TÜRKİSTANDER İFTARI: KARDEŞLİK YOLUNDA GÜÇLÜ BİR ADIM

  • TÜRKİSTANDER 1439 yılı Ramazan ayının 9. gününde verdiği iftar yemeğinde, Türkistanlı muhacirler ile  Türkistan dostlarını buluşturdu. Özellikle Türkiyeli ensarların yoğun ilgi gösterdiği iftar programında,          Üsküdar Gençlik Merkezi’nin 500 kişilik salonu yetersiz kaldı.
  • Ramazan iftarı buluşmasına Türkistanlılar da yoğun bir katılım gösterdi. Özellikle yeni dönem                  muhacirler Zeytinburnu, Başakşehir, Fatih ve Pendik belediyelerinin tahsis ettiği araçlarla Kısıklı’daki ifta-   ra geldiler. İftar yemeğinde Mihman lokantasında hazırlanan Türkistan pilavı ikram edildi.
  • İftar öncesinde Kur’an-ı Kerim okundu ve hazırlanan sinevizyon gösterildi. Sinevizyonda tarihteki  Türkis- tan büyükleri, bugün yaşanan sıkıntılar ve Türkistanlıların protestoları ile TÜRKİSTANDER faaliyetlerine   yer verildi.

İftarda bir hoş geldiniz konuşması yapan TÜRKİSTANDER Başkanı Burhan Kavuncu Türkistan’daki son   durumlar hakkında kısa bilgiler verdi. Kavuncu’nun altını çizdiği hususlar şöyle:

“ÇİN’DE ETNİK TEMİZLİK. ÖZBEKİSTAN, TACİKİSTAN, TÜRKMENİSTAN’A DÖNÜŞ KAPILARI KAPALI!”

  • Öncelikle Çin işgalindeki Doğu Türkistan’daki zulüm Dünya’nın sessizliği önünde artarak devam etmektedir. İnkar, asimilasyon, imha siyaseti, kitlesel tutuklamalar ve işkenceler, göç ettirme ve yerleşimlerle etnik temizliğe, Doğu Türkistan’ı Türkistanlılardan arındırmaya dönüşmüştür. Doğu Türkistanlılar artık yok edilme noktasına gelmektedir. Kamuoyu bu konuda daha duyarlı davranmalıdır.
  • Batı Türkistan ülkelerinden Özbekistan’da nisbî  bazı iyileşmeler olmasına rağmen dindarlar için henüz kapılar açılmadı. Devlet Güvenlik Hizmeti Başkanı İhtiyar Abdullaev “dinî extremistlere ve kendine siyasi muhalif diyen gruplara dönüş kapısı kapalı” diyerek bu konudaki beklentilere son verdi. Özbekistan Ceza Yasası‘ndan “İslam ve aşırılık kelimelerinin yan yana kullanılması doğru değil” denilerek “dinî extremizm” kavramını çıkarılırken, DXX başkanının bu talihsiz ifadesi, eski dönem kalıntılarının hala etkili olduğunu göstermektedir.
  • Tacikistan’da İslamî isimlere dahi yasak getiren İmamali Rahmanov rejimi baskılarını artırmıştır. Yolsuzluk ve işkence olayları çoğalmaktadır.
  • Türkmenistan’da 1991’den beri yolsuzluk, işkence ve siyasi / dinî baskılar aralıksız devam etmektedir.
  • Türkiye yöneticileri, ülkelerindeki bu durumu göz önünde bulundurarak, Türkistanlı muhacirlere “oturma izinleri” konusunda kolaylık göstermelidir. Sığınmacı statüsü veya insanî ikamet teskeresi uygulaması devam etmelidir. (Burhan Kavuncu’nun konuşmasının tam metni haberin sonunda).
   Gazeteci Selahattin Eş Çakırgil

Türkiyeli ensarlar adına da Üsküdar Belediye Başkan Yardımcısı Mete Yapıcı ve gazeteci Selahattin Eş Çakırgil birer selamlama konuşması yaptılar. Selahattin Eş, muhacir olmanın zorluklarından ve ensar olmanın faziletlerinden örnekler verdi. Mete Yapıcı da, Üsküdar Belediyesi’nin Türkistanlılara hizmet etmekten     memnun olduğunu ve hizmetlerin devam edeceğini bildirdi.

İftar programı Tahir Abdullah hocanın duasıyla sona erdi.

Türkistander Başkanı Burhan Kavuncu’nun 1439 iftar konuşmasının tamamı:

Elhamdulillahi Rabb-il-alemin, Assalatu vassalamu ala Muhammed ve ala alihi ve ashabihi ecmain.
Muhterem Türkistanlılar ve Türkistan dostları, muhacir ve ensar kardeşlerim. Ramazan iftarı davetimize icabet ettiğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Bu Ramazan ayının bütün ümmetimize hayır, mağfiret, günahlardan arınma ve iyi bir başlangıca vesile olmasını, dualarımızın kabulünü, başta Filistinli ve Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz olmak üzere zulme maruz kalan bütün mazlumlara bir kurtuluş ümidi doğmasını niyaz ederim.
 DOĞU TÜRKİSTAN: YOK EDİLMEK İSTENEN BİR HALK
Bu vesile ile önce Doğu Türkistan’dan bahsetmek istiyorum. 1949’dan beri Çin işgali altında olan Doğu Türkistan’da yaklaşık 40 milyon Türkistanlı yok edilme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Yıllardan beri, Dünya’nın gözleri önünde adları zorla değiştirilen, en ufak bir itirazda veya hak talebinde katliamlara uğrayan, ibadetlerine izin verilmeyen, alimleri hapishanelerde şehid düşen, ülke adı bile Sin Kiang diye değiştirilen, Türkistan ismini ağzına bile alamayan Doğu Türkistan, bunca inkar, asimilasyon, katliam ve işkenceden sonra, şimdi de eğitim ve zorunlu yer değiştirme adı altında yok edilmeye çalışılmaktadır. Yüzbinlerce Türkistanlı, Çin’in Hoten bülgesine nakledildi, Doğu Türkistan’daki Çin nüfusu ise  %70’e  yaklaştı. Belki önümüzdeki yıllarda Doğu Türkistan diye bir ülke ve bir halk kalmasın diye, bunun için uğraşıyorlar, Allah muhafaza. Geçtiğimiz 1 yılda Çin zindanlarında şehid olan Abdulhamid Damolla ile Muhammed Salih damolla’ya ve diğer şehid kardeşlerimize Allah’tan rahmet diler şehadetlerinin kabulünü niyaz ederiz.
BATI TÜRKİSTAN: ON MİLYON GÖÇMEN VERDİ
Batı Türkistan’da ise bazı olumlu gelişmeler olmakla birlikte, geçmişin yaralarının kapanması kolay değil. Sözde bağımsız olduğumuz 1991’den sonra Batı Türkistan ülkeleri o kadar kötü yönetildi ki, Kazakistan dışında, 10 milyondan fazla Özbek, Tacik, Türkmen, Kırgız ülkelerinden ayrılarak ekmek parası için başka ülkelere gitmek zorunda kaldı. Başta Rusya olmak üzere Kore, Arap ülkeleri ve Türkiye’ye giden mihnetçiler, ucuz işgücü olarak çalışıp ailelerine para göndermeye çalışıyorlar. Ülkelerinde muhalefeti yok eden diktatörler, dindarları, muhalifleri, sürgünde dahi rahat bırakmayarak çeşitli suikastler tertiplediler. Özellikle Özbek ve Tacikistanlı ajanlar, Türkiye’de, Rusya’da ve Avrupa ülkelerinde bir çok muhalifi öldürüp yaraladılar. Bunlar arasında İsveç’te Abid Qori, Türkiye’de Abdullah Buhari ve Ömer Ali Kuvvatov da saldırıya uğrayanlar arasında olup, videoda, bu suikastlere karşı yaptığımız narazılık, protesto gösterilerini izlediniz.
ÖZBEKİSTAN’DA REFORMLAR VE ENGELLER
Özbekistan’da zalim Kerimov’un ölmesinden sonra, başta işkencenin kalkması olmak üzere önemli iyileşmeler yaşandı. (En son 2017 yılı içinde iki kişi MXX tarafından işkencede öldürülmüştü). Camiilerde ezan okunması, işyerlerinde seccade bulundurmak, kadınların sokaklarda başörtüsüyle yürümesi serbest oldu. Hafızlık okulları, İmam Buhari ve Ali Şir Nevai kültür merkezleri açıldı. Hapishanelerden gazeteciler, yazarlar, Kur’an öğrettiği için tutuklu bulunan 3 bine yakın insan bırakıldı. Daha önce fişlenen 16 bin kişi “kara listeden” çıkarıldı. İşkence ve yolsuzluk kurumu olan MXX kapatıldı, bir çok işkenceci tutuklandı. Bunlar iyi gelişmeler. Ancak, MXX yerine kurulan Devlet Güvenlik Hizmeti teşkilatının başına getirilen İxtiyar Abdullaev Senato’da yaptığı konuşmada “reformların bunlarla sınırlı olduğunu, yurt dışındaki dini extremistlere ve siyasi muhaliflere kapı açılmadığını” açıkladı. Hatta isim de vererek, “Erk ve Birlik taraftarlarının fitne peşinde olduğunu, dini aşırılığın da sistem için tehdit teşkil ettiğini” söyledi. Kamuda ve okullarda hicap yasağı tam olarak kalkmadı. 18 yaşından küçük çocukların camiiye gitmesinin serbest bırakıldığı açıklandı ama, önceki gün, Ramazan’ın 8. akşamında Taşkent, Namangan, Mergilan’da gençler ve çocuklar camiilere alınmadı.
Gerçek tehdit İxtiyor Abdulloev gibi extremistlerdir!”
Özbekistan Ceza Kanunu’ndan “aşırı dincilik= dini extremizm” ibaresinin çıkarılması elbette önemli bir adımdır. Ama İxtiyar Abdullahev gibi extremistlerin kritik makamları işgal etmesi, ülke  ve halkımız için gerçek bir tehdit oluşturmaktadır.
“İmam Ali Rahmanov: Densiz bir adam”
Tacikistan ve Türkmenistan’da dini baskılar ve yolsuzluklar aynen devam etmektedir. İmamali Rahmanov ismini taşıyan densiz adam, Abdullah, Abdulkadir, Muhammed gibi isimleri yasaklayarak Çin devletinin izinde olduğunu göstermiştir. Bu iki ülkede yargısız infazlar, haksız tutuklamalar  halkımıza nefes aldırmıyor.
MAZLUMLARA KUCAK AÇAN TÜRKİYE’DE IRKÇI UYGULAMALAR
Dünya mazlumlarına kucak açan Türkiye, genelde muhacirlere ensar olmaktadır. Özellikle Türkiye halkının Türkistanlı muhacirlerle yardım ve dayanışması takdire şayandır. En son olarak “oturma izni olmayan çocuklara eğitim hakkı” talebimizi kabul ederek onlara TC kimlik numarası veren MEB ve İstanbul Göç İdaresi’ne teşekkür ediyoruz. Ancak dış ilişkilerindeki zorluklar sebebiyle de olsa, bazı kötü muamele ve haksız uygulamalar burada da devam ediyor. Ayrıca DEAŞ’la mücadele ediyoruz diye, sadece gözleri çekik olduğu için yakalanan yüzlerce Türkistanlı, hala geri gönderme merkezlerinde tutulmaktadır. Bunlar açıkça yabancı düşmanı, ırkçı ugulamalardır.
Özbekistan-Tacikistan-Türkmenistanlı siyasi ve dini muhaliflere, henüz ülkelerine dönüş kapıları açılmamıştır. Bu nedenle Türkiye’den sığınma talep eden Türkistanlılara sığınma hakkı veya isnai ikamet izni verilmelidir. Özbekistan’ın yeni Devlet Güvenlik Hizmeti başkanına göre “yurt dışında çalışan Özbek emekçilerin %50’den fazlası aşırı dinciliğin etkisinde” imiş. Demek ki siyasi dini muhaliflerle birlikte, çalışmak için gelmiş mihnetçilere de kolaylık gösterilmesi gerekiyor.
DEAŞ operasyonlarını gayrıciddi bir şekilde yürüten, diğer taraftan çocuk, kadın, erkek masum insanları mağdur eden güvenlik ve istihbarat görevlileri cezalandırılmalıdır.
Bizlerle dayanışma göstererek buralara kadar geldiğiniz için Türkistanlı muhacirler olarak teşekkür ediyoruz.
Bize her zaman destek olan, bu akşam da bu yeri bize tahsis eden Üsküdar Belediyesine çok teşekkür ederiz. Ayrıca araç tahsis ederek Türkistanlı hemşerilerimizin gelmesini sağlayan Zeytinburnu, Pendik, Başakşehir ve Fatih belediyelerine, katkılarını her zaman gördüğümüz Aziz Mahmut Hüdai Vakfı’na,  katkıda bulunan diğer bütün kardeşlerimize de teşekkürlerimizi sunuyoruz. Allah hepsinden razı olsun.
Allah oruçlarınızı ve diğer ibadetlerinizi kabul etsin.

Alakalı yazılar

Yorum yazın