ÇÖL OLAN GÖL YA DA ARAL GÖLÜNÜN FACİASI (2)

 

ARAL GÖLÜNÜN FACİASI

İKİNCİ YAZI

CEYHUN VE SEYHUN’UN TANIDIKLARI

YAZI ÖZETİ

Orta Asya halklarının gerçek istidadı Allah’ın (cc) Kur’an-ı Kerimi indirmesi ve peygamberler sonuncusu Hazreti Muhammed in (Sav) getirdiği İslam dininin dünyaya yayılması ile ortaya çıkar. İmam Buharı ve İmam Tirmizi gibi meşhur hadis bilginleri Maverünnehre ölçülmeyecek derecede meşhurluk getirmiştir. Maverünnehir bölgeye gelen ilk Müslümanların Orta Asya, daha doğrusu şimdiki Özbekistan hududuna verdikleri isimdir. Bilindiği gibi imam Buharı ve imam Müslim’in sahih hadisleri Peygamberimizin Hazreti Muhammed in (sav) Sünnetinin uygulanmasında en güvenilir kaynak olarak kabul görmüştür.

Orta Asya vadiler, dağlar, nehirler ve çöller ülkesidir. Dünyanın en yüksek dağlarından biri olan Tiyanşan dağı burada yer almaktadır. Karakum ve Kızılkum çölleri bölgeni kuşatmış durumdadır. İşte Seyhun (Sir Derya) ve Ceyhun (Amu Derya) nehirleri bu dağlardan başlar ve sözünü ettiğimiz çölleri yararak eski gönlerde Aral gölüne kadar uzanırlardı. Bu iki nehir onları kuşatan dağlar ve çöller gibi bölge tarihine canlı tanıklık etmektedirler.

Timur soyundan gelen Özbeklerin meşhur padişahî ve yıldız bilimcisi (astronomi) Mirza Uluğ bey aynı zamanda tarih konusunda bir âlim idi. Uluğ Bey Dört Ulus tarihi kitabında Orta Asya halklarının tarihini Nuh (as) zamanına kadar inceler. Buna göre bölge halkları Hz. Nuh’un oğullarından birinin soyundan türemiştir…

Tarihi bilgiler Orta Asya çöllerinde at koşturan üç büyük hükümdarı zikreder. Bunlar Atilla, Cengiz Han ve Timur’dir. İşte Orta Asya’nın yakın tarihi bu üç isim ve onların yaptıkları üzerinde yoğunlaşır. Bir de meşhur Çın duvarının inşası Orta Asya’da yaşayan yiğit kişilerin kimliğini tarif eden tarihi bir hüccettir. Bu insanların bahadırlığı o derecede olacak ki düşmanları onlara karşı Çin seti gibi bir duvar yapmak mecburiyetinde kalmışlardır.

Orta Asya halklarının gerçek istidadı Allah’ın (cc) Kur’an-ı Kerimi indirmesi ve peygamberler sonuncusu Hazreti Muhammed  in (Sav) getirdiği İslam dininin dünyaya yayılması ile ortaya çıkar. İmam Buharı ve İmam Tirmizi gibi meşhur hadis bilginleri Maverünnehre ölçülmeyecek derecede meşhurluk getirmiştir. Maverünnehir bölgeye gelen ilk Müslümanların Orta Asya, daha doğrusu şimdiki Özbekistan hududuna verdikleri isimdir. Bilindiği gibi imam Buharı ve imam Müslim’in sahih hadisleri Peygamberimizin Hazreti Muhammed in (sav) Sünnetinin uygulanmasında en güvenilir kaynak olarak kabul görmüştür.

Yine Maverünnehir dünya ilminin gelişmesinde büyük rol üstlenen Ebu Rayhan Biruni ve el-Harezmin’in vatanıdır. Bu âlimler Cebir ve Matemik gibi ilimlerinin gelişmesine önemli katkıda bulunmuşlardır. Bu bölge İslam dininde sonradan ortaya çıkmış tasavvuf ve tarikatların da başlangıç noktasıdır. Tasavvufi düşünceleri ilk ortaya çıkaranlarda biri hadis âlimi Ebu İsa Muhammed Tirmizi’in hemşehrisi  Hakim Tirmizi’dir. Tasavvufun en meşhur isimlerinden biri Şah-ı Nakşibendî  Semerkant lıdır. Hanefi mezhebinde akide imamı olarak kabul edilen İmam Maturudi de bu şehir ehlindendir.

Ceyhun ve Seyhun ortasında dünyanın en meşhur ve kadim şehirlerinden Semerkant, Buhara, Taşkent, Hiva yer almaktadır. Bu iki nehir bunun gibi şehirlerin ve ismi zikir edilen zatların hayatına tanık olduğu gibi Orta Asya’da çeşitli zamanlarda yaşanan savaşlara da tanıklık etmişlerdir.  Burada kılıç oynatanların en meşhurları Atilla, Cengiz Han, Timur ve onun torunu Babur Şah ve Özbek hanlarından Şaybani Hanlardır.

Timur yetmiş yıllık ömründe kendi adi ile tanınan büyük bir imparatorluğu kurmayı başarmıştır. Onun devleti kuzeyde Sibirya ormanlarına, batıda Volga nehrine, güneyde Anadolu ve Mısır topraklarına kadar uzanmıştı. Timur ve Osmanlı padişahî Beyazıt arasında yaşanan Ankara savaşı Müslümanlar açısından gerçek bir trajedidir. Timur’dan sonra onun oğulları Orta Asya’da merkezleşen devleti korumayı başarmamışlardır. Timurilerin en meşhurlarından Babur Şah’ı Özbek Hanı Şeybani Han Orta Asya’nın güneyine çekinmeye zorlamıştır. Bir daha ana vatanına dönemeyen Babur Han daha sonra Hindistan’da kendi imparatorluğunu kurmaya muvaffak olmuştur.

16. Yüzyılda Orta Asya coğrafyasında birbiri ile çekişen üç beylik meydana gelmişti. Bunlar Buhara Emirliği, Hiva ve Kokandhanlıkları idi. Timuriler bölgeyi terk etmek mecburiyetinde kaldıktan sonra buraları Daşti Qipçoq topraklarından gelen Muhammed Şaybani Han ve onun varisleri yaklaşık yüz yıl yönetmişlerdir. Çöl kültürü ve adetleri ile yaşayan bu beylerin Orta Asya medeniyetine fazla katkı sağladıkları söylenemez.  17.yüz yılın başlarında Buhara’da mahalli kabilelerden Aştarhaniler kendi iktidarını kurdular. Yüz elli sene iktidarda kalan bu sülalenin de hiçbir marifeti söz konusu değildir. Yaptıkları iş küçük beylerin kendi aralarında kavgaları idi. Bunun delili Aştarhani hanlarından ikisinin tahttan indirilmesi ve dördünün ise suikasta kurban gitmesidir. Bir müddet İranlılar baskınına maruz kalan Buhara’da 1747 yılında Mangit kabilesinden Muhammed Rahim kendi hâkimiyetini ilan etti. Buhara bu şekilde 1920 senesine kadar sürecek olan Emirliğe kavuştu.

Hiva   hanlığı 16. Yüzyılda Orta Asya’nın güney batı topraklarında ortaya çıkmıştır. Harezm’ın yani sıra Kuzey Horasan ve Karakum Çölü‘ndeki Türkmen kabilelerinin yaşadıkları bölgeleri de sınırları içine katmıştır. 17. yüzyıl başlarında merkezi yönetimin otoritesinin zayıflaması hanlığı bağımsız beyliklerden oluşan bir yapıya dönüştürmüş ve bu dönemde özellikle kuzeydeki sulanabilir tarım arazileri terk edilmiş, şehir kültürü ortadan kalkmaya yüz tutmuştur. Bu dönemdeki ekonomik zayıflık sonucu olarak hanlığın kendi parası olmamış ve 18. yüzyıl sonlarına dek Buhara Hanlığı paraları kullanılmıştır.

Kokand hanlığı 1740 – 1876 yılları arasında varlığını sürdürmüş olan Özbek devletidir. Buhara Hanlığı (Buhara Emirliği) ve Hive Hanlığı ile birlikte “Özbek Hanlıkları” olarak anılmıştır.
Hanlık 19. yüzyıl‘ın ikinci yarısında yine komşu bir Türk Devleti olan Buhara Hanlığı ile yaşanan çatışmaların da etkisi ile iyice zayıfladı. Sadece Taşkent şehri 1840-1865 arasında iki hanlık arasında yedi kez el değiştirdi. Bu zayıflıktan ötürü diğer hanlıklar gibi Kokand Hanlığı da 1860’ların başından itibaren Orta Asya Türk hanlıklarının üzerine askeri harekât düzenleyen Rusya‘nın karşısında duramadı.

24 Ekim 1862’de ilk olarak Kırgızistan‘ın bugünkü başkenti Bişkek eski adı Pişpek (eskiden kucuk yerleşim birimi) düştü. 15 Haziran 1864’te Yesi, 19 Haziran’da da Evliya-Ata şehri Rus işgaline girdi. 7 Mayıs 1865’te Taşkent yakınlarındaki meydan savaşında Alem Kul komutasındaki Kokand ordusu Rus ordusu karşısında dağıldı. Bunun üzerine General Çernayev komutasındaki Rus ordusu 16 Mayıs 1865’te Taşkent’e savaşsız girdi. Taşkent’in kaybıyla Hanlığın direnci iyice kırıldı. Buhara Hanlığı’nın ise Taşkent’in işgalinden sonra Rusya’ya karşı Kokand Hanlığı ile ittifak yapması beklenirken, Buhara Hanı 14 Temmuz 1865’te Kokand’ı işgal ile Kokand Hanı Seyid Muhammed’i esir etti. Bir yıl sonra 1 Haziran 1866’da Hocend şehri Rusların eline geçti.

17 Temmuz 1867’de Rus Çarı “Türkistan Genel Valiliği”nin kurulmasına ilişkin “ukaz”ı (emri) imzaladı ve bu makama Alman asıllı General Konstantin von Kaufmann getirildi. Bu şahıs, Orta Asya Türk hanlıklarına savaş açmak, barış yapmak ve dış ilişkileri yürütmek yetkileriyle donatıldı. Mayıs 1868’de bir fiil Kokand kenti askeri harekâtını sürdüren Rus işgaline girerken 2.500 Kokand askeri de hayatını kaybetti. Hanlık, böylece 1868‘de Rus himayesine girerek kukla devlet haline geldi. Halk kontrolü geri almak için isyan başlattı lakin Rus ordusu 22 Eylül 1875’te Nemengan’a girdi ve isyanı bastırmaya çalıştı. Kokand bir ara tekrar Türk birliklerinin eline geçtiyse de, von Kaufmann’ın atadığı Albay Skobolev 28 Şubat 1876’da Kokand’ı kesin olarak işgal etti ve direnişçi Türk komutan Polat Bey idam edildi. 28 Şubat 1876‘da tamamen Rusya’ya ilhak olundu ve 1876-1885 yılları arasında hanedan üyelerinin de yakalananları Ruslar tarafından idam edildi.1915 yılında Kokand Hanlığı’nı yeniden kurabilmek amacıyla bir isyan başladı ve 1916’da isyan tüm Fergana’ya sıçradı. 1917’deki Rus Devrimi‘nden sonra, 9 Aralık 1917-20 Şubat 1918 arasında üç ay süren Kokand Cumhuriyetikezâ Ruslar tarafından ortadan kaldırıldı. Hanlık toprakları üzerinde, Sovyet Devrimi sonrasında 27 Ekim 1924‘te Özbek Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuştur.

19.Yüzyılın başlarında dünyayı dolaşan ünlü Müslüman seyyah Abdürreşit İbrahim Türkistan şehirlerine de gelir. İslam şehri Buhara’da gördüklerinden şaşıran bu zat şöyle der: Buradaki medreselerde talebeler yirmi sene ders görmektedir. Hayret ki bu yıllar devamında iki kelime Arapça öğrenemeyen talebeler vardır… (Devam edecek )

Alakalı yazılar

Yorum yazın