Osmanlı Türkistan İlişkileri -1-

OSMANLI-TÜRKİSTAN İLİŞKİLERİ

1.Bölüm

(13. yüzyıldan Kanuni’nin Vefatına Kadar)

 

Alim Oktay ÇATKAL

 

Onüçüncü yüzyıla kadar Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu’dan Türkistan’a kadar uzanıyordu. Moğol istilası ile birlikte Büyük Selçuklu Devleti yıkılmış, batıda kalan Türkler, Osmanlı Devleti ile zirveye çıkmıştır. Osmanlı devletinin gelişmesinde  ve toplum yapısının şekillenmesinde  Türkistanlılar’ın etkisi hiç kimse tarafından yadsınamaz. Alimler, Gönül Erleri, Horasan Erenleri bunlara örnek gösterilebilir. Anadolu’ya gelen Türk toplulukları ağırlıklı olarak Türkmen boylarından oluşmuşsa da içlerinde önemli oranda Kıpçak topluluklar vardı. Bu topluluklar anadolunun fethedilmesinde katkı sağlamışlardır.

Kırgız askerler İznik’te

İznik’teki Kırgızlar Türbesi buna örnek gösterilebilir. Orhan Gazi devrinde İznik’in fethinde Osmanlı ordusuyla birlikte savaşan ve şehit düşen Kırgız askerlerinin türbesi halen İznik’te bulunmaktadır.

Kırgızlar Türbesi

Bir diğer örnek Sultan 1. Beyazıt’ın hocası ve damadı Emir Sultan Buhari’dir. Emir Sultan, Buhara’da yetişmiş, Bursa’ya gelerek burada ilmi faaliyetlerde bulunmuştur. Genç yaşına rağmen 1. Beyazıt’ın dikkatini çekerek onun hocası olmuştur. Akabinde 1. Beyazıt’ın kızı ile evlenmiştir. Osmanlılar ile Timur arasında olacak muhtemel savaşı önlemek için çok caba sarfetmiştir. Beyazıt’a Timur ile savaşmamasını söylese de Beyazıt bu sözü tutmamış ve ağır bir yenilgiye uğramıştır.

***

Doğu Türkleri ise Timur ile en güçlü devrini yaşamıştır.

Bu iki gücü karşı karşıya getiren talihsiz bir hadise olan olan Ankara Savaşı, Osmanlı’da fetret devrine sebeb olmuştur. Fetret devri sonrası Osmanlı Devleti kendisini toparlamış, İstanbul’un fethi için hazırlıklara başlamıştır.

Timur’un Anadolu’yu istilası, Osmanlı’da Türkistan’a karşı hiçbir zaman kin ve düşmanlığa sebep olmamıştır. Bunun aksine Osmanlı Devleti, Timurlu Devletiyle siyasi ve askeri işbirliği yapmıştır.

Fatih Sultan Mehmet ile İlk Siyasi Temas

Ankara Savaşı’nda Timur’a esir düşen  Sultan 1. Beyazıt’ın torunlarından olan Fatih Sultan Mehmet ile Timur’un torunlarından olan Hüseyin Baykara, Akkoyunlu Devleti’nin başında olan Uzun Hasan’a karşı ittifak oluşturmuşlardır. Şunu ifade etmek gerekir ki, Fatih ile Hüseyin Baykara, ilim ve edebiyat bakımından birbirleriyle yarışır seviyededirler. Hüseyin Baykara’nın yakın dostu olan Ali Şir Nevai’nin Osmanlı edebiyatına önemli etkileri olmuştur. Semerkant medreselerinde yetişip Ayasofya Medresesi’nde müderrislik yapan ve Fatih’in büyük iltifat gösterdiği Türkistan’lı astronomi alimi Ali Kuşçu’yu burada zikretmeden geçemeyiz.

Timur’un padişah oğlu İstanbul’da

Timurlu Hükümdarı Hüseyin Baykara’nın oğlu Bedizzaman Mirza babasının ölümünden sonra bir müddet tahtta otursa da Timurlu devleti yıkılınca İran üzerinden İstanbul’a gelir ve Yavuz Sultan Selim’in misafiri olur. Yavuz, Bediüzzaman Mirza’ya büyük iltifatlarda bulunur. 1516 tarihinde bir salgın hastalıktan dolayı İstanbul’da vefat edene kadar büyük hürmet görür ki bir rivayette Yavuz Sultan Selim’in Bediüzzaman Mirza’yı  yanına koydurduğu bir tahtta oturttuğu söylenmektedir.

Yavuz Sultan Selim zamanında da Safevilere karşı Osmanlı ile Türkistan hanlıkları arasında bir ittifak yapılmıştır hatta zamanın Türkistan hakimi Şeybani Han, Şah İsmail’le giriştiği savaşta öldürülmüştür. Safeviler bir müddet Türkistan’da hakimiyet kurmuşlardır. Bu hakimiyete Özbek Hanı olan Körkünçü Han  son vermiştir(1510). Osmanlı ile Türkistan hanlıkları arasındaki ilk resmi yazışma da bu zamana rastlar. Bu ilk resmi yazışmada Yavuz Sultan Selim, Çaldıran zaferini bir name ile Körkünçü Han’a bildirmiştir.(1514)

300 Yeniçeri’nin Türkistan’da

Yavuz Sultan Selim’in oğlu Kanuni Sultan Süleyman tahta geçince, Osmanlı ve Türkistan hanlıkları arasında siyasi ve askeri işbirliği daha da güçlenerek devam etmiştir.

Şah İsmail’in yenilmesine rağmen Safeviler bir güç olarak durmaktaydı. Kanuni, Özbek hanı Abdüllatif Han’dan Safavilere karşı hücum etmesini istemiştir. 1540’ta Abdüllatif Han (1540-1552), Kanuni’ye gönderdiği elçiler ve namelerle İranlılara karşı yaptıkları mücadelelerden söz ederek Osmanlı Devleti’nden yardım istemiştir. Osmanlı Devleti bu yardım talebine müsbet cevap vermiş, bunun üzerine Kanuni, 1552’de 300 Yeniçeri, topçu ve top göndermiştir.  Abdüllatif Han’ın vefatıyla ülkesinde taht kavgaları başlamış, Osmanlı yardımı da umulan sonucu verememiştir.

Kanuni Sultan Süleyman’ın İran üzerine yaptığı  üç büyük sefer de bile Özbekler , Osmanlı Ordusunun Safevilere galip gelebilmesi için hem destek sağlamışlar hem de İran’la ilgili istihbari bilgileri, mektuplar göndererek bildirmişlerdir.

Kanuni Sultan Süleyman ,Safevilerin ortadan kaldırılamayacağını Nahçıvan Seferi(1553-1554) ile artık kabullenmişti. Böylece Osmanlı Devleti, varlığını resmen elli beş yıldır tanımadığı, Safevi Devleti ile 1555 yılında Amasya Andlaşmasını imzalamıştır.

İran Şahı Tahmasb’ı  Kanuni Sultan Süleyman ile barışa getirme konusunda Türkistan Hanları’nın büyük payı olmuştu. Çünkü Şah Tahmasb(1524-1576), Osmanlıdan kurtulup Türkistan Hanları;  Türkistan Hanlarından kurtulup, Osmanlı ile savaşmak zorunda kalıyordu. Amasya Andlaşması en çok Şah Tahmasb’ın işine yaramıştır. Nitekim, Kanuni Sultan Süleyman, Amasya’da iken Özbek hanı Nevruz Ahmed Burak Han’a gönderdiği bir mektupla, iartık İran’a karşı kendisine yardımı gönderemeyeceğini, çünkü Şah Tahmasb’la barış yaptıklarını, ancak Şah Tahmasbın da Türkistan’a saldırmasına asla razı olmayacaklarını belirtmiştir.

Büyük Bir Kanal Projesi: İdil (Volga)-Don Kanalı

Kanuni zamanında  Astrahan’ın işgal edilmesiyle(1556) Rusya, Kafkasya ve Türkistan’a yayılmaya başlamıştır. Hac yolu kapanmış müslüman ahaliye zulüm başlamıştı. Rusya’nın Kırım, Kafkasya ve Türkistan’a yayılmasını önlemek ve İran’ı Hazar denizinden kuşatmak maksadıyla İdil(Volga) ve Don nehirleri arasına kanal açılması projesi Osmanlı hükümetince kabul edilmiştir.Bu kanal vasıtasıyla Karadeniz’den Hazar Denizi’ne gemi ile ulaşmak mümkün olacaktı.Bu sayede Türkistan ile Türkiye arasında  direk ulaşım imkanı olacaktı.

Bölgeye keşif heyeti gönderilmişti. Sokullu bu heyetin başındaydı ve bu projeyi gerçekleştirebilecek en kudretli kişiydi. Kanal projesi o dönemin teknik şartları sebebiyle gerçekleştirilmesi çok zor bir projeydi. Kanuni’nin Avusturya seferinde vefatı(1566) sonrası oluşan kargaşa sebebiyle bu projeden vazgeçilmiştir.  (Bu kanal projesi 1952’de Ruslar tarafından hayata geçirilmiştir.)

Adsız

 

 

Alakalı yazılar

Yorum yazın