Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Birliği’nin (SSCB) 26 Aralık 1991 tarihinde yıkılmasının ardından bağımsızlığını ilan eden Orta Asya Cumhuriyeti: Özbekistan
Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlığını elde eden ülke Orta Asya cumhuriyetlerinin en kalabalığı ve aynı zamanda en kalabalık orduya sahip olanıdır. İslami militanlık ve Özbek milliyetçiliği ülkede her geçen gün yükseliş göstermektedir.
Avrupa ve Asya arasındaki tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan ülke Semerkant ve Buhara gibi ticaret ve kültür açısından önemli kentleri barındırmaktadır.
Yaklaşık 28 milyon nüfuslu ülkede Özbekler nüfusun yüzde 80’ini, Ruslar yüzde 5’ini, Kazaklar yüzde üçünü oluşturmaktadır. 4-6 milyon arası Özbek de, başta Tacikistan olmak üzere başka ülkelerde yaşamaktadır.
Kuzeyinde Kazakistan, doğusunda Kırgızistan ve Tacikistan, güneyinde Türkmenistan ve Afganistan bulunur. Ülke Amuderya (Ceyhun) ve Siriderya (Seyhun) nehirleri arasında yer alır.
Özbek Komünist Partisi Birinci Sekreteri olan İslam Kerimov, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Ulusal Demokrat Parti’yi (UDP) kurarak başına geçti. Ülkede milliyteçi ve köktendinci muhalefet birleşemediği için Kerimov yönetimi bağımsızlıktan bu yana darbe almamıştır. Kerimov, kendine bağlı bir muhalefet partisi kurdurmuştur. Anavatan Kalkınma Partisi adındaki bu parti Kerimov’a, çok partili demokrasiyi teşvik ettiğini söyleme fırsatı vermiştir. Ancak Kerimov ülkede komünist statükoyu devam ettirmektedir.
Medyanın da büyük ölçüde devlet tarafından kontrol edildiği ülke, Batı tarafından insan hakları ihlalleri nedeniyle sık sık eleştirilmektedir. BM’nin Özbekistan’la ilgili son raporunda işkencenin sistematik hale geldiği vurgulanmıştır.
11 Eylül saldırılarının ardından Özbekistan ABD’ye topraklarında bir üs vermiş, bu tarihten itibaren güvenlik kaygıları ve AB ülkelerinin alternatif enerji kaynağı arayışı nedeniyle ülkenin insan hakları ihlallerine göz yumulmaya başlanmıştır.
Yakın tarih
Hükümete karşı İslami muhalefet 1989’da ortaya çıkmış ve kısa zamanda oldukça yol katetmiştir. Fergana Vadisi’nde yayılan Vahabi hareketi, İslami Yeniden Doğuş hareketi ve Tacikistan’daki iç savaş, Özbekistan’a da etki etmiştir.
İslami Yeniden Doğuş Partisi (İYDP) Fergana Vadisi’nde ve Özbekistan’ın özellikle Semerkant bölgesinde önemli desteğe sahiptir. 1990’da Özbek aydınları tarafından İYDP’ye rakip olacak bir İslami parti daha kurulmuştur. İslami Demokrat Partisi, İslam hukukunun barışçıl bir İslam devrimiyle Özbekistan’a yerleştirilmesini talep etmekte ve iktidarla birlikte hareket etmektedir.
Rejimin devrilmesini amaçlayan tüm köktendinci hareketlerin en örgütlü olanı Fergana Vadisi’ndeki Vahabi hareketidir. Yaklaşık yedi milyon kişinin yaşadığı bu bölge Orta Asya’nın en yoğun nüfuslu yerlerinden biridir. Vadide aşırı bir kalabalık ve büyük bir toprak sıkıntısı hakimdir. Çalışabilir işgücünün yüzde 35’i işsizdir. Ekonomik sıkıntılar, köktendincilere siyasal bir taban hazırlamıştır.
İktidar partisi UDP, militanlara karşı kitlelerin desteğini sağlayamamaktadır. Hükümetin ekonomik bunalımla başa çıkacak ve militanları frenleyecek bir stratejisi yoktur. İslami köktendinciler Sofuluğu, Şiiliği ve diğer azınlık mezheplerini kınamaktadırlar. Vahabi ve İYDP gibi gruplar mücadele içindedir. Bir zamanlar birlik içinde olan Orta Asya’da dini hizipçilik Arap, Pakistan ve Afgan dini grupların kendilerine nüfuz alanı bulmaya çalışmasıyla yaygınlaşmıştır.
Hizb-ut Tahrir hareketi
Hizb-ut Tahrir Örgütü, Ortadoğu kökenli bir İslami harekettir. 1952 yılında Mısır’da faaliyet gösteren Müslüman Kardeşler örgütünden ayrılan En Nebhani tarafından Ürdün’de kurulmuştur. 1990 sonrasında Orta Asya cumhuriyetlerinden Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan’da kendini göstermeye başlamıştır. Amacı, Çin’in Sincan eyaletinden itibaren Orta Asya’yı bir ümmet olarak halifelik altında birleştirmektir. Hizb-ut Tahrir hareketini diğer İslami hareketlerden ayıran yanı ise bu amacı gerçekleiştimede şiddete başvurmamasıdır. Hareketin Orta Asya’da yayılması Özbek hükümetine göre 1995’i bulmaktadır.
Hizb-ut Tahrir hareketi önündeki engeller Kerimov’un inanç özgürlüğü ve dini örgütlenmelere 1998’de getirdiği yasaklarla başladı. 1999’da 55 kişi ölüme mahkum edildi ve 15’inin infazı gerçekleşti; bunlar içinde hareketin üyeleri de vardı.
Özbek İslam Hareketi
1990’lı yıllar boyunca faaliyet gösteren, resmi yapılanmasını 1998’de kuran örgütün lider ve silahlı kadrosunun birçoğu Ruslara karşı 1979-1989 arasında Afganistan’da savaşan isimlerden oluşuyor. Örgütün amacı Afganistan’da İslamcı militanların Sovyetler Birliği’ne karşı savaşın kazanmalarının ve SSCB’nin çöküşünün ardından Orta Asya’da bağımsız bir İslam devleti kurmaktı. Kerimov hükümetine karşı cihat ilan ettiler. 16 Şubat 1999’da Taşkent’in merkezinde arka arkaya altı araç patladı; amaç İslam Kerimov’a suikast düzenlemekti. Olaylar sırasında 13 kişi öldü 128 kişi yaralandı. İlerleyen günlerde en az 2 bin kişi sorguya alındı. Özbekistan, Suudi Arabistan, Türkiye, Kırgızistan, Kazakistan ve özellikle Afganistan ile Tacikistan’ı ÖİH’yi desteklemekle suçladı.
Andican olayı
Özbekistan’ın bağımsız olmasının ardından ülkede çok sayıda bombalama ve silahlı saldırı meydana geldi. Hükümet yetkililerinin radikal İslamcıları suçladığı olayların en büyüğü ise Fergana Vadisi’nde yer alan yaklaşık 300 bin nüfuslu Andican’da yaşandı.
Hüzb-ut Tahrir örgütüne bağlı ‘Ekremiye’ grubu mensubu 23 işadamının “anayasal düzeni zorla değiştirme ve yerine İslami bir devlet kurma” suçlamasıyla tutuklanması bölgede yetkililerin ön göremediği büyük tepkiye yol açtı. Mayıs 2005’te büyük bir kalabalık mahkeme önünde toplandı.
12 Mayıs gecesi silahlı bir grubun Andican Cezaevini basarak mahkumları serbest bırakması ve şehirdeki resmi binaları ele geçirme girişimi olayların çığrından çıkmasına neden oldu.
13 Mayıs’ta cezaevinden kaçırılan mahkumların önderlik ettiği yaklaşık 20 bin kişinin katıldığı bir gösteri düzenlendi. Güvenlik güçlerinin göstericilere müdahalesi ise sert oldu.
Polisin açtığı ateş sonucu yüzlerce gösterici hayatını kaybetti. İnsan Hakları örgütleri yaklaşık 700 kişinin hayatını kaybettiğini söylerken hükümet ise radikal İslamcıların Orta Asya’da hilafeti yeniden kurmak ve Özbek hükümetini devrimek amacıyla yaptıkları girişimin önlendiğini ve 190’dan az kişinin öldüğünü öne sürdü.
Hükümetin Andican’daki gösterilere müdahalesi Batı’dan da büyük tepki gördü. Özbekistan ve Batılı ülkeler arasında ilişkiler geriledi. Bu dönemde Taşkent, ABD güçlerini topraklarındaki askeri üsten çıkardı. Kerimov, Rusya’yı ‘en güvenilir ortağı ve müttefiki’ olarak değerlendirdi.
Ancak 2008’den bu yana Özbekistan’ın Batı’yla ilişkilerinde ilerleme kaydedildi. Afganistan’daki Taliban karşıtı operasyonlarda Özbekistan’ın stratejik önem kazanması, Batı’nın bu ülkeye yönelik tutumunun yumuşamasına neden oldu.
AB, Andican olaylarından sonra uygulamaya başladığı yaptırımları kaldırdı. Dünya Bankası da Özbekistan’a yeniden kredi vereceğini duyurdu. AB, 2009’da Özbekistan’a yönelik silah ambargosunu da kaldırdı.
Ülkenin Batı’yla ilişkileri geliştikçe Moskova ile ilişkileri geriledi.
Ekonomi
Topraklarının yüzde 11’i ekili olan ülkede, halkın yüzde 60’ı kırsal bölgelerde yaşamaktadır. Özbekistan doğal kaynaklar bakımından da zengindir. Hidrokarbon ve doğalgaz ihracatı 2009 yılında ülkenin ihraç gelirinin yüzde 40’ını oluşturmuştur. Altın ve pamuk da diğer önde gelen ihraç kalemleridir. Ülke, dünyanın ikinci petrol ihracatçısı ve beşinci büyük üreticisidir. Pamuk toplayıcılığında çocuk iş gücü çalıştırması nedeniyle yoğun eleştirilere maruz kalmaktadır.
Eylül 1991’de bağımsız olmasının ardından devlet tarafından üretim ve fiyatlarda sıkı kontrol uygulandı. Hükümet halen ekonomide birçok alanda kontrol sahibi.
Özbekistan’da son yıllarda Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) kişi başına büyüme oranı yüzde sekiz’in üzerinde. Bunun temel sebebi ise ana ihraç malları olan pamuk, altın ve doğalgaz fiyatlarındaki artış.
https://www.dunyabulteni.net/dubam/orta-asya-da-bir-turk-devleti-ozbekistan-h481817.html