadece “Devlet Memurlarının Adab-Ahlak Kuralları” layihasına baktığımızda, kanun taslağının tartışmaya açılmasının üzerinden beş gün geçmiş olsa da varı yoğu  sadece beş tane teklif sunulmuş. Bu tekliflerden dördü Kanun’un 32. maddesinde değişiklik yapılması hakkındadır.

Taslak yasa için öneriler şunlar:

Gayratkhoja Saydaliev (girişimci):

“32. madde. Devlet memurlarının dış görünüşü konusundaki talepler” bölümündeki “… devlet teşkilatlarında tüm çalışanlara iş yerinde siyasi ve ideolojik görüşlerini ya da dine karşı tutumlarını yansıtan giysilerde olmaları veya simgelerini takarak bulunmaları  yasaktır” maddesine açıklık ve kesinlik getirilmelidir. Bu madde ile devlet işlerinde görev yapan kadınlarımızın  başörtüsü takmaları yasaklanabilir mi?”

Hatice Ramazan kızı Erdonova (devlet memuru):

“32. madde. Devlet memurunun dış görünüşüne aid talepler”  Bilgili ve selahiyetli (yetkin), gerçekten profesyonel kadroların sayısını artırmaya ihtiyaç duyulduğu bir zamanda, böyle bir norm bazı kadınlar için bir ayrımcı bir engel olur. Başörtüsü meselesi acı bir nokta olmaya devam ediyor. İmkan vererek iş yeterliliğine bakmak daha faydalıdır”.

Qalandar Beknazarov (girişimci):

“Anayasada din ve  inanç özgürlüğü belirlenmiştir. Ülkemizin vatandaşlarının çoğunluğu İslam dinine inanıyor. İslam dinine inanan bir kişi, Şeriat’ın (dinin) gerekliliklerini karşılayan bir elbise giymesi şarttır. Kabul edilecek olan bu belgenin 32. maddesinin 2. bendindeki kılık kıyafet zorunluluğu Anayasamızın özüne aykırı değil mi?”

Bobir Muratov (girişimci):

“Çıkar çatışmaları, yolsuzlukla ilgili iyi tavsiyeler verilmiş. Herkes için aynı şekilde işlerse olur.

Sadece halkımızın çoğunluğunun Müslüman olduğunu bile bile, dini özelliklerin eklenmesi biraz garip. Buna daha fazla izah verilmesi gerekir.

Demokraside halkın çoğunluğunun çıkarları dikkate alınmıyor mu?”

Yukarıdaki fikirlerden çıkan sonuca göre, halkın muhakemesine açılan kanun taslağının 32. Maddesinin yeniden ele alınması, maksada muvafık olacaktır.

Bu Kanun taslağını ahali muhakemesine sunan  Adalet Bakanlığı şimdi de “kadın haklarını güçlendirmeye yönelik bir takım ciddi öneriler” sunuyor. Doğrusu, bu bakanlığın yaptığı işler anlaşılmaz.

Nurbek G’ofurov

https://azon.uz/content/views/adliya-vazirligi-nega-mujmal-iboralarni

 

“Adliya vazirligi nega mujmal iboralarni qo‘llashni boshlayapti?” yoxud korruptsiyaga qarshi kurashda ro‘molning o‘rni haqida

 6358 

Kuni kecha Adliya vazirligi tomonidan «davlat xizmatchilarining odob-axloq kodeksi» loyihasi muhokamaga qo‘yilgan. Unda O‘zbekiston Respublikasi Prezidentining 2021 yil 6 iyuldagi PF–6257-son Farmoni bilan tasdiqlangan Korruptsiyaga qarshi kurashish bo‘yicha 2021-2022 yillarga mo‘ljallangan davlat dasturining 2-bandida belgilangan vazifalarni inobatga olib hamda O‘zbekiston Respublikasida davlat xizmatchilarining odob-axloqining yagona qoidalarini belgilash, davlat xizmatida suiiste’molchiliklarning oldini olish va korruptsiyaga qarshi kurashish samaradorligini oshirish asosiy maqsad sifatida belgilangan. Biz ushbu “davlat xizmatchilarining odob-axloq kodeksi”ning barcha moddalari bilan tanishib chiqdik. Haqiqatdan ham korruptsiyaga qarshi kurashish uchun yaxshi loyiha shakllantirilgan. Lekin bizni kodeks loyihasining 32-moddasida keltirilgan talablar hayron qoldirmoqda. Unda «Davlat tashkilotlarida barcha xodimlarga ish joyida bir xilda ularning siyosiy va mafkuraviy qarashlarini yoki dinga munosabatini aks ettiruvchi liboslarda bo‘lish yoki belgilarni taqib yurish taqiqlanadi» deyiladi. Biz bu moddani qay yo‘sinda talqin qilish kerakligiga aniqlik kiritish maqsadida Adliya vazirligi bilan bog‘landik. Bizga vazirlik matbuot kotibi Sevara Urinbaeva shunday javob berdi: «Vijdon erkinligi va diniy tashkilotlar to‘g‘risida»gi Qonunda O‘zbekiston Respublikasida din davlatdan ajratilgan. Shuningdek, Davlat turli dinlarga e’tiqod qiladigan va ularga e’tiqod qilmaydigan fuqarolar, turli dinlarga mansub diniy tashkilotlar o‘rtasida o‘zaro murosa va hurmat o‘rnatilishiga ko‘maklashadi, diniy aqidaparastlik hamda ekstremizmga, munosabatlarni qarama-qarshi qo‘yish va keskinlashtirishga, turli konfessiyalar o‘rtasida adovatni avj oldirishga qaratilgan xatti-harakatlarga yo‘l qo‘ymaydi.

Konstitutsiyaning 12-moddasiga asosan hech qaysi mafkura davlat mafkurasi sifatida o‘rnatilishi mumkin emas.

Shuningdek ichki tartib qoidalar bor. Unga asosan ayrim joylarda dress kod talab etiladi”. 

«Vijdon erkinligi va diniy tashkilotlar to‘g‘risida»gi Qonunda «diniy libos» tushunchasi olib tashlangan edi, lekin «davlat xizmatchilarining odob-axloq kodeksi»ning 32-moddasida «dinga munosabatini aks ettiruvchi liboslarda bo‘lish» jumlasi kiritilgan. Buni qanday izohlash mumkin? Davlat tashkilotlarida ishlaydigan ayollarimizning ro‘mol o‘rashi ham ushbu kodeks bilan endi taqiqlab qo‘yiladimi? Bu savollarga ham Sevara Urinbaevadan javob oldik. «Davlat tashkilotlarida faqat shunaqa bo‘ladi. Bu davlat xizmatchilariga qo‘yilgan talab» dedi Sevara Urinbaeva. Bundan shuni anglash mumkinki agar hech bir o‘zgartirishlarsiz ushbu «davlat xizmatchilarining odob-axloq kodeksi» tasdiqlansa yana davlat ishida ishlaydigan ro‘mol o‘raydigan ayollarimizga qiyin bo‘ladi. Aynan biz muhokama qilayotgan «dinga munosabatini aks ettiruvchi liboslarda bo‘lish» jumlasi to‘g‘risida Azon guruhi xodimi G‘ayratxo‘ja G‘afforxo‘ja o‘g‘li feysbukdagi o‘z sahifasida shunday izoh qoldirgan: «Davlat xizmatchilarining yagona odob-axloq qoidalari» bo‘yicha 2 muhim nuqta: 1. Ushbu qoidalar korruptsiyaga qarshi kurash doirasida ishlab chiqilgan. 2. Ma’lum bir xorijiy davlatlar tajribasidan foydalanilgan.

1. Xodimlarning kiyinishini korruptsiyaga umuman aloqasi yo‘q. Agar kamtarroq kiyinish kerak deyilsa, tushunamiz, ozgina odobdan dars o‘tilibdi, deb, lekin o‘zi zo‘rg‘a qutulganimiz, shu vaqtgacha hech kim tariflab berolmagan «diniy libos» o‘rniga yangi «dinga munosabatni aks ettiruvchi libos» tushunchasini kiritib, nimaga erishilmoqchi? Parlament majlisi haqida «insonlar ularni qonunlar asosida boshqarishlarini istaydilar» nomli maqola chiqargan Adliya vazirligi nega yana yangi mujmal iboralarni qo‘llashni boshlayapti?

2. O‘rganilgan xorijiy davlatlar kodekslarini ko‘rib chiqdik, aynan AQSh, Rossiya, Qozog‘iston, Moldova va, hatto, Bolgariya hujjatlari, lekin HECh BIRIda «dinga munosabatni aks ettiruvchi libos»ga yaqin jumla ham topolmadik! Kiyinish madaniyati haqida ularda yo umuman gapirilmagan, yo boshqa narsa aytilgan.

Nega korruptsiyani yengib bo‘lmaydi desa, mas’ul tashkilotlar bu «kurash»ga boshqa narsalarni ham qo‘shib yuborishlarini va shuning oqibatida asosiy masala qolib ketishini aytish mumkin, afsus!

Hurmatli ushbu loyiha mas’ullari, muammo xodimlarning kiyimida emas. Buni tushunishingizni so‘raymiz. Vijdon (e’tiqod) erkinligini chin dildan hurmat qilaylik! Hech bo‘lmasa o‘zingiz tomoningizdan ko‘p bora ko‘tariladigan gender tengligining rioyasini qiling. Davlat organlarida mas’ul lavozimlarda ayollar sonini ko‘paytirishga «ro‘molli»larning bo‘shatish orqali erishmoqchimisizlar? Nega bir tashabbus bilan chiqsangiz qo‘shimcha muammo yaratasiz? Korruptsiyaga qarshi shunday kurashiladimi? Tanish-bilishchilik, mahalliy urug‘-aymoqchilikka qarshi shunday yo‘l tutiladimi? Davlat mablag‘larini talon-taroj qilinishi to‘xtatish «ayollar kiyimi» bilan hal qilinadimi?”.

Biz bu masalaga oydinlik kiritish maqsadida ijtimoiy tarmoqlarda faol bo‘lgan, har bir chiqayotgan qonun va farmonlarga o‘z fikr va mulohazalarini bildirib boradigan yurtdoshlarimiz fikri bilan qiziqdik. Shulardan biri feysbuk foydalanuvchisi  Mahfuza Nazarova ushbu kodeks loyihasi haqida bir qator tanqidiy, lekin asosliy fikrlarni bildirgan. “Savol: davlat xizmatchisining ish formasi bormi va bu forma qaysi format hamda tamoyillar asosida tanlangan va joriy etilgan?

Diniy libos deganda nimani tushunishimiz kerak?

Agar ro‘mol nazarda tutilgan bo‘lsa, ro‘mol – diniy libos emas, u shunchaki bosh kiyim. Salla, rohibalarning libosi, yepiskoplarning libosini, osib yuradigan xochini diniy libos desa bo‘ladi.

Liboslar bo‘yicha cheklovlar Konstitutsiyada belgilangan normalar hamda “Vijdon erkinligi to‘g‘risida”gi Qonunning moddalariga zid emasmi?

Keyin nima uchun aynan diniy libos, boshqa har qanday liboslar mumkinmi shunda?! Masalan, miniyubka, shorti, jinsi shim, yirtiq shimlar, tor, o‘ta ochiq ko‘ylaklar…

Mumkin bo‘lmasa, nega ular haqida hech narsa deyilmagan?..

Bundan tashqari, spirtli ichimliklar va mast qiluvchi moddalar qabul qilishi, sayoq yurishi, turmushi bo‘la turib, yashirincha ishqiy munosabatlarda bo‘lishi, so‘kinib gapirishi, qo‘l ko‘tarish, zo‘ravonlik qilish mumkinmasligi bo‘yicha bandlar nega yo‘q?!

Jamoatchilik muhokamasiga qo‘yilgan bo‘lsa, chindan ham, qayta ko‘rib chiqishsin.

Ha, aytgancha, xizmatchilarning majburiyatlari yozilganida huquqlariniyam eslab o‘tish kerak. Davlat xizmatchisiyam mundoq olib qaraganda – oddiy fuqaro, faqat ish payti xizmatchi” deb yozadi Mahfuza Nazarova.

Ushbu kodeks loyihasi aholi muhokamasiga qo‘yilgandan buyon yurtdoshlarimiz tomonidan kodeks loyihasiga berayotgan takliflarini ham o‘rgandik. Achinarlisi shundaki, xalqimiz chiqarilayotgan qonunlardan norozi bo‘lishadi, lekin qonunlar tasdiqlanishidan oldin aholi muhokamasiga qo‘yilganda bunga ko‘pchilik befarq qaramoqda. Birgina «davlat xizmatchilarining odob-axloq kodeksi» loyihasini oladigan bo‘lsak kodeks loyihasi muhokamaga qo‘yilganiga besh kun bo‘lsada bor yo‘g‘i beshta taklif berilgan. Bu takliflarning  to‘rttasi kodeksning 32-moddasiga o‘zgartirish kiritish to‘g‘risida.

Kodeks loyihasiga berilgan takliflarni keltirib o‘tsak: 

G‘ayratxo‘ja Saydaliev (tadbirkor):

«32-modda. Davlat xizmatchisining tashqi ko‘rinishiga oid talablar» bo‘limidagi «…Davlat tashkilotlarida barcha xodimlarga ish joyida bir xilda ularning siyosiy va mafkuraviy qarashlarini yoki dinga munosabatini aks ettiruvchi liboslarda bo‘lish yoki belgilarni taqib yurish taqiqlanadi» bandini aniqroq ochib bersangiz. Ushbu band bilan davlat ishlarida xizmat qiluvchi ayol-qizlarimizga ro‘mol o‘rash taqiqlanishi mumkinmi?».

Xadicha Ramazon qizi Erdonova (davlat xizmatchisi):

«32-modda. Davlat xizmatchisining tashqi ko‘rinishiga oid talablar» bilim va salohiyatli, chinakam kasbiga sadoqatli kadrlarni ko‘paytirish kerak bo‘lgan bir vaqtda bunday norma birmuncha ayollar uchun to‘siq bo‘liq qoladi. Ro‘mol masalasi og‘riqli nuqtaligicha qolmoqda… Imkoniyat berib ish salohiyatini nazorat qilgan foydaliroq”.

Qalandar Beknazarov (tadbirkor):

«Konstitutsiyada din, e’tiqod erkinligi belgilangan. Davlatimizning aksariyat fuqarolari islom diniga e’tiqod qiladi. Islom diniga e’tiqod qiluvchi shariat (din) talabiga tushadigan libosni kiyishi shart. Ushbu qabul qilinayotgan hujjat 32 moddasi 2-bandida libosga nisbatan quyilayotgan talab Konstitutsiyamizning mohiyatiga zid emasmi».

Bobir Muratov (tadbirkor):

«Manfaatlar to‘qnashuvi, korruptsiya bo‘yicha yaxshi tavsiyalar berilgan. Hamma uchun bir xil ishlasa bo‘ldi. 

Faqat xalqimizni asosiy qismi musulmon ekanligini bila turib, diniy atributlarni qo‘shib ketilgani sal g‘alati. Bunga ko‘proq izoh berilishi kerak.

Demokratiyada xalqning ko‘pchilik qismining qiziqishlari hisobga olinmaydimi?».

Yuqoridagi fikrlardan kelib chiqqan holda muhokamaga qo‘yilgan kodeks loyihasining 32-moddasi qaytadan ko‘rib chiqilsa maqsadga muvofiq bo‘lardi.

Bu kodeks loyihasini aholi muhokamasiga qo‘ygan Adliya vazirligi endi «ayollar huquqlarini kuchaytirish bo‘yicha qator jiddiy takliflar»ni ilgari surmoqda. To‘g‘risi bu vazirlikning qilayotgan ishlari tushunarsiz.

Nurbek G‘ofurov

«Адлия вазирлиги нега мужмал ибораларни қўллашни бошлаяпти?» ёхуд коррупцияга қарши курашда рўмолнинг ўрни ҳақида

 

Куни кеча Адлия вазирлиги томонидан «давлат хизматчиларининг одоб-ахлоқ кодекси» лойиҳаси муҳокамага қўйилган. Унда Ўзбекистон Республикаси Президентининг 2021 йил 6 июлдаги ПФ–6257-сон Фармони билан тасдиқланган Коррупцияга қарши курашиш бўйича 2021-2022 йилларга мўлжалланган давлат дастурининг 2-бандида белгиланган вазифаларни инобатга олиб ҳамда Ўзбекистон Республикасида давлат хизматчиларининг одоб-ахлоқининг ягона қоидаларини белгилаш, давлат хизматида суиистеъмолчиликларнинг олдини олиш ва коррупцияга қарши курашиш самарадорлигини ошириш асосий мақсад сифатида белгиланган. Биз ушбу “давлат хизматчиларининг одоб-ахлоқ кодекси”нинг барча моддалари билан танишиб чиқдик. Ҳақиқатдан ҳам коррупцияга қарши курашиш учун яхши лойиҳа шакллантирилган. Лекин бизни кодекс лойиҳасининг 32-моддасида келтирилган талаблар ҳайрон қолдирмоқда. Унда «Давлат ташкилотларида барча ходимларга иш жойида бир хилда уларнинг сиёсий ва мафкуравий қарашларини ёки динга муносабатини акс эттирувчи либосларда бўлиш ёки белгиларни тақиб юриш тақиқланади» дейилади. Биз бу моддани қай йўсинда талқин қилиш кераклигига аниқлик киритиш мақсадида Адлия вазирлиги билан боғландик. Бизга вазирлик матбуот котиби Севара Уринбаева шундай жавоб берди: «Виждон эркинлиги ва диний ташкилотлар тўғрисида»ги Қонунда Ўзбекистон Республикасида дин давлатдан ажратилган. Шунингдек, Давлат турли динларга эътиқод қиладиган ва уларга эътиқод қилмайдиган фуқаролар, турли динларга мансуб диний ташкилотлар ўртасида ўзаро муроса ва ҳурмат ўрнатилишига кўмаклашади, диний ақидапарастлик ҳамда экстремизмга, муносабатларни қарама-қарши қўйиш ва кескинлаштиришга, турли конфессиялар ўртасида адоватни авж олдиришга қаратилган хатти-ҳаракатларга йўл қўймайди.

Конституциянинг 12-моддасига асосан ҳеч қайси мафкура давлат мафкураси сифатида ўрнатилиши мумкин эмас.

Шунингдек ички тартиб қоидалар бор. Унга асосан айрим жойларда дресс код талаб этилади”. 

«Виждон эркинлиги ва диний ташкилотлар тўғрисида»ги Қонунда «диний либос» тушунчаси олиб ташланган эди, лекин «давлат хизматчиларининг одоб-ахлоқ кодекси»нинг 32-моддасида «динга муносабатини акс эттирувчи либосларда бўлиш» жумласи киритилган. Буни қандай изоҳлаш мумкин? Давлат ташкилотларида ишлайдиган аёлларимизнинг рўмол ўраши ҳам ушбу кодекс билан энди тақиқлаб қўйиладими? Бу саволларга ҳам Севара Уринбаевадан жавоб олдик. «Давлат ташкилотларида фақат шунақа бўлади. Бу давлат хизматчиларига қўйилган талаб» деди Севара Уринбаева. Бундан шуни англаш мумкинки агар ҳеч бир ўзгартиришларсиз ушбу «давлат хизматчиларининг одоб-ахлоқ кодекси» тасдиқланса яна давлат ишида ишлайдиган рўмол ўрайдиган аёлларимизга қийин бўлади. Айнан биз муҳокама қилаётган «динга муносабатини акс эттирувчи либосларда бўлиш» жумласи тўғрисида Azon гуруҳи ходими Ғайратхўжа Ғаффорхўжа ўғли фейсбукдаги ўз саҳифасида шундай изоҳ қолдирган: «Давлат хизматчиларининг ягона одоб-ахлоқ қоидалари» бўйича 2 муҳим нуқта: 1. Ушбу қоидалар коррупцияга қарши кураш доирасида ишлаб чиқилган. 2. Маълум бир хорижий давлатлар тажрибасидан фойдаланилган.

1. Ходимларнинг кийинишини коррупцияга умуман алоқаси йўқ. Агар камтарроқ кийиниш керак дейилса, тушунамиз, озгина одобдан дарс ўтилибди, деб, лекин ўзи зўрға қутулганимиз, шу вақтгача ҳеч ким тарифлаб беролмаган «диний либос» ўрнига янги «динга муносабатни акс эттирувчи либос» тушунчасини киритиб, нимага эришилмоқчи? Парламент мажлиси ҳақида «инсонлар уларни қонунлар асосида бошқаришларини истайдилар» номли мақола чиқарган Адлия вазирлиги нега яна янги мужмал ибораларни қўллашни бошлаяпти?

2. Ўрганилган хорижий давлатлар кодексларини кўриб чиқдик, айнан АҚШ, Россия, Қозоғистон, Молдова ва, ҳатто, Болгария ҳужжатлари, лекин ҲЕЧ БИРИда «динга муносабатни акс эттирувчи либос»га яқин жумла ҳам тополмадик! Кийиниш маданияти ҳақида уларда ё умуман гапирилмаган, ё бошқа нарса айтилган.

Нега коррупцияни енгиб бўлмайди деса, масъул ташкилотлар бу «кураш»га бошқа нарсаларни ҳам қўшиб юборишларини ва шунинг оқибатида асосий масала қолиб кетишини айтиш мумкин, афсус!

Ҳурматли ушбу лойиҳа масъуллари, муаммо ходимларнинг кийимида эмас. Буни тушунишингизни сўраймиз. Виждон (эътиқод) эркинлигини чин дилдан ҳурмат қилайлик! Ҳеч бўлмаса ўзингиз томонингиздан кўп бора кўтариладиган гендер тенглигининг риоясини қилинг. Давлат органларида масъул лавозимларда аёллар сонини кўпайтиришга «рўмолли»ларнинг бўшатиш орқали эришмоқчимисизлар? Нега бир ташаббус билан чиқсангиз қўшимча муаммо яратасиз? Коррупцияга қарши шундай курашиладими? Таниш-билишчилик, маҳаллий уруғ-аймоқчиликка қарши шундай йўл тутиладими? Давлат маблағларини талон-тарож қилиниши тўхтатиш «аёллар кийими» билан ҳал қилинадими?”.

Биз бу масалага ойдинлик киритиш мақсадида ижтимоий тармоқларда фаол бўлган, ҳар бир чиқаётган қонун ва фармонларга ўз фикр ва мулоҳазаларини билдириб борадиган юртдошларимиз фикри билан қизиқдик. Шулардан бири фейсбук фойдаланувчиси  Маҳфуза Назарова ушбу кодекс лойиҳаси ҳақида бир қатор танқидий, лекин асослий фикрларни билдирган. “Савол: давлат хизматчисининг иш формаси борми ва бу форма қайси формат ҳамда тамойиллар асосида танланган ва жорий этилган?

Диний либос деганда нимани тушунишимиз керак?

Агар рўмол назарда тутилган бўлса, рўмол – диний либос эмас, у шунчаки бош кийим. Салла, роҳибаларнинг либоси, епископларнинг либосини, осиб юрадиган хочини диний либос деса бўлади.

Либослар бўйича чекловлар Конституцияда белгиланган нормалар ҳамда “Виждон эркинлиги тўғрисида”ги Қонуннинг моддаларига зид эмасми?

Кейин нима учун айнан диний либос, бошқа ҳар қандай либослар мумкинми шунда?! Масалан, миниюбка, шорти, жинси шим, йиртиқ шимлар, тор, ўта очиқ кўйлаклар…

Мумкин бўлмаса, нега улар ҳақида ҳеч нарса дейилмаган?..

Бундан ташқари, спиртли ичимликлар ва маст қилувчи моддалар қабул қилиши, саёқ юриши, турмуши бўла туриб, яширинча ишқий муносабатларда бўлиши, сўкиниб гапириши, қўл кўтариш, зўравонлик қилиш мумкинмаслиги бўйича бандлар нега йўқ?!

Жамоатчилик муҳокамасига қўйилган бўлса, чиндан ҳам, қайта кўриб чиқишсин.

Ҳа, айтганча, хизматчиларнинг мажбуриятлари ёзилганида ҳуқуқлариниям эслаб ўтиш керак. Давлат хизматчисиям мундоқ олиб қараганда – оддий фуқаро, фақат иш пайти хизматчи” деб ёзади Маҳфуза Назарова.

Ушбу кодекс лойиҳаси аҳоли муҳокамасига қўйилгандан буён юртдошларимиз томонидан кодекс лойиҳасига бераётган таклифларини ҳам ўргандик. Ачинарлиси шундаки, халқимиз чиқарилаётган қонунлардан норози бўлишади, лекин қонунлар тасдиқланишидан олдин аҳоли муҳокамасига қўйилганда бунга кўпчилик бефарқ қарамоқда. Биргина «давлат хизматчиларининг одоб-ахлоқ кодекси» лойиҳасини оладиган бўлсак кодекс лойиҳаси муҳокамага қўйилганига беш кун бўлсада бор йўғи бешта таклиф берилган. Бу таклифларнинг  тўрттаси кодекснинг 32-моддасига ўзгартириш киритиш тўғрисида.

Кодекс лойиҳасига берилган таклифларни келтириб ўтсак: 

Ғайратхўжа Сайдалиев (тадбиркор):

«32-модда. Давлат хизматчисининг ташқи кўринишига оид талаблар» бўлимидаги «…Давлат ташкилотларида барча ходимларга иш жойида бир хилда уларнинг сиёсий ва мафкуравий қарашларини ёки динга муносабатини акс эттирувчи либосларда бўлиш ёки белгиларни тақиб юриш тақиқланади» бандини аниқроқ очиб берсангиз. Ушбу банд билан давлат ишларида хизмат қилувчи аёл-қизларимизга рўмол ўраш тақиқланиши мумкинми?».

Хадича Рамазон қизи Эрдонова (давлат хизматчиси):

«32-модда. Давлат хизматчисининг ташқи кўринишига оид талаблар» билим ва салоҳиятли, чинакам касбига садоқатли кадрларни кўпайтириш керак бўлган бир вақтда бундай норма бирмунча аёллар учун тўсиқ бўлиқ қолади. Рўмол масаласи оғриқли нуқталигича қолмоқда… Имконият бериб иш салоҳиятини назорат қилган фойдалироқ”.

Қаландар Бекназаров (тадбиркор):

«Конституцияда дин, эътиқод эркинлиги белгиланган. Давлатимизнинг аксарият фуқаролари ислом динига эътиқод қилади. Ислом динига эътиқод қилувчи шариат (дин) талабига тушадиган либосни кийиши шарт. Ушбу қабул қилинаётган ҳужжат 32 моддаси 2-бандида либосга нисбатан қуйилаётган талаб Конституциямизнинг моҳиятига зид эмасми».

Бобир Муратов (тадбиркор):

«Манфаатлар тўқнашуви, коррупция бўйича яхши тавсиялар берилган. Ҳамма учун бир хил ишласа бўлди. 

Фақат халқимизни асосий қисми мусулмон эканлигини била туриб, диний атрибутларни қўшиб кетилгани сал ғалати. Бунга кўпроқ изоҳ берилиши керак.

Демократияда халқнинг кўпчилик қисмининг қизиқишлари ҳисобга олинмайдими?».

Юқоридаги фикрлардан келиб чиққан ҳолда муҳокамага қўйилган кодекс лойиҳасининг 32-моддаси қайтадан кўриб чиқилса мақсадга мувофиқ бўларди.

Бу кодекс лойиҳасини аҳоли муҳокамасига қўйган Адлия вазирлиги энди «аёллар ҳуқуқларини кучайтириш бўйича қатор жиддий таклифлар»ни илгари сурмоқда. Тўғриси бу вазирликнинг қилаётган ишлари тушунарсиз.

Нурбек Ғофуров

Devami

Taliban etkisi: Özbekistan güvenlik güçleri radikal gruplar üzerindeki kontrolü sıkılaştırıyor

Eylül ayında Özbek kolluk kuvvetleri radikal dini gruplara karşı mücadelesini hızlandırdı ve aktif dini grupların adreslerine baskın düzenledi.

Azadlık’ın kolluk kuvvetlerindeki kaynaklarına göre, bu önlemler Afganistan’daki iktidarın Taliban’a devredilmesi ve Özbekistan’da dini radikalizm tehdidinin artmasından sonra başladı.

Surkhandarya bölgesindeki kaynaklara göre, Afganistan sınırındaki bölgelerde Devlet Güvenlik Teşkilatı ve İçişleri Bakanlığı’nın denetimi güçlendirildi. Genel olarak, dini bir tabakaya sahip ailelerin ve tesettürlü kadınların aileleri üzerindeki kontrol güçlendirildi.

Özbek İçişleri Bakanlığı’na göre, geçtiğimiz ay içinde çoğu Hizb-ut Tahrir üyesi olduğundan şüphelenilen yaklaşık 200 kişi gözaltına alındı.

Resmi verilere göre , Özbekistan Ceza Kanunu’nun 159 ve 244 2. maddeleri uyarınca ceza davalarında çeşitli sürelerle yaklaşık 100 tutuklu gözaltına alındı . Geri kalanlar İdari Suçlar Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca idari sorumluluğa getirildi.

Aynı zamanda, İçişleri Bakanlığı kaynaklarına göre, sosyal ağların Özbek kesimi de dahil olmak üzere Özbek toplumunun İslamlaşma sürecinin son birkaç yılda yoğunlaştığına dair korkular var.

– Uzun süredir çeşitli radikal grupların daha aktif hale geldiğine dair sinyaller alınıyor. Bilirsin, her zaman gözetim altındaydılar. Ancak Güvenli Bölge Harekatı’nın başlamasının ardından adreslere baskın düzenlendi ve maddi delili olan kişiler gözaltına alındı. Çoğu daha önce cezaevlerinde görev yapmış listelerde ön olarak yer aldı. Arananlar listesinde olanlar var …, – isminin açıklanmaması koşuluyla, Taşkent’in ilçelerinden birinde İçişleri Bakanlığı’nda müfettiş olarak çalışan Özodlik’in bir kaynağı dedi.

Başka bir eski İçişleri Bakanlığı yetkilisine göre, son yıllarda böyle bir baskın olmadı.

Ona göre, Shavkat Mirziyayev’in iktidara gelmesiyle, dini özgürlüklerin sağlanması, “kara listeye alınanlar” üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması, bir dizi tutuklu inananın serbest bırakılması, dini nüfusun ve inananların sayısının korkularını önemli ölçüde ortadan kaldırdı. hükümette arttı.

Aynı zamanda, eski müfettiş, Taliban’ın Afganistan’da iktidara gelmesinin de Özbekistan’daki dindar insanlara Taliban desteğinin bir işareti olduğunu öne sürdü.

Özbekistan’daki dini konuları takip eden bir Özbek gazeteciye göre, Taşkent ve diğer bazı bölgelerdeki tutuklamalar ülkenin dini cemaati arasında paniğe neden olmadı.

Çoğu durumda bu tür tutuklamaların asılsız suçlamalarla veya yasaları ihlal ederek yapıldığından, İslam Kerimov döneminde bu tür davaların hızla kamuya açık hale geldiğini hatırlattı.

Ancak Shavkat Mirziyayev iktidara geldiğinden beri hiçbir toplu tutuklama, yargılama veya tutuklama olmadı.

Sosyal ağlarda, bir dizi aktivist, gazeteci ve siyaset bilimci, Afganistan’da Taliban’ın iktidara gelmesiyle, sosyal ağlardaki dini ve laik tabakalar arasındaki uçurumun arttığını, özellikle Taliban’ı destekleyen Özbeklerin sayısının arttığını belirtiyor. .

İslam Kerimov döneminde Afganistan, dini radikalizmin ve uluslararası terörizmin kaynağı olarak görülüyordu. Hükümet sadece Afganistan’da radikal gruplara katılan Özbekleri değil, akrabalarını da sıkı bir şekilde kontrol etti. Özbek kolluk kuvvetleri, radikal dini gruplara mensup veya bunlarla bağlantıları olduğundan şüphelenilen bağımsız inananlara sistematik işkence yapmakla da eleştirildi.

Eleştirmenler, Kerimov rejimini güvenlik ihlallerini haklı çıkarmak için İslami radikalizm tehdidini kullanmakla suçladı.

Çeşitli tahminlere göre, İslam Kerimov döneminde dini ve siyasi suçlamalarla mahkumların sayısı 12.000’e ulaştı.

İslam Kerimov’un 2016’da vefatından sonra, halen başbakanken Shavkat Mirziyayev, din politikasında reform sözü verdi, özellikle tutuklama, tutuklama ve ceza infaz prosedürünü basitleştirdi.

Yasaklı dini örgüt ve hareketlerin binlerce şüpheli üyesi kara listeden çıkarıldı. Shavkat Mirziyayev bir konuşmasında bu listelerdekilerin sayısının 17 bine ulaştığını, kendisinden çıkarılanların sayısının ise 16 bin olduğunu söyledi.

Analistler, Özbekistan’ın İslam Kerimov’un yönetimi sırasında sürekli olarak kısıtlanan dini özgürlüğü geri kazandığını, ancak içeride ve dışarıda dini radikalizm tehdidini artıran faktörlerin devam ettiğini söylüyor.

https://rus.ozodlik.org/a/31491680.html

Devami

Sinemacı Yazar Abdukarim Mirzayev Azad qılındı

10 Aralık gecesi İstanbul’daki evinden gözaltına alınan Özbekistanlı sinemacı yazar  Abdukarim Mirzayev, dün (12 Ocak 2021) serbest bırakıldı. Türkiye Göç İdaresi’nin Silivri’deki Binkılıç Geri Gönderme Merkezi’nde “idari gözetim” altında tutulan Mirzayev’in evine döndüğü öğrenildi.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün “soruşturma” gerekçesiyle gözaltına aldığı ünlü sanatçı, herhangi bir suç unsuru bulunmadığı halde serbest bırakılmamıştı. Emniyet güçleri Abdukarim Mirzayev’i serbest bırakmayarak Göç İdaresi’ne teslim etti. Göç İdaresi de GGM (Geri Gönderme Merkezi)’nde idari gözetim altına aldı. Yapılan inceleme sonucunda Mirzayev’in sınırdışı edilmesine gerek olmadığı anlaşıldı. Abdukarim Mirzayev Türkiye’de yüksek lisans yapmak amacıyla bulunuyor.

Türkiye’deki Geri Gönderme Merkezleri’nde hiç bir suçu olmadığı halde çok sayıda Özbek, Tacik, Kırgız gibi Türkistan ülkeleri vatandaşları idari gözetim altında tutuluyor.

TÜRKİSTANDER HABER MERKEZİ

 

Devami

ÖZBEKİSTAN’DA İŞKENCEDE BİR AYDA 3. ÖLÜM

Geçtiğimiz Haziran ayının 18’inde, Taşkent’te bir mahkum daha ailesine ölü olarak teslim edildi. Böylece bir ay içinde işkencede ölenlerin sayısı üçe çıktı.

Bundan önceki ölüm olayında Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyayev, “İçişleri Bakanlığı’nın halktan özür dilemesini” talep etmişti.

20 Mayıs 2020 günü Namangan’da Husanhan hocanın cezaevi çıkışında öldürülmesinin ardından, Andican şehrinde gözaltında bulunan A. Abdukerimov İçişleri Bakanlığı görevlileri tarafından 11 Haziran günü ailesine ölü olarak teslim edilmişti. 18 Haziran’da da Taşkent’te ölen Ferruh Hıdırov‘la birlikte 30 gün içinde “işkencede ölenlerin sayısı” üçe yükseldi.

Xusanxon Domla 2008’den beri hapishanede tutuluyordu

Husanhan (Xusanxon) hoca 2008 yılından beri “dini gerekçelerle anayasal düzene karşı olmak” suçlamasıyla tutuklu bulunuyordu. 2020 yılı Mayıs ayında çıkarıldığı mahkemede tarafından “şimdiye kadar boşu boşuna hapiste kalmışsınız” denilerek serbest bırakılmıştı. Tahliye kararının ardından İİB (İçişleri Bakanlığı) yetkilileri tarafından yeniden gözaltına alınan Husanhan hoca, bir kaç gün sonra ölü olarak ailesine teslim edildi. Özbekistan cezaevlerinde İslam Kerimov döneminde suçsuz olarak tutuklanan daha kaç tane hocanın “boşu boşuna” yattığı bilinmiyor.

Mayıs ayında Andican’da gözaltına alınan A.Abdukerimov‘un, göz altına alınıp İİB binasına girmesinden sonra resmi kayıtlara göre “hayatı ve sağlığı için tehlikeli bir şekilde zor kullanıldığı, kanunsuz olarak gözaltında tutulduğu ve bunun sonucunda da sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine 1 Haziran’da hastaneye sevk edildiği” ve 11 Haziran günü de vefat ettiği anlaşıldı. Abdukerimov soruşturmasının değerli taş ticaretiyle ilgili bir şikayet üzerine yürütüldüğü bildirildi. İİB binasında yapılan işkence sonucunda ölüm olayının kesinleşmesi üzerine başlatılan soruşturmada, 3 memur “işkence sonucu ölüme sebep olmak” suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine konuldu.

Abdukerimov’un işkencede öldüğünün kesinleşmesinden kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyayev, “Adil yargılamayı sağlamak ve Yolsuzlukla mücadele sistemini geliştirmek” konulu bir video konuşmasında “Neden operasyon-arama-sorgulama’yı kontrol eden savcılar, İçişleri (Bakanlığı) yetkilileri, <<Bundan biz sorumluyuz>> diye çıkıp konuşmuyor, <<Bu görevlilerin bilgisini artırmadık, kanun dairesinde çalışmayı, insanlara muamele etmeyi öğretmedik>> diye neden halktan özür dilemiyorsunuz? Bu gibi nahoş olayların tekrar etmemesi için hangi teşkilat veya şube müdürü net bir plan veya program geliştirdi? Bin esefle söylemeliyim ki, sizlerin duyarsızlığı ve cehaleti, reformlarımızı itibarsızlaştırmakta” dedi. (kun.uz’dan aktaran BBC )

2020 yılı içinde ve son 30 gün içinde meydana gelen üçüncü “işkencede ölüm” olayı ise 18 Haziran günü Taşkent’te Hıdırov Ferruh Enveroviç‘in vefatı. Hastane kayıtlarına göre “Tutuklu hasta odasında otururken dengesini kaybederek yüzüstü düşüp, burun ve dudaklarının üzerinde sıyrıklar oluşması sonucu gerekli tedavisinin yapıldığı” iddia ediliyor.

Yakınlarına dayandırılan bilgiye göre, mahkumiyet süresi biten Ferruh Hıdırov bir süre önce ailesine telefon ederek, hapishane yetkililerinin para talep ettiklerini söylemiş, hatta banka hesap numaralarını vermiş.

Özbekistan’da 20 Mayıs-20 Haziran günleri arasındaki 30 gün içinde meydana gelen işkencede ölüm olaylarının ilki dinî muhalif bir hocanın, Husanhan Hocanın şehadetine sebep olurken, diğer iki maktulün adli vak’alardan dolayı işkence gördükleri belirtiliyor.

TÜRKİSTANDER HABER MERKEZİ

Devami

TÜRKİSTANDER: GGM’LERDEKİ GÖÇMENLER SERBEST BIRAKILSIN

  • Türkiye’deki 28 Geri Gönderme Merkezi’ndeki 20 bin kişilik kapasiteye karşın, çok daha fazla göçmen buralarda tutuluyor. “Gözetim” altında tutulan Türkistanlı göçmenler, korona virüsü tehdidi altında
  • GGM’lerde bulunan göçmenler hakkında herhangi bir ceza veya suçlama yok. Sadece tedbir amaçlı tutuluyorlar
  • Siyasi görüşleri ve dinî yaşamları sebebiyle ülkeleri tarafından “radikal” olarak nitelenen Türkistanlılar, Türkiye’den “uluslararası korunma” ya da “uzun dönemli oturma izni” istiyor
  • Terör örgütleriyle veya komşu ülkelerdeki savaşlarla hiç bir ilgisi olmayan Türkistanlılar ve aileleri, konulan G-87 gibi güvenlik kodları sebebiyle zor durumda
  • Türkistanlı hemşerilerimizin daha fazla mağdur olmamaları için Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nce “Ulusal Pandemi önlemi olarak re’sen serbest bırakılmalarını” bekliyoruz

Kısa adı TÜRKİSTANDER olan Uluslararası Türkistanlılar Dayanışma Derneği, koronavirüs salgınının ülke genelinde yayılması üzerine, Türkiye’deki 28 GGM (Geri Gönderme Merkezi)’nde tutulmakta olan Türkistanlı göçmenler için harekete geçti. Koronavirüs tedbirleri kapsamında, cezaevlerinden 90 bin kişinin çıkmasını öngören yasa düzenlemesinin TBMM’de görüşülmeye başlanması üzerine, Türkistanlılar da, GGM’de tutulan hemşerilerinin serbest bırakılmasını bekliyor. Türkistanlı (Özbek, Uygur, Kırgız, Tacik, Türkmen, Kazak) muhacir ailelerin taleplerini iletmek üzere, Türkistander Genel Başkanı Burhan Kavuncu Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne yazılı olarak başvuruda bulundu.

“KEYFİ G-87 KODU HAYATIMIZI KARARTTI!”

Haklarında herhangi bir mahkeme kararı, suç unsuru, belge, suçlama olmaksızın “YTS” yani “Yabancı Terörist Savaşçı” tanımı yapılarak G-87 güvenlik tahdit kodu konulan Özbek, Uygur, Tacik, Kırgız ve diğer Türkistanlılar’ın gözetim altında tutulmasının “tedbir amaçlı” olduğu savunuluyor. Terör örgütleriyle veya komşu ülkelerdeki savaşlarla hiç bir ilgileri olmadığı halde, evinden, işinden koparılarak gözetim altına alınan Türkistanlı göçmenler ve aileleri perişan durumda. Açıkça hukuk dışı olan bu uygulama, Türkiye mahkemeleri tarafından çoğu kez durduruluyor. Ancak mahkeme süreci aylarca sürdüğü için, göçmen ailelerin içinde bulunduğu durum katlanılmaz bir hal almakta.

GGM’LERDEKİ TÜRKİSTANLILAR SERBEST BIRAKILSIN!

Geri Gönderme Merkezleri’nin toplam kapasitesi 20 bin kişi olmasına rağmen Türkistanlı muhacirlerin, çok daha fazla sayıda göçmenle bir arada kalması ve virus salgını tehlikesiyle yüz yüze bulunmaları, Türkistanlı aileler arasında endişeye sebep oldu. Esasen kuruluşu sırasında “sınırdışı edilecek yabancıların kalacağı misafirhane” olarak tasarlanan GGM’ler, daha çok hapishane formatında olmaları ve bazı şüpheli dayak vb olaylar nedeniyle kamuoyunda tartışılıyor. Türkistanlıların endişe ve isteklerini dile getiren TÜRKİSTANDER, bir dilekçe ile Göç İdaresi’ne başvurarak Türkistanlı muhacirlerin GGM’lerden serbest bırakılmaları için re’sen karar verilmesini talep etti. Genel Başkan Burhan Kavuncu imzasıyla hazırlanan dilekçede şu hususlar yer alıyor:

TC İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE- ANKARA

Bilindiği gibi Kovid-19 salgını nedeniyle cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerle ilgili bir yasal düzenleme yapılmaktadır.

Göç İdaresi Geri Gönderme Merkezleri’nde de çeşitli Türkistan ülkeleri (Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan, Doğu Türkistan) vatandaşı olan çok sayıda üyemiz bulunmaktadır. Üyemiz olan veya olmayan bu kişiler hakkında çeşitli nedenlerle Sınırdışı İşlemi başlatılmış olsa da, mevcut şartlarda bu kararların uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Çok kolay ve hızlı bir şekilde yayılan salgın, GGM’lerde bulunanların sağlığını da tehdit etmektedir. Gözetim altındakiler ve aileleri endişe içerisindedir.

Esasen üyelerimiz herhangi bir suç işlememiş, haklarındaki kodların çoğu vatandaşı oldukları ülkelerin isteği üzerine konulmuş olup, TC mahkemelerinin “kod koymayı gerektirecek bilgi ve bilge bulunmadığı” gerekçesiyle iptal kararları verdiği malumunuzdur.

6458 sayılı yasanın 57.maddesinde belirtildiği üzere idari gözetimin süreli olması da göz önünde bulundurularak, “sınırdışı kararının durdurulması/ güvenlik kodunun iptali” için dava açmış bulunan Türkistanlı hemşerilerimizin ve ailelerinin daha fazla mağdur olmamaları için makamınızca “Ulusal Pandemi önlemi olarak re’sen serbest bırakılmaları” için gereğini saygılarımla arz ederim.”

Devami

Özbeklerin zengin ekmek kültürü

Özbeklerin günlük yaşantılarının yanı sıra düğün ve kız isteme gibi özel günlerde tükettikleri ekmeklerin, yapılış yöntemi ve içeriklerine göre çok farklı çeşidi bulunuyor.

19 Ocak 2019 11:38

Özbeklerin vazgeçilmezleri arasında yer alan ekmekler arasında “navvay”, “patır”, “katlama”, “gıcdalı”, “şırmay”, “abı”, “laçıra”nın yanı sıra soğanlı, etli, kuyruklu, susamlı çeşitler yer alıyor.

Özbekistan’da “nan” denilen ekmek için şarkılar, atasözleri ve deyimler bulunuyor. Ülkede halk, günlük yaşamlarında ayrı bir yere sahip ekmeğe her zaman büyük saygı gösteriyor ve çocuklarına küçük yaşlardan başlayarak ekmeğe saygı duyulması gerektiğini öğretiyor. Özbekler, ekmeği hiçbir zaman çöpe atmıyor ve sofraya da üst tarafını ters şekilde bırakmıyor.

Günlük tüketimin yanı sıra özel günler, misafirler ve askere gidecekler için özel ekmekler hazırlayan Özbekler, misafirlerini ekmekle karşılayıp ekmekle uğurluyor. Özbekler, uzun süre evden ayrılanlara “yolculukta yoldaş olması” dileğiyle ekmek veriyor, ayrıca ekmeği bir parça ısırtarak, yakınları dönene kadar evinde saklıyor ve böylece bıraktığı rızkına tekrar kavuşacağına inanıyor. Odada yalnız uyuyan çocuğunun yastığının altına ekmek koyan Özbekler, böylece çocuğa kötülüklerin gelmeyeceğine inanıyor.

Evlilik öncesi tarafların kararlılığını belirtmek için “nan sındırma” (ekmek kırma) diye adlandırdıkları özel bir tören yapılıyor. Buna göre, damat tarafının getirdiği ekmeklerin kırılarak sofraya konulması gelin tarafının düğüne razı olduğu anlamına gelir. Özbekler için ekmek üzerine yapılan yemini bozmaktan daha kötü bir şey ise yok.

Dükkandan çift sayıda ekmek almaya, günlük yaşantı ve iyi günlerinde sofraya çift sayıda ekmek koymaya özen gösteren Özbekler, sofradaki ekmeğin çift olmaması durumunda bir ekmeği ikiye bölerek, sofradaki ekmek sayısının çift olmasını sağlarlar. Taziye veya ölenleri anma merasimlerinde ise sofraya tek sayıda ekmek bırakılıyor.

Özbek köylerindeki evlerin bahçesinde tandırlar bulunuyor. Köydeki her evin yaptığı ekmeğin üzerindeki desenler de farklı oluyor. Günümüzde de köylerde komşular birbirlerine ekmek verme geleneğini sürdürüyor. Özbekler, ekmeğin hangi evden geldiğini desenden anlayabiliyor.

Ünü sınırları aşan “Semerkant ekmeği”

Sadece Semerkant’ta yapılan bu ekmeğin tadı, ülke sınırlarını aşmış bulunuyor. Tarifi ve yapılışı babadan oğula geçen “Semerkant ekmeği”, ailenin erkekleri tarafından yapılıyor. Çok lezzetli ve dayanıklı olan bu ekmekler bozulmadan bir aydan fazla saklanabiliyor. Özbekler, diğer yörelerde hazırlanan “Semerkant” ekmeğinin Semerkant’taki kadar lezzetli ve dayanıklı olmadığını söylüyor.

Rivayete göre, doğduğu Andican’ı beylikler arasında çıkan savaş yüzünden terk ederek, Hindistan topraklarını fetheden Babür Şah, Semerkant ekmeğini çok özler ve bundan dolayı Semerkant’tan ekmek ustalarını getirtir.

Babür Şah, Semerkantlı en ünlü ekmek ustaları tarafından hazırlanan Semerkant ekmeğinden memnun kalmaz ve ustaya ekmeğin hazırlanmasında hamura neyi katmadığını sorar. Semerkantlı usta da “Sultanım, sizin emriniz üzerine bu ekmeğe katılan tüm malzemeleri Semerkant’tan getirdik. Ancak Semerkant’ın havasını suyunu getiremedik” diye cevap verir.

https://www.trtavaz.com.tr

Devami