ÇÖL OLAN GÖL YA DA ARAL GÖLÜNÜN FACİASI (5)

ARAL GÖLÜNÜN FACİASI

BEŞİNCİ YAZI

ORTA ASYADA YENI “ÇIN” SETİ

YAZININ ÖZETİ

Dolayısıyla Sovyetlerin bölgeyi 5 özerk cumhuriyete bölmesinden daha doğal bir şey olamazdı. Ancak komünist Moskova bununla yetinmemiştir. Onlar işe milli aydınları yok etmekten ve İslam dinini öğrenmede esas olan Arap harflerini Slavlar için umumi olan Kiril harflerine değiştirmekle başladılar. Bunun yanına mecburi kolektif olma siyaseti eklediler ve yönetimde olduğu 70 sene içinde bölgeye yabancı olan Sovyet tipi insan yaratmayı nerde ise başardılar. Bu insan tipine sonradan unlu Kırgız yazar Çengiz Aytmatov tarafından mankurt ismi verilecektir. Bu tip insanların ortak özellikleri tarihlerini unutmak, bugün içinde bulundukları halden habersiz olmak ve yarın için düşüncelerinin olmamasıdır.

Halklar arasını bölen çeşitle duvarlar ya da setler mevcuttur. Bunlara örnek olarak yakın tarihte doğu ve batı blokları arasındaki Berlin utanç duvarını, İsrail’in Gazze halkına karşı inşa ettiği zülüm duvarını ve meşhur Çin setini gösterebiliriz.

Bilindiği gibi meşhur Çin seti Çinlilerın Orta Asya’dan gelen düşmanlarına karşı kendilerini savunmak için yaptıkları, yaklaşık 4 bin kilometrelik bir duvardır. Bu duvar bir zamanlar Orta Asya’da yaşayan halkın ne kadar imkân ve güç sahibi olduğuna da bir delildir. Ama günümüzde durum farklıdır. Orta Asya Cumhuriyetleri, yani Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Tacikistan ve bunlarla beraber Doğu Türkistan’da yaşayan soydaş milletler yüz yıllardır arkası kesilmeyen bir gerileme sürecini yaşamaktadırlar. Doğu Türkistan hariç Orta Asya’daki eski Sovyet Cumhuriyetleri günümüzde bağımsızdırlar. Ama bu bağımsızlık bu devletlerin (Türkmenistan dışında) Rusya ve Çinin önderlik ettikleri Şanghay güvenlik teşkilatına üye olması ile gölge altında kalmaya başladı. Bununla kendilerini kendi elleriyle eski “dostlarına” teslim etmiş oldular. Yoksa bu beş devletin kendi aralarında anlaşarak ortak bir siyaset oluşturmak imkânları var idi ve bu imkân hala mevcuttur. Gelin görün ki son gelen haberler bu istikamete begana (zıt, yabancı) şekildedir. Bu haberlere göre Özbekistan ve Kırgızistan sınırında bir duvar yapılması söz konusudur. Bu duvar sözde Özbekistan’ın istikrarı ve güvenini korumak için yapılmaktadır.

Özbekistan şüphesiz Orta Asya’nın kalbidir, merkezidir. Bu tarihi bir gerçek olduğu gibi, günümüzde de böyledir. Özbekistan’ın nüfuzu bölgede yaşayan insanların yarısına yakın bir kısmını oluşturur. Burası tarih de din, medeniyet ve siyaset dehalarının yaşadığı bir ülkedir. Ancak imam Buharı ve imam Tırmızı isimleri bu iddiaya delil olarak yeter.

Aynı zamanda bu bölgenin içindeki iki “bağımsız” devlet arasında güvenlik duvarı yapılması olağanüstü hal olarak de görülmemelidir. Orta Asya’da yaşayan millet ya da kavimlerin birlik beraberliğinden ne tarihte ne da günümüzde söz etmek oldukça güçtür. Mesele, Emir Timur zamanında böyle birlik söz konusu olabilir.  Ondan sonra Orta Asya’da merkezleşen bir devlet ortaya çıkmamıştır. Bunun yerine yerli hükümdarlar bir-birleri ile savaşmış, bu savaşlarda “galip” çıkanlar karşı tarafı acımasız cezalandırmıştır. Mesele, Özbek kolundan olan Şaybani han tarihte kendisinden daha parlak iz bırakan Babür Şahı yurdundan kovmuş ve Babür Şah bir daha memleketine dönememiş ve bunun yerine Hindistan’da dört yüz yıl sürecek Babüriler devletini inşa etmiştir…

Dolayısıyla Sovyetlerin bölgeyi 5 özerk cumhuriyete bölmesinden daha doğal bir şey olamazdı. Ancak komünist Moskova bununla yetinmemiştir. Onlar işe milli aydınları yok etmekten ve İslam dinini öğrenmede esas olan Arap harflerini Slavlar için umumi olan Kiril harflerine değiştirmekle başladılar. Bunun yanına mecburi kolektif olma siyaseti eklediler ve yönetimde olduğu 70 sene içinde bölgeye yabancı olan Sovyet tipi insan yaratmayı nerde ise başardılar. Bu insan tipine sonradan unlu Kırgız yazar Çengiz Aytmatov tarafından mankurt ismi verilecektir. Bu tip insanların ortak özellikleri tarihlerini unutmak, bugün içinde bulundukları halden habersiz olmak ve yarın için düşüncelerinin olmamasıdır. Yani Sovyet rejimi kendi insanlarının beyin ve kalpleri arasında bir “Çin” seti kurmayı başarmıştır.  İşte bölge günümüzde bu mankurt zihinli yöneticiler tarafından yönetilmektedir ve yeni “Çin” duvarı bu mankurt zemin üzerine kurulmak istenmektedir.

Orta Asya Cumhuriyetleri kendi aralarında iş birliği yaparak bölgenin siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlarına çözüm üretmeleri mümkün idi. Bölge halklarının ortak etnik yapısı, din ve dil ortaklığı, doğal kaynakların ve başka maddi imkânların yeterli olması, işçi gücünün ucuzluğu mevcüt sorunların çözümünü daha kolay hale getirebilirdi. Ancak bölgeni yöneten devlet başkanlarının kibri ve pervasızlığı neticesinde var olan imkânlar bile yok olmaya mahkûm edilmektedir. Neticede bölge halkları ve devletleri arasında gereksiz yere problemler yaşanmaktadır. Bu problemlerin sön örneği Tacikistan dağlarında inşa edilmesi planlanan Roğun elektrik santralidir. Yeterli derecede doğal gaz ve enerji kaynaklarına sahip olmayan Tacikistan bu santral yapıldıktan sonra bu alanda problemlerinin çözülebileceğini sanmaktadır. Ancak bu proje aynı zamanda Amu Derya sularının tamamen kesilmesi manasına da gelir. Yani bunun gerçekleşmesi Aral gölünün tamamen unutulmasına götürür. Şu unutulmamalı ki Orta Asya’da böyle saçma sapan projelerin ortaya konulması ve bölge halklarının birbirleri ile kavgaya sürüklenmesinin perde arkasında kötü niyetlerin olduğu bir gerçektir. Çünkü bölgenin devamlı olarak bıçak sırtında tutulması bir yandan yerli zalim yöneticilerin işlerini kolaylaştırdığı gibi burada çıkarları olan yabancı güçlerin de işine gelmektedir.

 

BÖLGEDE SOVYETLERDEN SONRAKI BAZI GELİŞMELER

 

Bu gelişmeleri yeni hükümdarların yaptıklarından anlatmaya başlayalım. Bölgenin mankurt yöneticileri Sovyet zamanında komünist parti polit burösu tarafından seçilmekte ve sıkı kontrol altında tutulmakta idiler. Sovyetler birliği dağıldıktan sonra bu hükümdarlar Moskova’dan bağımsızlık kazandılar ve gerçek bir kral makamına talip oldular. Hal şu dereceye ulaştı ki, Türkmenistan’ın birinci Cumhurbaşkanı olan Saparmurat Niyazov kendini peygamber ilan ederek, “Ruhname” adında bir kitap yazdı (yazdırdı?) ve bu kitabın Kuran-i Kerim ve İncil ile ayni derecede görülmesini kendi halkına emir etti…

Doğal olarak “hastalığın” en ciddisi bölgenin kalbi olan Özbekistan’da yaşanmaktadır. Bu devletin günümüzde kendi halkına uyguladığı zülüm tarihte hiç biz zaman görülmemiş ve hatta Rusların bütün bölge halkına yaptıkları zulmünü bile geçmiştir. Özbekistan’da devlet başkanı İslam Kerimov Stalin rejimini yeniden inşa ederek, bu ülkedeki dini ve siyasi muhalifleri ortadan kaldırmak için zülüm ve işkencenin bütün yöntemlerini kullanmaktadır.

Tacikistan’da bağımsızlıktan çok geçmeden iç savaş başlamıştır ve bu savaş sonunda “mankurtlar” düzeni ayakta kalmayı başarmıştır.

Kazakıstan ve Kirgizistanda bir kısım müspet gelişmeler görünse bile, bu devletlerdeki yöneticiler ve insanlar akidevi ve siyasi yönden gereken ilerlemeyi sağlayamamışlardır.

Bir de bölgede marifet konusunda yeni “Çin” seti ortaya çıkmıştır. Öyle ki Özbekistan ve Türkmenistan bağımsızlıktan sonra Latin yazısına geçmeye başlamış, kalan uç devlet ise Rus yazısını koruma kararı almıştır. Bu da zaten mankurt olan zihinleri kötüleştirmekten başka bir şey değildir…

Bölgedeki Müslümanların çabalarını ayrıca anlatmak isteriz. Günümüzde dini acıdan bölgede İslam ümmetinin bütün hastalıkları ortaya çıkmaktadır. Bu durum bölge Müslümanlarının cahiliyeti ve çeşitli fırkalara ayrılarak, kendi birlik beraberliği sağlayamamalarından kaynaklanmaktadır. Bölgede en etkili olanlar Hizbut-tahrir hareketi, tasavvuf ve tarikat üyeleri ve bir kısım cihat yanlılarıdır. En sondakiler Özbekistan İslami hareketi mensuplarıdır. Bu hareket üyelerinin Afganistan, Tacikistan ve Kırgızistan sınırlarını aşarak Özbekistan savunma güçleri ile yaptıkları çatışmalar bilinmektedir. Bundan yaklaşık bir sene önce Özbekistan ile Kırgızistan sinirindeki Hanabad ilçesinde yeni çatışmalar yaşanmıştır. Bu Özbekistan’ın Andican vilayetinde sivil halka karşı yaklaşık 3 sene önce yapılan katliamdan sonraki çatışmadır. Ama bu son çatışmada Özbekistan devlet milislerine saldıranların kimlikleri kesin değildir. Dolaysıyla fitne faktörü göz ardı edilmemelidir. Bu mankurt bir kafanın kendi bünyesini parçalayacak yeni bir “duvar” inşa etmesi manasına gelir.

Çin duvarının 4 bin kilometre uzunluğunda olduğunu soylamıştık.  Özbekistan ve Kırgisiztan arasında yeni inşa edilecek duvar 6 ya da en fazla 16 kilometre olacaktır. Aradaki fark bölgenin şu andaki akidevi, siyasi ve manevi durumunun de bir ölçüsü sayılabilir… (Devam edecek)

BIRINCI YAZI: http://turkistanlilar.org/col-olan-gol-ya-da-aral-golunun-faciasi/

İKİNCİ YAZI: http://turkistanlilar.org/col-olan-gol-ya-da-aral-golunun-faciasi-2/

ÜÇÜNCÜ YAZI: http://turkistanlilar.org/col-olan-gol-ya-da-aral-golunun-faciasi-3/

DÖRDÜNCÜ YAZI:http://turkistanlilar.org/col-olan-gol-ya-da-aral-golunun-faciasi-4/

 

Alakalı yazılar

Yorum yazın